16 Nisana bir haftadan az bir zaman dilimi kaldığı şu günlerde toplumun beklentilerinin ne olduğuna bakmak lazım, bu konuda benim görebildiğim iki önemli husus ön plana çıkmakta, bunlardan ilki piyasadaki nakit darlığının rahatlaması yönündeki beklentilerdir. İkinci husus da bu güne dek yapılan FETÖ operasyonlarında tabandan yukarıya çıkılamaması yönündeki beklentilerdir. Bu iki konu toplumun beklentisi haline gelmiş. Öncelikli iki konu olup bugün bu iki konuda biraz sohbet etmek istiyorum. Normalde dün Tarihi Amisos Kentinde yaşanmış hikâyelerimize devam edecektim ancak bazı önemli işlerim nedeniyle Cumartesi günü akşama dek gazeteye gidemediğimden köşe yazısı yazma fırsatı bulamadığımdan bu hafta Tranocirisin şifrelerini yazamadım. Nasip olursa önümüzdeki hafta bu yazıyı ele alıp sizlerin beğenisine sunarım, dün bir hayli telefon aldım, arayan dostlarım “Pazar sabahları alıştık Amisos hikâyelerine gazetede olmayınca canımız sıkılıyor” dediler, onlar da haklı ancak insanın her günü müsait olmayabiliyor o nedenle okurlarımızın hoşgörüsüne sığınarak konumuza geçmek istiyorum.
Nasip olursa bu Pazar sandığa gideceğiz, sonuç üç aşağı beş yukarı belli olsa da sandıklar sayılıp YSK tarafından sonuçlar ilan edilmeden kesinleşmesi söz konusu olamayacağından önümüzdeki Pazartesi gününü beklemek zorundayız. Ancak benim bugün üzerinde duracağım konu Referandum sonuçları değil, Referandumdan sonra toplumun beklentilerinin ne olduğu olacaktır. Sokağa çıkıp kiminle konuşsam iki konuyu gündeme getiriyor, konulardan birisi piyasalardaki nakit sıkıntısı, bu sıkıntı ciddi anlamda toplumun gündeminde. Esnaf para akışının olmadığından dert yanıyor, tüccar ve sanayici de aynı şekilde nakit sıkıntısı yaşıyor, senetler, çekler ödenmiyor, esnaf kredi kullanmak için Bankaların kapısında, Tüccar ve sanayici aynı şekilde sıkıntıda.
Esnafın, tüccarın ve sanayicinin durumu bu iken eğlence mekânları neden dolup taşıyor derseniz ayda bin lira maaş alan bir vatandaş Bankadan beş bin lira limitli bir kredi kartı alıyor, bu kartın aylık asgari ödemesi üç yüz lira civarında, kredi kartıyla gidip en pahalısından bir cep telefonu, marka giysiler alıp eğlence mekânlarını dolduruyorlar. Maaşlı vatandaş bunu yaparken hesabını, kitabını bilmeyen esnaf da Bankalardan kredi çekerek altlarına lüks arabalar çekip piyasada dolaşıyor. Ancak kartların asgari ödemelerini de yapmaktan aciz duruma düşenler bu kez ne yapacaklarını şaşırıp öteye beriye saldırmaya başlıyor, hal böyle olunca da piyasada para sıkıntısı had safhaya çıkıyor. Sizin anlayacağınız sanal bir ekonomik hayat sürüp gidiyor ama ortada para falan yok, kartlarla, kredilerle bir yere kadar yürümeye çalışan insanlar tıkanma noktasına geldiklerinde piyasa sıkışıyor. Bu durum nasıl çözülür derseniz piyasalardaki iş hacmi genişlerse belki biraz rahatlama olur aksi halde piyasadan çıkan insan çok olur.
Referandumdan sonra toplumun beklediği ikinci konu bu güne kadar yapılan FETÖ operasyonlarında toplumun beklentilerine cevap verilemeyişidir, polis, öğretmen, öğrenci gibi bu işlerin tabanında olanlarla ilgili bu güne dek yapılan operasyonların bir türlü siyasetçilere uzamamış olmasından toplum ciddi anlamda rahatsız. Herkesin konuştuğu tek bir şey var o da bu ülkede memurlar, askerler, öğrenciler FETÖ ye hizmet ettiler de siyasetçiler etmediler mi? Bu güne kadar tek bir tane siyasetçiye dokunulmadı. Örneğin Büyükşehir Belediyesinden yıllarca ihale alan Ersin Yılmaz FETÖ den tutuklanıp cezaevine gönderilirken ona iş veren Belediye yetkililerinden, hatta gizli ortağı olduğu iddia edilen bazı kişilere hiç dokunulmamış olması adaletle nasıl bağdaştırılır anlamış değilim. Turan Çakır’ın kendisi veya oğlunun başında oldukları şirketin yaptığı Gökdelen Kulelerin ortaklarından bir kısmı FETÖ kapsamından içeriye alınırken bu insanlara kimsenin dokunmaması nasıl bir iş anlamış değilim.
İkiz kulelerle ilgili geçtiğimiz yıl yaptığımız haberlerin ardından bazı Belediye Personelinin bu haberleri Facebook sayfalarında paylaşması sonucunda başlarına gelmedik sıkıntı kalmamış, kimisine kınama cezası verilmiş, kimisi susturulmuş. Suçu işleyenler değil de haber yapanlar veya yapılan haberleri paylaşanlar cezalandırılmak isteniyorsa burada ciddi bir sıkıntının olduğu açık ve net ortada değil mi? Adalet mekanizması tersinden çalıştırılmaya uğraşılıyorsa bunu yapanları bu topluma tanıtmanın bizim üzerimize vazife olduğunu da unutmasınlar. Sözlerime son verirken Sayın Valiye bir ihtarım olacak, geçtiğimiz hafta Adem Güneyin site yöneticileriyle toplantı yaptığını ve strateji belirlediğini duydum, madem bu işe bu kadar meraklı Valilik görevini bıraksın gelsin bizim gazetenin başına geçsin biz de diğer işlerimizle uğraşalım. Bir hatırlatma yaparak bitirmek istiyorum, iki kişinin bildiği hiç bir şey sır değildir. Kalın sağlıcakla.