Kardiyolog Dr. Sinan Altan Kocaman, 200 kişi üzerinde yaptığı araştırmada, saçında beyaz olanların olmayanlara göre kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskinin daha yüksek çıktığı söyledi.
HAYATİ ÖNEME SAHİP
Dr. Kocaman ve ekibi, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, 2010 yılında yaptığı iki aşamalı araştırmayla, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini ölçmeye çalıştı.
Araştırma ekibinin, yaklaşık 200 kişi üzerinde yaptığı araştırmanın ilk aşama sonuçları ortaya çıktı ve sonuçlar, uluslararası tıp veri tabanı PubMed'de dizinlenerek, Anadolu Kardiyoloji Dergisi'nde yayımlandı.
Açıklama yapan Kocaman, kalp ve damar hastalıklarının tüm dünyada en önde gelen ölüm sebepleri arasında bulunduğunu belirterek, bu rahatsızlıkları önceden anlamanın ve tedavisine önceden başlamanın hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.Kocaman, kalp ve damar rahatsızlıklarını erken teşhis edebilmek için kan tetkikleri, hasta şikayetleri, görüntüleme gibi yöntemler bulunduğunu ancak hızlı tanının, tedavi için hayati öneme sahip olduğuna dikkati çekti.
"SAÇ BEYAZLAMASI BİR RİSK FAKTÖRÜ OLABİLİR Mİ?"
Kalp ve damar hastalıklarını daha ikinci aşama tetkikler yapılmadan tespit edebilmek için çalışma yaptıklarını anlatan Kocaman, şöyle devam etti:''Çalışma kapsamında koroner anjiyografiye giren hastaları aldık ve bu hastaların bilinen risk faktörleri, yaşları ve olası yeni risk faktörlerini kaydederek elde ettiğimiz anjiyografi sonuçlarını değerlendirdik. Çok değişkenli analizler bize gösterdi ki hastalarımızın aterosklerotik riskini hiç beklenmedik yeni bir risk faktörü ya da bir görüntüsü öngörebilmekteydi.
Neydi bu baktığımız şey, hastalarda genç yaşta başlayan saç beyazlaması. Aslında toplumumuzda bu bulguya sık rastlıyoruz, benzer yaştaki insanlarda farklı yaş profillerini gösteren saç beyazlaması. Vücutta, ciltte değişimler izlenmekte. Peki bu saç beyazlaması bir risk faktörü olabilir mi? Bunun üzerine bir çalışma dizayn ettik.''Çalışmayı iki aşamalı yaptıklarını dile getiren Kocaman, ilk aşamada anjiyografi yapılan hastaları alırken, ikinci aşamada hiç anjiyosu yapılmayan, poliklinik kontrolüne gelen, bilinen hastalığı olmayan insanlarda rutin ultrasonik tetkiklerle damar duvarındaki kalınlaşmayı ölçtüklerini bildirdi.
Kocaman, ilk çalışmada hastaların yaş ortalaması görece olarak yüksekken, ikinci çalışmada ortalama yaşı 45 olan erkeklerin bulunduğunu bildirdi.
"SAÇ BEYAZLAMASI BOYUN ATARDAMARINDAKİ SERTLEŞMEYLE İLİŞKİLİ"
''Saç beyazlamasının derece artışı, boyun atardamarındaki sertleşme ve kalınlaşmayla yani arteroskleroz ile çok yakından ilişkiliydi'' diyen Kocaman, şunları kaydetti:
''Araştırmamız sonucunda biz bulduk ki hastalarımızın biyolojik yaşı, kronolojik yaş kadar aterosklerozda önemli bir risk oluşturuyor. Bu şu demek oluyor, eğer bir hastanın biyolojik yaşı, kronolojik yaşından daha ileriyse, yani aslında 70 yaşında gösteren 40 yaşındaki bir insan 70 yaşındaki kadar risk içinde. Bu çalışma yapılmadan da bu tahmin edilebilirdi, ama bunu ilk kez objektif olarak ortaya koymak önemliydi. Aradaki biyolojik bağlantı ne olabilir diye düşündük. Vücudumuzdaki tüm damarlarımızın iç yüzeyi endotel denen tek tabakalı hücre grubu ile kaplanmakta. Bu hücreler tüm damar yapımızın onarımında görev alan kök hücreler tarafından da desteklenmektedir. Ateroskleroz ve kalp damar sistemi bilinen risk faktörleri bu kök hücrelerimizin sayısını ve fonksiyonlarını da bozmaktadır. Benzer şekilde son yapılan çalışmalarda saç köklerinde bulunan kök hücrelerin de saçın yapısı ve fonksiyonları, rengini belirlemede önemli rollerinin olduğu belirtiliyor. Muhtemeldir ki vasküler risk faktörlerimiz bu kök hücrelerini de etkilemektedir.''
SAÇI ERKEN YAŞTA BEYAZLAYAN RİSKTE
Saçı erken yaşta beyazlayan, özellikle ailesinde koroner arter hastalığı öyküsü olan insanlar, saçı beyazlamayan ya da daha az beyazlamış olan insanlara göre koroner arter hastalığına tutulma riskinin yüksek olduğuna dikkati çeken Kocaman, ''İlk çalışmamızda kalp damarlarını inceledik, ikinci çalışmamızda ise boyun damarlarını inceledik, boyun damarları vücuttaki tüm aterosklerotik, yani damar sertliğini gösteren bir parametre, her ikisi de birbiriyle uyumlu. 40-70 yaş fark etmiyor. Erkenden saç beyazlaması başlıyorsa bir risk oluşmaya başlamış demektir'' dedi.
Kalp krizi geçirme riskinin sadece saç beyazlamasıyla arttığını söylemenin doğru olmayacağını belirten Kocaman, hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, sigara kullanımı gibi faktörlerin de riski artırdığını kaydetti.
Kocaman, ''Fakat anladığımız kadarıyla kalp damar hastalığı risk faktörleri aslında kök hücrelere birlikte kötü yönde etki ediyor ve saç beyazlaması bu etkilenimin bir yansıması, bir sebebi değil. Saç beyazlaması, yaştan bağımsız olarak artmış kalp damar hastalığı riskini gösteriyor'' dedi.
Örneklem olarak sadece erkekleri aldıklarını ifade eden Kocaman, kadınları saçlarını boyattıkları için objektif bir çalışma olmayacağı düşüncesiyle çalışmaya dahil etmediklerini sözlerine ekledi.