Samsun Eczacılar Odası Başkanı Arman Üney"i ve daha bir çok eczacıyı çok yakından tanırım. Tanıdığım bu eczacı dostlarımla her gün olmasa da zaman zaman dertleşirim. Dertleşme konumuz genel olarak ilaçlar üzerinde oynanılan konular üzerinedir. AKP hükümetinin Sağlıkta Reform paketi adı altında ki aslında Sağlıkta Yıkım paketinde her geçen gün insanlarımız ölüme terk ediliyorlar. Kimse bunu ya görmüyor yada görmek istemiyorlar. Gerek Tabipler Odası, Gerek Dişhekimleri Odası ve gerekse Eczacılar odası her gün yeni bri duyuruyla ellerinden sağlıklarının gittiğini anlatmaya çalışıyorlar ama yine de insanlarımızda duyarsızlıklar ısrarla ve inatla devam etmekte. GSS sigortası kapsamında eczacılara yüklenen bu ağır görevler yüzünden ben eczacımla papaz olurken diğer taraftan hükümet karşıdan kıs kıs gülerek biz adamın sağlığını böyle IMF ve Dünya Bankasına satarız demekteler. Ben iki tane ayrı ayrı raporlu ilaç kullanmaktayım. Raporlu ilaçlarımı alırken neler yaşayacağım onun açıklamasını bana devlet net olarak anlatmadı ben sağdan soldan ve eczacı arkadaşlarımdan ya da doktor arkadaşlarımdan öğrendim. Sağlık Bakanlığı tarafından benim için hayati önem taşıyan raporlu ilacımı nasıl edineceğim konusunda bir açıklama gelmedi böyle giderse de gelmeyeceğe benzemekte. Ülkemizde raporlu ilaç kullanmayan belki de çok az sayıda insan vardır. Raporluda olsa raporsuzda olsa ilaçlarımızı tüketmek için alacağımız eczacılarımızdan bir ses geldi geçtiğimiz hafta içinde." Bayramdan önceki hafta sonunda. Gazetelerde aynen şu habere yer veriliyordu. Bizim gazetemizde de 05.12.2008 tarihinde Artık Yeter Mitingi haberi vardı. 6. Bölge Eczacı Odası Başkanı Ecz. Arman Üney"in söylemleri aynen şöyle: Türkiye"de 72 milyon nüfusa sağlık ve ilaç hizmeti veren 28.000 eczacı olarak bıçağın kemiğe dayandığı günler geçiriyoruz. Sağlık politikasının adı ilaçta tasarruf olunca, hem hastalarımızın sağlığı hem de eczanelerimizin geleceği açısından tehlike büyüyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı"nın 2004"te uygulamaya konması ile birlikte, sağlık harcamaları içinde ilaç dışı harcamaların payı önemli ölçüde arttı. Buna rağmen sadece ilaçta tasarruf önlemleri uygulanmaya başlandı. Oysa Türkiye, benzerleri arasında kişi başına ilaç harcaması en düşük olan ülkelerden biridir. Fakat, tasarruf önlemleri ile birlikte hastaların ilaca ulaşması engelleniyor. Bunun yanında, biz eczacılar da her gün değişen uygulamalar, üzerimize binen ek yüklerle birlikte ilaçta tasarrufun bedelini ödüyoruz. Biz, muayene ücreti tahsildarlığı yapmak değil, sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Özellikle konsolide bütçe ve yeşil kartta ilacın bedeli çoğu zaman geç ödeniyor. Şimdi bir de avans adı altında bizim hastalarımıza ulaştırdığımız ilacın %75-90"ının 80 gün sonra, geri kalanının belirsiz bir zamanda ödenmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız. Çok açıktır ki, avans sistemi, eczanelerin kapısına kilit vurulması demek. Kamuya ilaç verdiğimizde yaptığımız eczacı ıskontolarının yanı sıra, kamu kurum ıskontosu adı altında yeni bir ıskonto vermek zorunda bırakıldık. Eczaneler dört yıldır ayakta kalma mücadelesi veriyor. Eczanelerin üçte biri, yakın kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Hükümet, eczanelerin verdiği danışmanlık ve ilaç hizmetini umursamıyor. Devlet serbest eczaneyi gerçek sağlık hizmet