Samsun Devlet Opera ve Balesi, 1914 yılında İstanbul Galata'da yaşayan bir grup insanın hayatının anlatıldığı Ferdi Merter'in ünlü opereti ''İstanbulname''nin bu akşam prömiyerini yapacak.
Turgay Erdener'in besteleri ile hayat bulan ''İstanbulname''nin rejisörü Murat Atak, eserde Birinci Dünya savaşı yıllarında İstanbul'da yaşanan aymazlığın anlatıldığını belirtti. İstanbul'daki aymazlık ve boş vermişlikle kurtuluşun mümkün olmayacağını, kurtuluşun Anadolu'da olduğunu fark eden Mustafa Kemal Atatürk'ün, Anadolu'ya açıldığı Samsun'da ''İstanbulname''yi sahnelemekten mutlu olduğunu ifade eden Atat, şöyle devam etti: ''Samsun Devlet Opera ve Balesi'nin sanatçılarıyla Samsun'da sahnede olmaktan çok mutluyum. Eserdeki hikayenin geçtiği dönemde, İstanbul'da bir aymazlık var. Eserde, yanı başlarındaki savaşı umursamayan, kendilerini etkilemeyeceğini düşünen, etrafındaki olaylardan habersiz insanların hikayesi anlatılıyor. Hikayedeki insanların dünya umurlarında değil, kendi dünyalarındalar. Başka bir dünyayı bilmiyorlar. Onlar için en doğu Kadıköy, oradan ötesini bilmiyorlar. Ama bir gün savaş onlarında kapısını çalıyor.''Samsun Devlet Opera ve Balesi oyuncularıyla, orkestrasıyla ve diğer çalışanlarıyla çok iyi bir ekip olduklarını, çok güzel bir oyuncu kadrosuyla eseri hazırladıklarını aktaran Atak, ''Ne mutlu bana ki İstanbul'daki aymazlıkların farkına vararak, Anadolu'ya Samsun'dan adım atmış büyük önder Mustafa Kemal'in şehrinde yine Anadolu'da bir opera sahnesindeyim. Burası Samsun Devlet Opera ve Balesi değil aslında, Samsunluların opera ve balesi. Samsunlular, bu operaya ve eserlere sahip çıktıkları sürece bu opera perdelerini açmaya devam edecektir'' dedi.
SAHNE ER MEYDANIDIR
Tiyatro ve opera sahnesinde performans sergilemenin, dizi oyunculuğundan çok farklı olduğuna da değinen Atak, sahnenin, bir oyuncunun, yeteneğini gösterdiği yer olduğunu söyledi. ''Sahne, er meydanıdır'' diyen Atak, şöyle devam etti: ''Dizilerde herkesi oynatabilirsiniz, üst komşunuzu oynatabilirsiniz. Hatta benim çok sevdiğim bir dizi vardı 'Çarli' diye, onda bir maymunu oynatıyorduk. Dizide oynayan kişinin gerçekten oyuncu olmasına gerek yoktur. Ekranın onun yüzünü sevmesi önemlidir sadece. Dizi oyuncusu defalarca yanlış yapabilir. Aynı sahneyi 33 defa çekersiniz, sonra oyuncu doğru dürüst konuşamaz, başka bir aktöre konuşturursunuz, dublaj yaptırırsınız, izleyici de oturur aman ne güzel oynuyor der. Ancak, asıl er meydanı sahnedir. Tiyatro sahnesidir, opera sahnesidir. Burada nefes nefese, insan insana yaparız oyunculuğu. Hata yapma imkanımız yoktur, çünkü oyun bir defa oynanır. 'Pardon burası olmadı baştan alalım' diyemezsiniz.'' Oyunu sahnede yaşayarak izleyiciye sunduklarını ifade eden Atak, ''Biz her akşam oynadığımız oyunla yaşarız, ağlarız güleriz, nefret ederiz, aşık oluruz, kavga ederiz. Canlı canlı bütün duygularımızla, bütün bedenimizle sinir ucumuzdan kanımızın her damlasına kadar biz varızdır sahnede. Televizyon dünyası başka bir şeydir, kötü değildir ama başka bir şeydir'' diye konuştu. (AA)