REKTÖR VE VEZİR HAZRETLERİ’NİN SON UYGULAMALARI
Diyeceksiniz ki Rektör’le Vezir Hazretleri’nin aynı anda ele alınması ne alaka, merak etmeyin yazıyı okuduğunuzda ikisini aynı yazıda neden ele aldığımı daha iyi anlama fırsatınız olacak. Öncelikle Vezir Hazretleri’nin son uygulamalarından bahsetmek istiyorum. Bazı daire başkanlıklarına atamalar yapmış. Yapılan atmalarla ilgili çok fazla bir şey söylemeyeceğim. Ancak basına yansımayan bir başka konu ise daha önce yazdığım yazılarda bahsettiğim eski Gençlik ve Spor İl Müdürü’nü AK Parti iktidarı görevden almış olmasına ve bu nedenle eski milletvekili Fatih Öztürk ile Vezir Hazretleri’nin arasının açılmasına neden olan atamayı okumuştunuz. Bu arkadaşın atanması AK Parti’li bir belediyede olması akıllara durgunluk verecek bir atamaydı, ancak bizim Vezir Hazretleri’nin bazı yakın dostları, o zat-ı muhteremi çok sevdiklerinden Vezir Hazretlerine baskı yaparak o arkadaşı paranın başına getirmeyi becermişlerdi. Biz o günlerde yapılan bu yanlışı yazmakla kalmadık, ısrarla üzerine gittik. Ancak herhangi bir şey olacağından üzerine gitmedik, zamanı geldiğinde herkesin neyin ne olduğunu daha iyi anlaması için o yazıları kaleme aldık.
Vezir Hazretleri o bulunmaz Hint kumaşı misali arkadaşı önce Daire Başkanı yaptı, ardından da Belediyenin tüm gayri resmi ekonomik işlerinin geçtiği İmar İnşaat Ltd.’nin başına getirdi. Peki, bu arkadaş ne yaptı derseniz aldığım duyumlara göre satın almalarda çok ciddi usulsüzlükler yapılmış, çok ucuz malzemeler çok pahalıya alınmış, etin en kıyak yeri bizim zat-ı muhteremin avanesine gitmiş, sizin anlayacağınız bizim taa o günlerde dediklerimizin hepsini bu arkadaş gerçekleştirmek suretiyle bizi yanıltmamak için elinden geleni yapmış ve gelişmeler şuyuu vukuundan beter bir hâle gelince de Vezir Hazretleri o arkadaşı görevinden alıvermiş. Geçenlerde Büyükşehir Belediye Meclisi’nin bazı CHP’li üyeleri, İmar İnşaat denetlensin, demiş, bizim Cukkacıbaşı da, orada her şey yolunda, denetlenmesine gerek yok, deyip işi geçiştirmiş. Cukkacıbaşı deyince aklıma geldi, geçenlerde eşimle bir arkadaşın yeni açtığı kafeye ziyaretine gittik. Aradan beş on dakika geçince üç beş bayanın içeriye doğru gelmekte iken aniden bir dönüş yaparak dışarıya doğru çıktıklarını görünce eşime olayı fark edip etmediğini sorunca içeriye girenlerin başında Cukkacıbaşı’nın eşi olduğunu, bizi görünce de anında mekanı terk ettiğini söyleyince şaşırdım. Neden şaşırdın derseniz Cukkacıbaşı hakkında yazılar yazmaktayım ancak bu eşi ile benim eşimin arasında bir sıkıntı olmasını gerektirmez, ayrıca şayet yazdıklarımda bir yanlış var ise Cukkacıbaşı adam gibi arayıp der ki, sen şunu yazdın ama doğru değil veya neden bunu böyle yazdın diye sormuş olsa nedenini ona izah ederdim. Demek ki yazdıklarımızın tamamı doğru olduğundan Cukkacıbaşı’nın canı sıkılmış ve durumu aile meclisine kadar taşımış ki eşi böyle bir davranışta bulundu. Tabi bu bir kültür ve görgü meselesi, söylenecek fazla bir şey yok.
Gelelim ikinci konumuza malumunuz Rektör Üniversite Hastanesi’nin Başhekimi’ni değiştirdi veya kafasına göre bir değişiklik yaptı. Kafasına göre değişiklik diyorum, zira mevcut Başhekim’in yetkilerini alıp, onun yerine atama yapmış, bu nasıl bir iş bir türlü anlamış değilim. Gerçi bizim OMÜ de artık yasalardan ziyade idarenin kafasına göre uygulamaları var. Örneğin Genel Sekreter’i görevden almadan yerine vekâleten atama yapıyorlar. Yasanın Genel Sekreter’e verdiği döner sermaye hakkının yarısını kadrolu olanına veriyorlar, yarısını da kadrosuz vekâleten atanan kişiye veriyorlar. Böyle bir uygulama dünyanın neresinde var anlamış değilim. Aynı şekilde Hastane’nin kadrosunda bulunan Başmüdürlük unvanına atama yapmadan, bir kaç tane müdür atayıp Rektöre bağlıyorlar; yetmiyor, Rektörün eşini Vakıf yönetimine soktuğu yönünde bilgiler geliyor.
Sorarım size, Rektör eşini nasıl olur da OMÜ Vakfının yönetimine koyar? Bu güne dek OMÜ tarihinde böyle bir uygulama ne duyulmuş ne de yapılmış… Şayet bu söylenenler doğru değilse, Rektör çıksın açıklama yapsın. Biz de diyelim ki, yok kardeşim bu doğru değilmiş. Ancak aldığım duyumlara göre durum öyleymiş; bu arada OMÜ Vakfı’nın başında bulunan arkadaşımızla ilgili öyle iddialar geliyor ki aklım şaşıyor. Ben o arkadaşı ta Latif Öztek döneminden tanıdığım için hep hakkında hüsn-ü zan beslemiştim, ancak aldığım bilgiler doğru ise bu arkadaşımız olmuş Üniversite’deki paralelcilerin başı… Sadece paralelcilerin başı olmakla da kalmamış, Rektör’ün en çok etkilendiği, hatta gölge Rektör şeklinde de bir kanaat oluştuğu söylenmekte. Benim bildiğim Muhammet Dervişoğlu, eski Milli Görüş geleneğinden gelen Milli görüşçü, Latif Öztek Hocanın asistanı olan bir arkadaş idi. İsmail Türüt’ün dediği gibi, ben okudum üfledim uçtu, benden sonra yere düştüyse onu bilemem, misali bu arkadaşımız da bizim tanıdığımızdan sonra değişmiş ise yazıklar olsun ona demekten başka diyecek bir şey bulamıyorum. Ezcümle son zamanlar da bizim Vezir Hazretleri ile Rektör bazı atamalar yapmışlar ancak yapılan atamalar zamanında hatalı olunca, şimdi düzeltmenin de çok fazla bir anlamı olmadığı kanaatindeyim. Ayrıca ülkemiz bir Hukuk devletidir yapılan atamalar tamamen hukuka uygun olması gerekirken özellikle OMÜ’de yapılan atamaların çok ciddi sıkıntılar çıkaracağı kanaatindeyim, umarım yanılırım.
Sözlerime son verirken son pişmanlığın fayda etmeyeceğini hatırlatarak sağlıklı ve esen kalmanızı Rabbimden niyaz ediyorum.