sunucusu olarak görmüyor, tedarikçi aktörlerden biri olarak konumlandırıyor. Oysa eczaneler yaygınlıkları ve eczacılar sundukları danışmanlık hizmeti ile sağlık sisteminin önemli bir parçasıdır. Sağlık sisteminin giriş kapısı ve son halkası olarak eczacılar, vazgeçilmez sağlık çalışanlarıdır. Son günlerde de 6197 sayılı eczacılık temel yasasına eczacı-eczacı ortaklığı konularak, eczanelerin şirketleşmesinin, tek elde toplanmasının ve el değiştirmesinin önü açılıyor. Korkumuz o ki, o eller eczacının elleri olmayacak. Türkiye"nin büyüyen ilaç pazarındaki payını artırmak isteyen çok uluslu şirketlerin elleri olacak. Bizler, eczacıyız. Mahalledeki, köşe başındaki, halka en yakın sağlık danışmanıyız. Bilgimizle, eğitimimizle ve eczanelerimizle hastalarımıza hizmet vermek için çabalıyoruz. Fakat hem meslek örgütümüzü, hem de 28.000 eczacının taleplerini dinlemiyorlar.Verilen sözler tutulmadı ,imzalar reddedildi.Bilindiği gibi, Temmuz ayında uzun süren görüşmeler sonucunda kamu kurum iskontolarını eczanelerin üzerinden almaya imza atılarak söz verilmişti. Ancak, bu sözlerinin gereğini yerine getirmediler. Üstüne üstlük, SGK tamamen kamu yararı ve hasta sağlığı için gerçekleştirdiğimiz bazı reçetelerin eşit dağıtımı sistemini tek taraflı ve hukuksuz biçimde iptal etti. Hatta Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile Birliğimize verilmiş olan yetkiye karşılık, Sağlık Uygulama Tebliği"nden, Birliğimiz ile Kurum arasında imzalanan protokol doğrultusunda eczaneler ile sözleşme yapılacağı ifadesini çıkardı. Bilinmeli ki, Türk Eczacıları Birliği Kanunu, sadece Türk Eczacıları Birliği"nin kanunu değildir. Tüm kurumları da bağlayıcıdır. Bugünlerde yine Sosyal Güvenlik Kurumu ile görüşme masasındayız. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni bir sözleşme imzalanmazsa Sosyal Güvenlik Kurumu hak sahipleri ilaçlarını eczanelerden alamayacak.
Bizler;
Halkımızın sağlığını korumak için, Halkımıza sağlık ve ilaç hizmeti sunmaya devam etmek için,
Eczanelerimizin kapanmaması için, YAŞAMAK ve YAŞATMAK için, Temel taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. Eczacılık temel yasasının şirketlerin değil, bu mesleği yapan eczacıların ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde değiştirilmesini istiyoruz. İlaç Fiyat Kararnamesi"nin 2004"ten beri değişmeyen karlılık kademelerinin ve oranlarının günün gereklerine uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Yeşil kart ve konsolide bütçeye bağlı hak sahiplerinin reçete geri ödemelerinin zamanında yapılmasını istiyoruz. Bizler, bu taleplerimizi pek çok platformda dile getirdik ama kesinlikle karşılık alamadık. Sözün bittiği yerdeyiz. Bu nedenle, 21 Aralık 2008"de, Ankara"da, tüm eczacılarımızın, eczane çalışanlarının ve hastalarımızın katılacağı bir yürüyüş ve ardından miting düzenleyeceğiz. Tüm diğer meslek ve emek örgütlerinin, bizimle birlikte bu bedeli ödeyen eczanelerimiz çalışanlarının ve halkımızın bize destek vereceğine inanıyoruz. Halkımızın destek vereceğine bizde inanıyoruz. En yakın sağlık danışmanlarımızdan eczacılarımızın feryatlarına kulak verelim ve onlarla birlikte hep beraber 21 Aralık"ta Ankara"da olalım ve Sağlıkta Yıkıma dur diyelim. SSGSS uygulamalarındaki bu yanlış politikaların durdurulması için sağlık danışmanlarımızdan eczacılarımıza birlikte yürümeye haydi sevgili okurlarım
Saygılarımla
Mehmet Özdemir