Sahip-sizlik

Yeşim Akar

Yaz aylarının gelmesi ile birlikte festivaller, etkinlikler, şenlikler artmaya başladı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da özellikle belediyeler festivalleri ile Türkiye" nin festival cenneti olma konusunda ne kadar iddialı olduğunu kanıtlamak istercesine çalışmalara başladı. Hemen hemen her gün farklı şehirlerde farklı belediyelerin etkinlikleri var. Sadece belediyeler değil birçok özel şirket, içecek firmaları konserler düzenlemekte ve sanatçılarla halkı bir araya getirmekte. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemin acısını hafifletmek, bir an olsun kafa dağıtmak adına sosyal aktiviteler yararlıdır. Doğru ve güzel yapıldığı zaman tabii ki!
 Festival diyince ne yazık ki birçoklarının aklına sadece müzik ve tanınmış sanatçıların konserleri gelmekte. Bazı belediyeler tarafından "festival" adı altında gerçekleştirilen etkinlikler aslında eğlence geceleri olarak değiştirilmeli. Çünkü festival sadece müzik demek değil. İçinde birçok şeyi barındırmalı. Yapılan yörenin kültürünü yansıtmalı öncelikle, gelenek ve görenekleri tanıtılmalı. Mesela tiyatro gösterileri olmalı ya da skeçler. Aslında tüm sanat dallarını içinde barındırmalı. (Burada ince bir nokta var o da seçici olmak.)  Yörenin öne çıkan yiyeceği, kıyafeti v.s ne varsa o tanıtılmalı ve sunulmalı insanlara. Bir yerde tanıtım olmalı dışarıdan gelenlere. Yerel sanatçılara yer açılmalı. Etnik kültürü yansıtılmalı şehrin. Bunları yapan belediyeler de yok değil. İşi layıkıyla yapmaya çalışan ve emek harcayan belediyelerimiz de var elbette.
İşin farklı boyutları var bir de. Toplum olarak ne yazık ki kültürel çalışmalara pek alıcı gözle bakmıyoruz. Yani hevesli değil ve ilgi göstermiyoruz. Birileri ne kadar kültür diye dirense de azınlık olarak yansıyor hayatımıza. Mesela tiyatro çalışmalarına özellikle mahalli olanlara ne kadar ilgi gösteriyoruz? Ya da yerel sanatçılarımıza? Evet, işini iyi yapamayan insanlar da var. Ama tanınmış sanatçılarda da yok mu işini iyi yapamayıp sırf reklam aracını kullanarak bir yerlere gelen…? Yukarıda dediğim gibi seçici olmak önemli olan. Biri yapamıyorsa diğeri de yapamıyor demek değildir. Layıkıyla işini yapan ve çırpınan bir yerlere gelmeye çalışan pek çok insan var.
Her zaman gördüğümüz bir manzara var. Özellikle sanatçılara karşı halkımızın tutumu… Sürekli ekranlarda izlediğimiz ve birileri tarafından beğenilen sanatçıları gördüğümüzde nedense farklı biri olup çıkıyoruz. Ona taparcasına bağırışlar, haykırışlar, yanına gitmek için yapılan mücadeleler… Herkes böyle değil tabii ki. Fakat ne yazık ki belirli bir kesim var ki bu şekilde. Hayretler içerisinde izlediğimiz… Sanki karşısındaki insan değil. İnsanüstü! Orta yolu bulamıyoruz anlayacağınız. Ya hiç sahip çıkmıyoruz, ya da öyle bir benimsiyor, öyle bir kategoriye koyuyoruz ki her şeyden üste oluyor.
İşin en üzücü bölümü kültüre ve sanata sahip çıkamayışımız. Müzik ve tanınmış isimler denilince ilgi büyükken, farklı sanat dalları denildiğinde ilginin az olması… Arz-talep meselesi mi diye düşünüyorum? Çıkamıyorum işin içinden. Diğer sanat dallarında iyi çalışmalar yapılmıyor mu diyorum? Bunun cevabı da "hayır" oluyor? Neden sahip çıkmıyoruz dediğimde birçok sözcük geçiyor içimden ama toparlayamıyorum.  Geniş çaplı konuyu düşündüğümde de tek taraflı bir yargı yapamıyorum.
En iyisi bu yazının devamını siz getirin. Gülümseyen günler…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.