"PKK İLE "SÜREÇ" İŞLİYOR" KIBRIS NE OLACAK
Orada, Gap bölgesini düğün dernek havasında Kürdistan çığlıkları arasında mutlu olan bir Başbakan gördük ?! Biz mutlu olmadık hatta kahrolduk. Bu arada en kötü şartlar içinde Türk halkını bütünleştiren, onunlaköhnemiş bir zihniyetin enkazını kaldırarak yerine yepyeni aynı zamanda çağdaş dünya devletlerine eş değerde bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurmak mucizesini gösteren Büyük İnsan Atatürk'e borçlu olduğumuz şeyler için nankörlük etmememiz gerektiğini de gördük. Her adım ve kararımızda Atatürk gibi, bilinçli çalışmalarla kendimize öz güvenle hareket etmiş olsaydık bunlar başımıza gelmezdi. Ne yazık ki böyle yapılmadığı için bugün büyük acılar yaşamaktayız ve geleceğe problemleri çözmeden yeni sorunlar yaratarak girmekteyiz. Barzani ile görüşen Başbakan ne için görüşüldüğünü net açıklamazken, süreç yine sürprizlere gebe kaldı. Suçlu olarak yurt dışında kaçak yaşayan Şivan Perver türkücü Tatlısesle"konser verip, düet yaptı" bunun duyurusunu Başbakan yapmıştı. Tabii bir Başbakan "konser duyurusu" yapmaz; belli ki yine süreç kendi içinde işliyor; Kemal Burkay, İbrahim Güçlü ve diğer ülkeden kaçan suçlular, Kürt terör örgütü liderleri ve "Paris konferansı" entelleri(!)
"Kürdistan'ın(!) uğruna eğitim alanlar yapı taşları oluşturmak üzere" bir bir geliyorlar. Bilinmeyen bir "sinsi süreç" istikrar diye, diye teröristlere saygınlık ve tavizler verildikçe tepemizde kılıç gibi bizi sindiriyor, istenenler yapılıyor "süreç" işliyor. Dünkü "eşkiya Barzani"* bugün arkasında Irak "Kürdistan'ı, yönetimi" güvencesiyle Başbakan düzeyinde Tayyip Erdoğan'la görüşebiliyor. AKP hükümeti'nin işbirliği ile "ABD'nin örgüleri" bir bir gerçekleşirken "Apo-Erdoğan" posterlerini aynı karede görebilmekteyiz. Türkler ve Türkiye kendi topraklarından kovulmuş, ikinci bir nevruz sıkandalı yaşadı. Ne yazık "Sinsi süreç" işliyor, işledikçe Türkiye'nin yarası kanıyor. Başbakan'ın bizzat katıldığı şenlikte "Kürdistan güzellemeleri" yapılırken "düşman" içimizde demekten kendimizi alamıyoruz. Başbakan'ın kulakları dibinde Kürdistan zafer çığlıkları atılırken öte yandan, Ecevit sayesinde Rum zulmünden kurtulan "Kıbrıs Türkleri" unutulmaktadır . Bugünler yavru vatanın kuruluş yıldönümü, bakınız topraklarımız üzerinde Kürdistan kurdurmaya çalışan içimizdeki düşmanlar Kıbrıs'ta Rumları AB'ye alırken Türkler'i ne halde bırakmış yıldönümünde hatırlatıyoruz:
Yıl 1983. 15 Kasım sabahı; Türk Federe Meclisi toplanıyor ve K.Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adlı bağımsız bir devlet kurulduğunu ilan ediyor. Rahmetli büyük vatansever lider Rauf Denktaş'ın okuduğu kuruluş ve bağımsızlık bildirgesi, meclis üyelerinin oybirliğiyle ayakta alkışlanarak kabul ediliyor. Bildirgede yeni devletin BM. ilkelerine bağlı olduğu, bağımsız bir dış politika izleyeceği ve hiç bir devletle birleşmeyeceği belirtiliyor. Bu gelişme sonrası Ankara akşama doğru; Türkiye'nin K. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıdığını açıklıyor. Fakaat yeni devletin ilanını tepkiyle karşılayan İngiltere Başbakanı Evren'e sert bir mesaj göndererek KKTC nin kararının iptalini istiyor. Kipriyanu karara, kabul edilemez derken, işin acı tarafı; KKTC'yi tanıyacak ülke sayısı çok olmasına rağmen harekete geçen "içimizdeki düşman" ABD, tüm ülkelere yeni devlet KKTC'yi tanımamaları çağrısında bulunuyor. Alelacele 3 gün içinde toplanan BM. Güvenlik Konseyi, Bağımsızlık ilanının geri alınmasını isteyen bir karar tasarısını kabul ediyor. Bu tasarı hala dururken KKTC'yi kim tanır, üstelik Rum kesimi AB'ye alınmışken. Böyle bir durumda "Marmaray" ve "Düğünler" bizi mutlu ediyor. Saygılarımla.