Hani derler ya hep büyüklerimiz Ramazanların eski tadı kalmadı. Nedir peki eskiyi aratan? Geçmişi günümüze yansıtamamak mı, yoksa yaşam şartlarının koşuşturmacasında boğulup hiçbir şeyden zevk alamamak mı? Sanırım ikisini de barındırıyor içinde "eskinin tadı kalmadı" cümlesi. Sadece bu iki madde değil tabii ki, birçok neden var günümüzde ramazanlardan, bayramlardan, özel günlerden zevk alamayışımızın.
Günümüz coğrafyasında unuttuk bazı manevi duyguları. Özellikle de akraba ilişkilerini, dostluk kavramını. Eskiden olduğu kadar özümsen(e)miyor artık sohbetler, karşılıksız sevmeler
Bir hantallık tutturmuş gidiyoruz toplum olarak.
Ramazanların eski tadı kalmadı
Sokaklarımızın da ve en önemlisi evlerimizin Şen kahkahalara hasret kalıyoruz belki de gün geçtikçe. Yahut da toplum olarak o kadar karamsarlaştık ki, güzellikleri gün yüzüne çıkartamıyoruz. Her güzelin arkasından, bir kötü olacak düşüncesi yerleşmiş belleğimize.
Bu sene Samsun" da her sene olduğundan biraz daha farklı yaşanıyor Ramazan. Meydanımız sessiz örneğin, sönük ve karanlık. Etkinlikler yok, çadır yok. Bu sene Sahil yolu hayvanat bahçesinin yanı ses getiriyor. Bir de yeni Yabancılar Çarşısı
Her akşam etkinlikler düzenleniyor. Fasıl, meddah, skeçler, yarışmalar ile renk katılmaya çalışılıyor "yeni ramazanın" gri rengine.
Ramazan demek tabi ki sadece bunlar demek değil. Bu etkinlikler sadece bir parçası. Bize düşün görev de sanırım bu parçanın bir tamamlayıcısı olabilmek. Biraz olsun güne renk katabilmek