Albayrak, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin Türkiye tarihinin en büyük afetlerinden olduğunu hatırlattı. Afetin psikiyatrik sonuçları olacağını, çünkü birçok insanın yakınlarını kaybettiğini belirten Albayrak, "İnsanlarda yas reaksiyonu oluşuyor. Kayıpları olmayanların gündelik hayatları bozuluyor, işleri kayboluyor, evleri yıkılıyor. Yani gündelik aktivitelerde ve gündelik hayatta önemli bir yıkım söz konusu ve bunun da en azından çok kısa vadede hemen normale dönmesi çok mümkün görünmüyor. Normale dönse bile bu depremin psikiyatrik ve psikolojik etkisi çok uzun süre devam edecek." dedi. Albayrak deprem sonrasında depresif bozuklukların arttığının altını çizerek şöyle devam etti: "Yakın zamanda özellikle bir aylık periyotta akut stres bozukluğuyla ilgili bize de birçok başvuru oldu. Bu dönemde psikiyatrik açıdan hastalara, depremzede vatandaşlarımıza yardımcı olmalıyız. Çünkü bunun getirdiği hem yakın zamanda hem de uzak dönemli bazı sonuçları olacak. Yakın dönemde akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğuna bağlı depresif bozukluklar gelişebilir. İnsanlar bazı olumsuz fikirlere kapılabilirler. Bizim psikiyatrik açıdan mutlaka bu bireylere ulaşmamız ya da bu bireylerin bize ulaşması gerekiyor." Kadın, çocuk ve engelli depremzedelere pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini dile getiren Albayrak, "Engelli çocuklara bakım veren annelerle ilgili özel çalışmalar yapılmalı. Eğer mümkünse orada rehabilitasyonlarının devam etmesi, eğer değilse başka şehirlere tahliye edilmeleri gerekiyor." diye konuştu. Herkesin gözünün, kulağının, kalbinin deprem bölgesinde olduğunun altını çizen Albayrak şunları kaydetti: "Dikkatimizi oraya vermemiz gerekiyor. İnsanlar özellikle kendilerini yalnız hissettiklerinde, yani bu doğal afetle baş başa kaldıklarında depresyonları artacaktır ve dirençleri azalacaktır. Bizim uzun bir süre daha oradaki afetzedelerden haberdar olmamız gerekiyor. Onları unutmadığımızı bir şekilde belirtmemiz, onlara karşı çok hassas davranmamız gerekiyor. İnsanların kayıpları çok fazla ve bu insanlar kırılgan olabilirler. Yani bazı normal şeylere de anormal yanıtlar verebilme ihtimalleri var. Buna karşı da bizim toleranslı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Toplumca destek olmalıyız. Yani bizim toplum olarak yapmamız gereken şey onları unutmadığımızı hatırlatmak. Onların yaşamı normale dönünceye kadar da ruhumuzun, kalbimizin onlarla olduğunu bilmelerini hatırlatmak."