Kendini bilen Rabbını bilir, Rabbını bilen de kendini tanır. Akıllı kimse kendini bilendir. Başkalarını tanımak ve bilmek için de, onları değerlendirebilecek bilgiye ihtiyaç vardır. Vahyin muhatabı akıldır. Akıllı olmayanın sorumluluğu yoktur.
Sorumluluk; kendini tanımak, diğerlerini anlamak, Yaratanı bilmektir. Bunlar için akıllı olmak gerekir. Kendini tanımak için içeriye doğru süzülmek lâzım gelir. Yaratanı bilmek için kendine doğru yürümek önemlidir.
İç dünyada neler varsa, dış dünyada da onların yansımaları oluşur. Gönül nasıl şekillenmişse, zihin de öyle kodlanır. Davranışlar; kalbin ve zihnin bedene dönüşmüş halidir. Söz ve davranışlara bakılarak kişi hakkında kanaat oluşturulabilir.
Kendini bilmek; haddini de bilmektir. Haddini aşanların karakter zayıflığı vardır. İçe dönük sorgulamaları olmayan, kendi muhasebesini yapamayanların haddini aştığı görülür. Haddi aşmak; diğer insanların onursal alanlarına müdahil olmaktır.
Riyakarlık, kibirlilik, ukâlalık, çok bilmişlik, dik kafalılık gibi diğer insanların rahatsızlık duymasını neden olan davranışlar; hadsizliğin yansımasıdır. Ben merkezli kimselerde görülen bu gibi davranışlar İslama göre kötü insan davranışı olarak sayılmaktadır.
Adı anıldığında, toplumun büyük bir bölümünün rahatsızlık duyduğu, ortaya çıktığında insanların yol değiştirdiği kimse; haddini aşan, kendini bilmeyen, aklını kullanamayan insandır.
"Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz" ilânını yapan bir dinin mensupları, sözü edilen olumsuzluklardan uzaktırlar. Kendini bilmeyenin; başkasını sevmesi, diğerleriyle düzgün ilişki kurması mümkün değildir.
İslâm dini, müntesiplerinden; diğer insanların haklarını öncelikli olarak savunmayı ister, başkasının, kendisine tercih edilmesini tavsiye eder. Bu anlayış; sahabe hayatında karşılık bulmuş, osmanlı toplumu da bu tavsiyelere en üst hassasiyetle itibar etmiştir.
Kendini bilmeyen insan; Rabbını da bilemez. Rabbını tanımayan da, Yaratana bilerek veya bilmeyerek muhalefet etmeyi marifet zanneder. Hasetlik; bunun en çarpıcı davranış şeklidir. Allah'ın taksimatına muhalefet anlamına gelen hasetlik; haddini aşmanın ve kendini ilahlaştırmanın diğer adıdır.
Riyakarlık da; bir başka haddi aşma şeklidir. Aslının dışına çıkmak, iki yüzlülük yapmak, insanların zaaflarından istifade etmeye çalışmak gibi yansımaları olan riyakarlık da kendini bilmemenin farklı bir şeklidir.
Kibirlilik; bir çeşit ilahlıktır. Kendini ilâh yerine koymaktır. Başkalarını küçümsemek, kendi asli kimliğini bilememektir. İlâha karşı haddi aşmak, ilâhın takdir alanına sahip olmaya çalışmaktır. Kendini bilememenin en uç duygu ve davranış biçimi riyakârlıktır.
Veda hutbesinde özeti anlatılan İslâmın hak anlayışında, en önemli ikaz; riyakârlık ve kibirlilik üzerindendir. Vahdet inancının merkezinde tevhid vardır. Tevhidi zedeleyen duygu ve davranışların başında da; riya ve kibir gelmektedir.
Özetle, insanın kendini bilmesi; kendini tanımasıyla izah edilmektedir. Kendini tanıyan insan; acizliğinin farkında olacak, gücünün sınırlarını bilecektir. Haddini aşmamak için bu durumun anlayışa dönüşmesi gerekecektir.
Toplumda iğreti olan, sohbeti çekilmeyen, ilişkileri rahatsızlık veren insanlar; kendini bilmeyenlerdir. Müslüman; kendini bilecek, haddini aşmayacak, Rabbını tanıyacak, akıllı davranacaktır.