RUHSAL VE BEDENSEL AĞIRLIKLAR

Lütfi Özkan

Hiç düşündünüz mü? Hayatınızın neredeyse her anı bir şeyler biriktirmekle geçiyor. Bilinçli ya da bilinçsiz öyle çok şey biriktiririz ki an gelir bir biriktirdiklerimiz ayağımıza dolanmaya, ilerlememize engel olmaya başlar.
                       
Bazen kendimizi iyi hissetmenin yolu hayatımızdaki gereksiz tüm ağırlıkları atıp hafiflemekten geçer. Bazılarımız için bunu söylemek kolaydır, ama iş uygulamaya geldiğinde bir yanımız "Buna artık gereksinimim yok, at gitsin." derken, diğer yanımız "Bunu atma, bunun anısı var! ya da "Bunu atamazsın, daha sonra buna  gereksinim duyarsan ne  yapacaksın?" diye itiraz eder.
                      
İçtenlikle söyleyebilir misiniz, dolap köşelerinde kalmış, aylarca, hatta yıllarca giyilmemiş giysiler, yılda bir kez olsun sormayan, en son ne zaman konuştuğunuzu bile anımsamadığınız, telefon rehberindeki isimler, yakın çevrenizdeki "Yapamazsın, edemezsin, başaramazsın" diyerek kendinize güveninizi yerle bir edenler, kulağınızın dibinde "Başkaları ne der?" ya da "Başkaları senin hakkında ne düşünür?" diye hayatınızı kontrol altında tutmaya çalışan sesler, kafanızın içinde geçmişin pişmanlıklarını ve gelecekle ilgili kaygıları gözünüzün içine sokmaya çalışan düşünceler arasında aklınız, ruhunuz, bedeniniz tutsak kalırken nasıl huzurlu olabilirsiniz?
                      
Haydi bir karar alarak açın dolaplarınızı, uzun zamandır kullanmadığınız giysileri, eşyaları ihtiyacı olanlara veriniz. Yıllardır  sizi aramayan - ya da sizin aramadığınız- isimlerin üzerini çiziniz.
                     
Yeter ki gerçekten isteyiniz ve başaracağınıza inanın, bal gibi yaparsınız her şeyi, çıkarın gitsin hayatınızdan "Yapamazsın, edemezsin, başaramazsın"cılar hayatınızdan çıkaramayacağınız kadar yakın isimler mi? O zaman sınırlarınızı öyle bir çizin ki, o sınırı aşıp enerjinizi asla çalamasınlar.
                     
Bırakınız başkalarının sizin hakkınızda ne diyeceğini, ne düşüneceğini...En önemlisi sizin kendiniz  hakkında ne düşündüğünüz? Sizi sizden daha iyi tanıyan biri olabilir mi? Siz ne olup ne olmadığınızın ayırdındaysanız başkalarının hakkında düşündüğünün ne önemli olabilir ki?
                    
Geçmişin pişmanlıkları mı? Adı üstünde "geç-miş. Yani geçip gitmiş, bitmiş, filmi geri sarıp senaryoyu değiştirme olanağınız olmadığını bile bile geçmişte takılıp kalmanın size ne yararı olabilir ki?
                   
Gelecekle ilgili kaygıların "şimdi" nizi çalmaya çalışan bir bilinmeyen olduğunu da unutmayınız.
                  
 Hayat devam ediyor, bu yazıyı okurken hangi yaşı sürüyorsanız atınız üzerinizdeki ağırlıkları, kurtulun hayatınızı zorlaştıran, ilerlemenize engel  olan tüm olumsuzluklardan ve rahatlayın.
                  
Lütfen yer açalım yüreğimizde, ruhumuzda, aklınızda iyiye, güzele, olumluya, mutluluğa...Hafiflemenin karşı koyulmaz huzuruyla karşılayınız her yeni gününüzü...
                   
Sonuç olarak, gereksiz ağırlıkları atarak, gerçekten anlaşabildiğiniz, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları beslediğiniz, uğruna fedakârlıklar yapabileceğiniz arkadaşlarla bir çatı altında belirli bir dönem yaşamak bu dünyada sahip olabileceğiniz en güzel deneyimlerdendir. Geride güzel anılar bırakır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.