Çoğu kere büyüklerimizden “…hey gidi geçmiş günler…, geçmiş ramazanlar..” diye serzenişte bulunduklarını duyarız. Bu serzenişlerin mutlaka bir nedeni vardır ama üzerinde durmayız. Her halde laf olsun diye ittifakla çoğu kimse bu cümleleri kullanmaz.
Bu cümleden sonra da dizilir gerekçeler ve “..insanlar birbirlerine saygı duyar, yardım ederdi, hal hatır sorar, sırtını okşardı, bir araya gelir dertlenir, birbirlerine yardım ederdi, başka zamanlarda sağlanamayan muhabbet ramazan dolayısıyla sağlanır ve gönül dilleri konuşurdu..” gibi bir çok toplumsal ilişkiyi anlatan gerekçe söylenir.
Ramazan ayının hikmetlerinden birkaç tanesi, tam da büyüklerimizin ifade ettiği gibidir.
Ramazan geçmişteki kötü alışkanlıkları unutturup yeni alışkanlıkları kazandırır. Günahlardan tövbe ettirip, yeni bir kararlılıkla, doğru hareket için start verdirir. Almayı değil vermeyi gelenekleştirir. Yaptığın iyiliği unutturur, kendine yapılanı hatırlatır. Sana yapılan kötülüğü unutturur, senin yaptığın kötülüğü hatırlatır. Cimriliği terk ettirip cömertliğe alıştırır. Öfkeyi kaldırıp şefkati yerleştirir. Kini silip sevgiyi gerçekleştirir. Asalaklığı bıraktırıp çalışmayı öğretir. Uykunun yerine uyanıklığı yerleştirir. Kendini bırakıp karşıdakini düşündürür. Sesini ve nefesini imanına göre ayarlar. Nefsinin peşini bıraktırıp kitabının peşine koşturur. Gözlerini evine, sevgini ehline, zamanını emeğine yönlendirir.
Bunlar gibi sayılabilecek bir çok iyi ve güzel davranışın kazanılmasını sağlar ramazan.
Ne güzeldi ramazanlar deme yerine, ne güzellikler getirdi ramazan diyebilmeliyiz. Dedemizin ramazanıyla övünme yerine ramazanın bize yaptığı güzel dönüşümle övünmeliyiz.
Bir daha ramazana çıkabilir miyiz bilinmez, bu nedenle bu ramazanı hatta ramazanın yaşadığımız bu gününü olabilecek en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Peygamberimiz, ramazan bayram sabahına çıktığı halde cenneti hak edemeyenlerin kendilerine yazık etmiş olacağını hatırlatırken, biz ümmeti olarak bu hatırlatmanın gereğinden uzak kalamayız.
Gecesiyle gündüzüyle ihya edilen bir ramazan cennetin müjdecisidir, dedelerimizin övündüğü ve “…hey gidi ramazanlar..” dediği ramazanlar bunlardı işte. Böyle ramazanlar, rızıkları bereketlendirecek, iyilikleri çoğaltacak, nefisleri dizginleyecek, nesilleri eğitecek, topluma huzur getirecek.
Ramazan moduna girerek yaşanacak bir ramazan bu ibadeti gerçekleştirene bu sonuçları sağlayacaktır. Ramazan modundaki bir oruç, haramı ve yalanı önleyecek, açları hatırlatacak, gıybeti ve iftirayı kaldıracaktır.
Böyle ramazanlar torunlar tarafından anlatılacak, sahibini cennetine taşıyacak, hesap gününde kişiyi rahatlatacaktır.
Ramazan fıtrata dönmeyi sağlar, virüsleri temizleme fırsatı oluşturur ve yapılamayan bir çok iyilik ve terk edilemeyen bir çok kötülük için telafi mekanizmasını çalıştırmış olur.
Bu ramazanların gelmesi özlenir, uğurlarken de ağlanır.