Milletinin ve devletinin varlık mücadelesinden geri adım atmayan,Misak-ı Milli ile belirlenmiş vatanımızı vatan olarak kabul eden,Yeryüzünün her yerinde bu vatan benimdir diye haykıran,Biz oyuz biz buyuz değil Biz Türk'üz diyen,Bayrağının, Devletinin savunuculuğunu son nefesine kadar yapan,Göklerde dalgalanan bayrağına zarar gelmesini asla istemeyen,Özgürce semalarda dalgalanmasından onur ve gurur duyan,Bayrağını ayaklar altına alıp çiğneyenlere karşı dik duran,Özgürlüğün, Bağımsızlığın ne demek olduğunu anlayan,Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde, Devlet olma mücadelesinde,Atalarının izinde olan,Asırlardır Orta Asya da dahil bağımsız ve hür yaşamış, Kendisine prangalar,Vurmaya çalışan, Esir almaya çalışanlara karşı o günkü ruhu hisseden,Batının çirkefleşmesine karşılık yüreğinde sağlam imanı ve inancı olan,Kendi benliği ve kimliğine farklı metotlarla kuduz köpekler misali,Saldıran, yok etmeye çalışan farklı izm ler karşısında dik duran,Vatanın her karış toprağını kutsal bilip,
Vatan Sevgisi İmandandır Hadis-i şerifine bağlı olan, En zor ve müşkül günlerinde çareyi damarlarındaki akan asil,Kanda ve Ruhundaki İmanında, inancında arayan,
Bu vatanı bizlere emanet eden Şehit dedelerimizin, babalarımızın, Vermiş olduğu mücadeleyi anlayıp ve idrak eden, Onların ruhuna sahip çıkıp kimliğine uygun hareket eden,Şehitler, Enbiyalar, Evliyalar torunları olduğunu unutmayan,Vatanını, Bayrağını, Devletini canından aziz bilip, Dünyevi sevgilerin,Üzerinde tutup, canını feda edebilen,
Vatan toprağının her karışının altında şehit olan atalarının varlığını, Mevcudiyetini unutmayarak bu topraklar üzerinde gezen,Vatan topraklarını mabet gibi görüp, o mabede yabancıların saldırılarına,Göğüs gerip, ilimle, bilimle, fikirle gerekirse can la karşılık verebilen,Asırlardır Camilerimizin minarelerinden okunan Ezan-ı Muhammediyyeyi,Huzur huşu içerisinde dinleyip kendini manevi âleme verebilen, Ezan-ı Muhammediyyenin susturulması değiştirilmesini isteyenlere karşı,Ben buradayım, Ben varken bunları yapamazsınız diyebilen,Ebediyete kadar Bayrağının Bu vatan semalarında dalgalanacağını,Bu vatanı ve bayrağı sevmeyenlere, istemeyenlere karşı,Haç'ın ve garbın Hilal üzerindeki vermiş olduğu görünen ve görünmeyen,Sinsi savaşlara, hareketlere karşı uyanık olup gereken cevabı verebilen
Milli Mücadelemizdeki Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve,
Silah arkadaşlarının, Anadolu'nun her köşesinde yürekleri vatan sevgisiyle dolu,
Kalpleri iman ve inançla dolu dedelerimizin Ruhlarına uygun hareket edebilen,
Onların yüzlerini kara çıkartmayacak olan ,Fikri Hür,Vicdanı Hür Nesillerimi, Arıyorum.. Ruhumuzu Arıyorum..
Bugünün gençleri İstiklal Marşı'nı söylerken acaba o duyguları yaşıyorlar mı?
Buna müspet cevap vermek çok güçtür. Zira okullarımızda İstiklal Marşı'nın Büyük bir coşkuyla söylenmediğini, rutin bir eylem olarak tekrarlandığını Üzülerek görüyoruz. Ne yazık ki yarınlarımızın teminatı olan gençlere istiklal ruhunu hakkıyla kazandıramadık.
Bu, son derece acı bir durumdur.Çocuklarımız bu millî duyguları kazanmadıkça, özümsemedikçe,Yarınlarımıza güvenle bakamayız. Gençlerimize öncelikle bu millî ruhu kazandırmalıyız.
Ülkemizin içte ve dışta kuşatıldığı, milli ve manevi değerlerin çiğnendiği, gençlerimizin ruhsuzlaştırılmaya çalışıldığı, en önemlisi ülkemizin bölmeye ve parçalamaya çalışanların su yüzüne çıktığı bu dönemde İstiklal Marşını tüm benliğimizde hissederek daha gür bir sesle okumak ve manasına uygun hareket etme mecburiyetimiz vardır.
Tarihimizin önemli şahsiyetleri arasında yerini alan ve İstiklal mücadelesiyle anılan değerlerimizden olan Mehmet Akif Ersoy'un daha iyi anlaşılması ve anlatılması lazımdır. En önemli eseri olan Safahat'ını yeni yetişen neslimize okutmamız, onun mana ruhuna uygun hareket etmek ve geçmişle bağlarımızı güçlü tutabilmek açısından büyük önem arz etmektedir. Özellikle demokrasiye, hürriyete ve insan haklarına inanan, dine, diyanete, vatana, bayrağa, namusa ve tüm kutsallarımıza saygılı olan herkesin, bilhassa da eğitimcilerimizin yeni neslimize Mehmet Akif'i, Safahatını, sanatını, şiirlerini, eserlerini hakkı ile öğretmesi ve anlatması bir borçtur. Yoksa yüz binlerce şehit vererek yaptığımız İstiklal Savaşını ve Çanakkale Destanını anlamak ve kavramaktan uzak kalmamız kaçınılmaz olacaktır.
Asımın nesli ile nasıl bir gençlik ideali içinde olduğunun gençlerimiz açısından bilinmesi, yaşanılan savaşları ve istiklal mücadelesinin öneminin kavranması ve O milli ve manevi ruhun yaşatılması açısından oldukça önem teşkil etmektedir.
Merhum Akif'in münevver kişiliğinin günümüz aydınlarına da bir ışık vesilesi olmasını temenni ediyorum. Kendini aydın sayanlar başta olmak üzere; O'nun asil, nezih, mütevazi ve manevi hatıralarına sahip çıkarak onu anlamak ve anlatmak, her Türk insanın boynunda asılı duran bir vefa borcudur.
Bu vesileyle bir kez daha hayırla yâd ederken mekanın cennet, ruhun şâd olsun.
Son söz yine kendisine aittir;
Allah bu millete tekrar İstiklal Marşı yazdırmayı nasip etmesin...
Saygı ve Sevgilerimle..
ALLAH (C.C) YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN..