Rindlerin Akşamı..

Recep Yazgan

Cuma Akşamı hava hafif yağışlıydı.. “Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir,
kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa, yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa, o şehirden öç almanın vakti gelmiş demektir..” diye mırıldanmak istedim yürürken. Şiir ezberimde yoktu.. Dosya boştu.. Bu dizeleri aldığım sitede ise şöyle bir not vardı;
Not : Bu şiirin tamamı, telif hakları nedeniyle yayınlanamamaktadır. Şiirin tümünü okuyabilmek için, yazarın kitabını almanızı tavsiye ederiz... Peki..

Yağmurdan sonra şehri ortadan kaldırmaya yeltenmek için AKM"nin merdivenlerini tek başına çıkıyorum.. Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktılar; İdris, odasını toparlamak ve çocuklarına yemek hazırlamak için, Mustafa Abi, Şaban Hoca ile vaad edilmiş buluşmasını ifa için, Nevzat Hoca, zaten kim bilir nerede ve hangi kör kuyuda ve kim bilir ne kadar rindane, asıl rindimiz ise hemen hemen bir haftadır beni aramaktan bunalmış telefonuma altı kez cevapsız çağrı bırakmış olarak sırra kadem basmıştı.. (Asaleten abisi ile karşılaştık gecede..)
İçeri girdiğimde yanlış bir içeri girdiğimi bir sakallı amcanın dinleyicilerine bir şeyler anlattığını görünce anladım.. (çok zekiyim) N"oluyo, bu ülkede 28 Şubat olmadı mı, de-ja-vu mu yoksa bunlar diyecektim ki, 28 Şubat yıldönümünde olduğumuz dank etti. Konuşan Abdurrahman Dilipak.. 28 Şubat"ın sene-i devriyesi vesilesiyle..
Yukarı çıkıp, asıl içeri girdiğimde, Mustafa Özbalcı, Yahya Kemal"i anlatıyordu.. Karanlıkta bir yer bulmaya çalışırken bir dost elinin işaret ettiği yere yöneldim.. Oturunca dönüp baktım DOST_DER"den Sinan Göç.. Gönül diliyle bir Eyvallah..
Mustafa Özbalcı, Yahya Kemal"i Anlatıyor.. Anlatmıyor, yaşıyor demek daha doğru olur.. Bir arkadaşı ile birlikte ortak anılarını yaşıyor gibi hakim konusuna.. Ne yazık ki fazla konuşturmadılar.. Bir saate özetlenemeyecek Yahya Kemal"i yine de çok iyi anlattı..
Kökü Mazide Olan Ati; Yahya Kemal Beyatlı. İlkadım Belediyesi Kültür Müdürü Adnan İpekdal ve ona inanmış üç- beş genç adamın birlikte hazırladıkları ve mükemmel bir şekilde uygulamaya koydukları bir program..
Yahya Kemal gibi farklı bir isim için bir program hazırlamak, Necip Fazıl ve Mehmet Akif isimleri için program hazırlamaktan biraz daha farklı bir yerde duruyor..
Neden öyle durduğu konusunda bir şeyler yazmak isterim ama yazı uzayacağı, sayfa sekreterimin bana ayırmış olduğu uzun ince köşem nasıl olsa genişlemeyeceği için yazı puntosu okunmayacak kadar incelecek.. Bunu ne siz ne ben isterim.. İstemeyelim yani..
Konuşmanın ardından arkada slayt eşliğinde Yahya Kemal"in yorumlanması zor olan şiirleri okundu.. Vuslat, Deniz Türküsü, İstanbul Fethini Gören Üsküdar, Tahmis, Mohaç Türküsü, Süleymaniye"de Bayram Sabahı ( Programın en uzun şiiriydi bu. Büyük bir ustalıkla Adnan Bey tarafından yorumlandı.), Kaybolan Şehir, Düşünce, Ezanı-ı Muhammedi..
Ve şarkılar.. Hemen hepsine Münir Nurettin Selçuk"tan aşina olduğumuz bu şarkıları kendine has üslup ile yorumlayan İlkadım Belediyesi TSM Korosu"nu ve Solisti Serkan Varol"u da hassaten kutlamam gerek..
Çünkü salona gerçekten çok harika ve çok güzel bir gece yaşattılar..
Bu farklı program, tevafuken denk geldiği 28 Şubat"ın üzerinden atlayarak, Kökü Maziden olan bir atiye (yeniden) yönelişimizin de işareti olsun dileyerek emeği geçen herkesi yeniden kutlamalıyım.. Tam bir (Türk) Sanat gecesi yaşattılar, Yahya Kemal"i kazandırdılar bizlere.. ve Türk müziğinin gücünü hissettirdiler.. Yahya Kemal Yazımı Mustafa Kemal ile bitireyim; “Sanatsız kalan milletin hayat damarları kopmuş demektir”
"Milletleri yaşatmak köklerini maziye salarak bakılacak ufukta beliren ati ile mümkün olacaktır" Bu da benden bir atasözü denemesi olsun..


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.