İnsanoğlu art niyetli olduğunda hiçbir zaman mutlu olamıyor, geçici olarak mutlu olsa da uzun vadede gerçek niyeti ortaya çıktığında mutsuz olmak zorunda kalıyor. Tarihin her döneminde art niyetli insanlar olmuş, bu insanlar geçici bir dönem mutlu olsalar da toplum tarafından gerçek niyetleri anlaşıldığında perişan olup gitmişlerdir. Nice Krallar, Sultanlar, Zenginler Dünyayı kendilerinin yarattığını zannetmişler ama Allah'ın musibeti ile karşılaştıklarında kaçacak delik aramışlardır.
Yaşam biçimlerini Dünya malına, menfaate veya makam ve mevkilere göre ayarlayanlar kurdukları sahte Dünya gerçeklerle karşılaşınca buz dağı gibi eriyip gittiğinde perişan oluyorlar. Bu gerçekleri bildiğimden hak etmediğim veya başkalarının vesayetiyle ayakta durma yolunu hiç tercih etmedim, zaman, zaman çok sıkıntı yaşamış olsam da palyatif mutluluklara gerçek acıları tercih etmeyi yeğledim. İzzet ve ikbali de gördüm, idbarı ve çileyi de gördüm ama hiçbir zaman hak etmediğim şeylerin peşinde koşmadım, bundan sonra da koşmaya niyetim yok.
Siyaset topluma hizmet etmek için yapılırsa anlamı olur, cebiniz doldurmak veya eş, dost akrabalarınıza iş, Aş bulmak ve toplumda itibarlı olmak adına yapılırsa hiçbir anlam ifade etmez. Bu nedenledir ki hayatımın hiçbir döneminde siyaseti bu ölçülerin dışında yapmayı düşünmedim, yapanları da bir türlü sevemedim, insanlarla olan beşeri münasebetlerimi de bu ölçüleri göz önüne alarak düzenlemedim, olduğum gibi görünüp, göründüğüm gibi olmaya çalıştım. Siyaset yapan insanların bir kısmının bana düşman olmasının en büyük nedeni de budur. Yazımın başlığını Recai külleri yuttu dememin nedeni de yaşadığım bazı olaylarla ilgili gelinen noktanın beni haklı çıkarma nedenidir. Yılardır hiç uzlaşamadığım, anlaşamadığım, tarzı ile tarzımın bağdaşmadığı bazı siyasetçi veya siyasetçilerle yaşadığım bazı olayların geldiği noktaya bakıldığında ne kadar haklı olduğum bir kez daha ortaya çıktı. Nasıl çıktı derseniz izin verin anlatayım.
Siyasete başladığım yetmişli yıllardan itibaren gerek MTTB'de, gerek Refah Partisinde, gerekse onun devamı niteliğinde olan partilerde bir türlü anlaşamadığım bazı siyasetçiler geçtiğimiz yıl ziyaretime geldiklerinde kendilerine dedim ki bu şehirde bazı yanlış işler oluyor, bu işleri birlikte çözelim, gerek siyasette gerekse bürokraside olup biten bu yanlışlar hem ülkemize hem şehrimize hem de siyasete ciddi anlamda zarar vermekte bu işlere birlikte el atarak güzel sonuçlar alabiliriz. Daha sonraki dönemlerde de bu siyasetçileri bizzat makamlarında ziyaret ederek bu konuları geniş ve detaylı konuştuk. Arkadaşların bir kısmı karnından konuşup, bol, bol vaazu nasihatte bulunurken bir kısmı tamam deyip eveledi geveledi ama konuşurken samimi olmadıkları da belliydi. Samimi olmadıklarını anlamış olmama rağmen özellikle konuları açıp konuşmayı tercih ettim,zira daha sonra yaşanacakları üç aşağı beş yukarı bildiğim için arkadaşların bahane bulmalarına fırsat vermemek için konuştum.
Bu kadar açık ve net konuşmuş olmama rağmen bazıları daha sonra biz seninle bunları konuşmadık ki başka şeyler konuştuk deyince onlara dedim ki ; Hayırdır yoksa biz sizinle Hasan Sabbah gibi Alamut kalesinden millete namaz kılmadan oruç tutmadan Cennet vaat ettikleri gibi insanlara Cennet vaadinde bulunana bir Tarikat mı kurduk da benim haberim yok.
Bu siyasetçiler kendilerince o kadar uyanıklar ki sormayın gitsin. Kendileri bir yerlere talip değiller ama verilirse de yok demeye niyetleri yok. Bu arkadaşların stratejilerini böyle seçme nedenleri talip oldukları yeri alamayacaklarını bildiklerinden biz zaten istemiyorduk deyip işin içerisinden çıkmaya çalışacaklar. Hatta yakın akrabalarına bizim gazete dahil gazetelerde yazı yazdırırken Recai Külyutmaz mahlas ismini kullandırıp dilediklerine sallama yolunu tercih ediyorlardı. Hatta bir keresinde bizim gazetedeki köşesinde başka bir Vekille ilgili aleyhte yazı yazınca ortalık fena karışmıştı, Vekil o yazıyı yazanla benim ilgim yok deyip işin içersisinden çıkmaya çalıştı ama kimse yemedi.
Arkadaşlarımızın eski can dostlarının sahibi olduğu basın organları ile işbirliği yapmamı önermelerine ben rest çekince onlar anında bizden ayrılıp o can dostlarının ve eski dava arkadaşlarının yanında soluklarını alıp onların yayın organlarında mahlas isim dahi kullanmaksızın yazı yazmaya başladılar ama o arkadaşlar ellerindeki yayın organlarından bazılarını satınca büyük bir boşluğa düşünce canları feci şekilde sıkılmış. Birde Başbakan Vezir Hazretlerini tüm Vekillerin önünde tebrik edip öpünce arkadaşlarımızın durumu çok kötü olmuş sizin anlayacağınız bizim Recai külyutmaz bu kez külleri çok feci bir biçimde yutmuş hatta öyle bir yutmuş ki çıkarması için en az beş litre su içmesi gerekli. Değerli dostlar insanlar ne kadar hesap yaparsa yapsınlar Allah'ın da bir hesabının olduğunu unutmamalılar. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla