PRANGALAR VE HACC

Salih Parlak

“Ben!” demekten hiç hoşlanmam.

Her gittiğim toplantıda arka planda kalırım.

Fotoğraf çekmek adetim değil.

İlle de fotoğraflarda hep önde olayım;

Diye asla lüksüm olmadı.

Kahvehanelerde…

Pastahanelerde…

Kalabalıkların önünde olmadım.

Gün gelir;

cep telefonumdan hiç görüşmem olmaz.

Şimdi bayram geliyor;

Sağolsun eski… emektar öğrencilerim;

Telefon ederler…

Mesaj çekerler…

Bayramımı kutlarlar.

Ben de “bil mukabele” derim.

El öpmekten…

El öptürmekten hiç hoşlanmam.

Evimin köşelerinde sanat eserleri yoktur.

Evimin hiçbir bölümünde;

Olağanüstü göz kamaştırıcılar bulamazsınız.

Özenle seçilmiş elbisem de yoktur.

İşte bir bayramda albenilerim böyle.

Bunları bir bayram arefesinde sıraladım.

Neden haccı hiç merak etmedim?

Çünkü haccın şartların birisi;

“Hür olmak”tır.

Ama hiçbir Müslüman “Hür” olmadı.

Osmanlı zamanında…

Selçuklu zamanında…

Herkes hür olabilmiş.

Büyük yollar üzerinde;

Kervansaraylar… bedestenler vb vardı.

Anadili hiç önemli değildi…

Mezhebi de asla sorulmazdı.

Türkistan'dan tek başına…

Yola çıkan bir bayan bile…

Altı ay yola çıkar…

Mısır'ı… Libyayı aşar;

Ta İspanya'ya…

Endülüs Emevi ülkesine varırdı.

Cebinden de beş kuruş çıkmazdı.

Akşamladığı her Kervansarayda;

Misafir kalır;

Karnını doyurur.

Atının da karnını doyurur.

Elbisesi yıkanır.

Her ülkeden gelen vatandaşlar;

Çaylı-pastalı sohbetini yapar…

Dostluklar kurulurdu.

İşte hacca giderken

Hür olmak böyleydi.

Aklıma Avrupa Birliğinde;

Üye ülke vatandaşları;

Kimlikleri fazla sorgulanmadan;

Vizesiz;

İstediği ülkeye seyahat edebilir.

Ama hacca gideceğim;

Suud Kırallığının sahip çıktığı;

Kâbe'yi tavaf edebilmem için;

Pasaportumda;

Suud vizesi var mı diye sorgulanacağım;

Olmadı!

Müslüman isem;

Halkı Müslüman ülke;

Pasaportu taşıyorsam;

Pasaportumu gösterip;

Elimi kolumu sallayarak;

Amerika güdümlü Suud Kırallığının…

Hanedanının değil;

Allah'ın Evi'ni…

Beytullah'ı tavaf…

Hacer-i Esved'i öpmekle;

bey'at edebilmeliyim.

Arafat Zirvesinde;

Rahman'ın Misafiri;

Zuyûf'ur-Rahman olabilmeliyim.

Neden ille de uçakla gideyim?

Neden Halep'e… Şam'a…

Bağdat'a… Basra'ya…

Küfe'ye… Necef'e uğrayıp…

Aşiret reislerinin 3-5 gün…

Veya daha kısa…

Veya daha uzun misafiri olmayayım?

Eğer bir İslam ülkesinde;

Devleti kuran siyasi irade sahipleri;

Bütün ülke insanına;

“İnnema el Mü'minûne İhvetün”;

Diyerek sarılmayacaksa;

Nuri el Maliki;
Tariq al-Hashimi 'yi;
İlle de idam etmek için uğraşıyorsa;

Suud Hanedanı;

Beytullah'ta ve çevresinde;

Siyonizm'e;

“Kahrolsun!” diye haykıranları;

Yaka-paça gözaltına alıyor;

İşkenceler uygulayabiliyorsa;

Amerika'nın kanatları altındaki SİSİ;

İhvan-i Müslimin vatandaşlarına;

Hakiki mermilerle…

Toplarıyla… tanklarıyla…

Saldırıp;

Toplu kıyımlar uygulayabiliyorsa;

İran Müslüman'ı;

Suriye'de;

Müslüman kardeşine kurşun sıkıyorsa;

Bu insanlarla;

Beytullah'ta kuru kalabalıklar

olmak istemiyorum.

Ama inşallah Başbakanımız'a yine de;

Oylarımızı esirgemeden;

Oy vermek şirktir diyen;

Yobaz Müslümanlardan olmadan;

Seferberlik havası içinde;

K u l l a n ı r s a k;

Üçüncü Köprü…

Kanal İstanbul…

Üçüncü Havalimanı'nın forsuyla;

Osmanlı ruhunu canlandırıp;

Organik bağlarımızla;

Yanlarında olduğumuz…

Kol kanat açtığımız Suriye vatandaşlarına…

Mısır ezilmişleri…

Amerikan destekli SİSİ'ye karşı;

Ihvan insanına sahip çıkarak;

Amerikan güdümlü Suud Hanedanından;

Kurtarılmış;

Mescid-i Haram'a ve çevresine;

Sahip olduğumuz çok yakın günlere;

K a v u ş u r s a k;

Haccı yapacağız inşallah.

Kurban Bayramınız;

Mübarek olsun.

© 2013 MicrosoftKoşullarGizlilikGeliştiricilerTürkçe
© 2013 MicrosoftKoşullarGizlilikGeliştiricilerTürkçe
 
     

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.