Şâir ve edîb M.Hâlistin Kukul ile, İstiklâl Marşı'mız Hakkında...

M.Halistin Kukul

      Şâir ve edîb M.Hâlistin Kukul ile, İstiklâl Marşı'mız Hakkında:
                         Mülâkat: Ali KAYIKÇI
       KUKUL :  "TÜRK İSTİKLÂL MARŞI, ÜSTÜN VASIFLI BİR  EDEBÎ ŞAHESERDİR"
KAYIKÇI- Sayın Hocam; İstiklâl Marşı'mız hakkında birçok değerlendirme yazılarınız olduğunu biliyoruz. Önce, bunlar hakkında bilginizi ricâ edeceğim.
KUKUL-  Sayın Kayıkçı; İstiklâl Marşı'mız, gerçekten, üzerinde çokça düşünülmeye değer millî bir manzûm destândır. Onu, hem fikrî bakımdan ve hem de edebî bakımdan tahlile tâbî tutmamızdan daha tabiî bir şey de olamaz.
   Önce; sözünü ettiğiniz bu yazılarımın başlıklarını ve yayınlandıkları dergi ve gazeteleri arzedeyim: 
   1. İstiklâl Marşı Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Türkiye Gazetesi, 21. 12. 1985; Türk Edebiyatı Dergisi, Mart 1988 ; 2. Millî ve İslâmî Unsurlar Açısından Türk İstiklâl Marşı, Millî Kültür Dergisi, Eylül 1987, Sf. 63-64;  3. İstiklâl Marşı'nın Dil Yapısı, Türk Edebiyatı Dergisi, Mart 2003, Sf. 20-21; Somuncu Baba Dergisi, Mart-Nisan 2004, Sf. 18-20 ; 4. İstiklâl Marşı'nın Bir Mısrâı Hakkında, Erciyes Dergisi, Mayıs 2005, Sf. 2-3 ; 5. Târih Sosyolojisi Açısından Türk İstiklâl Marşı, Erciyes Dergisi, Şubat 2006, Sf. 1-2; Gürses Gazetesi, 12 Mart 2005, Sf. 2; 6. Türk İstiklâl Marşı'nda Millî Târih Şuûru, Erciyes Dergisi, Ocak 2009, Sf. 6; Gürses Gazetesi, 12 Mart 2008, Sf. 2; Çağrı Dergisi, Mayıs 2008, Sf. 4-5; 7. İstiklâl Marşı Millî Kimliğimizdir, Olay Gazetesi, 12 Mart 2014, Sf. 8;  8. Türk İstiklâl Marşı'nda Öteki Düşüncesi, Halk Gazetesi, 12 Mart 2010, Sf.12; Yeniden Diriliş Dergisi, Mart 2010, Sf. 12-14; Erciyes Dergisi, Mayıs 2010, Sf. 1; Olay Gazetesi, 12 Mart 2011, Sf. 10
      Bunların herbirinde, azîz milletimizin târih boyunca sadâkatla bağlı olduğu/bizzat yaşadığı kültür değerlerinin tespiti ve tasviri bulunmaktadır.
KAYIKÇI-  İstiklâl Marş'ımızın üzerinde bu kadar durmanızda ve tahlil etmenizde başka sebepler de var mıdır? Bunda, içtimâî yapımızın harmanlanmasını da görebiliyor muyuz?
KUKUL- Zâten, yazılarımda da görülmektedir ki, her 'bakış' farklı bir cephesini/cihetini ortaya koymaktadır. Bu, bir bakış mes'elesidir; çünkü, başkaları, mes'eleye, bizim değerlendirmemiz gibi yaklaşmayabilir. Bilinmelidir ki, Türk milleti, çok geniş coğrafyalarda, çok sayıda beylik, devlet, imparatorluk kurarak bugünlere ulaşmıştır. Bu geniş coğrafyalarda,  birçok kavimle muhatap  olmuş, hattâ bâzılarıyla 'ezelî' rekabete dayalı düşmanlıklarla da iç içe yaşamıştır.
KAYIKÇI- Yâni, bütün bu  çatışmalı-çatışmasız münâsebetlerin bugüne intikal ettiğini ve bunların, İstiklâl Marşı'mızda ifade edildiğini mi söylemek istiyorsunuz?
KUKUL-  Tam teşhis ve tam tespit budur diyebiliriz!..Dünya aynı dünyadır...İnsanlar değişmiş, kelâmlara yenileri eklenmiştir fakat görünen o ki, 'niyetlerde', hiçbir değişiklik mevcut değildir.  Bunu benim söyleyip söylemem de hiçbir mânâ ifade etmez. Çünkü, yaşananlar ortada...
 KAYIKÇI- Târih tekerrür mü ediyor diyorsunuz?
 KUKUL- Gâyet tabiî, tekerrür ediyor...Yalnız, karakterler ve malzemeler farklı o kadar!..Bütün bu unsurlar, birer birer tekrar karşımıza çıkıyor. Nasıl ki, beşyüz senelik , bin senelik hâdiseler hâlâ 'şuûraltı' kayıtlarındadır, elbette ki, bunlar, yazılı kayıtlara da usûlünce geçecektir.
KAYIKÇI- Bu 'şuûraltı' mes'elesini biraz açar mısınız?
KUKUL- Elbette açalım!.. Bir defa şunu bilelim ki, biz, târihî hâdiseleri bir ân için unuttuğumuzu farzetsek bile, karşımızdakiler aslâ unutmuyorlar...Lütfen siz söyleyiniz, unutuyorlar mı?  Fakat şunu söyleyeyim; başkalarının unutmaması, 'kin'  üzerine inşâ edilmiştir. Bizimki ise, sâdece 'tedbir' ile alâkalıdır. Bu hususu ayırt etmemiz gerekir. Elbette okumuşsunuzdur: Ortodoks ve Katolik kiliselerinin liderleri 12 Şubat 2016 tarihinde Küba'nın başşehri Havana'da buluştular. Gazeteler, bunu "Bin yılın buluşması" olarak değerlendirdiler. 1054'te kiliselerin ayrılmasının ardından, ilk defa gerçekleştirilen bu buluşma, bize, dikkat etmemizi işâret ediyor. Çünkü, bunun, bir dînî buluşma olduğu kadar, siyâsî cephesi de vardır. 
KAYIKÇI- Şuûraltı'lar hakîkat sahnesine mi çıkıyorlar?
KUKUL- Aslında, her an sahnedeler...Fakat, kendilerini gizlemesini de iyi biliyorlar..Bu "bin yıl"lık zamanda, içten içe irtibat devam etmiş ve şimdi alenîleşmiştir.  Bir de, siyâseti iyi beceriyorlar..Bu durum, bizde  çok farklı...Art niyetli düşünemiyoruz. Olduğumuz gibi ortalıkta geziniyoruz. Bu sebeple de çok acı çekiyoruz. Ondan sonra da, pişmanlık içinde çırpınıyoruz.
       11 Eylül 2001'de, New York'ta İkiz Kuleler'e yapılan intihar saldırısından sonra, ABD Başkanı George W. Buch'un "Haçlı Seferi" başlattığını hatırlayınız.  Bu, tam bir "şuûraltı mesajı"dır.
KAYIKÇI-  Yine başa döneyim; bu tahlilleri yaparken, mutlaka başka milletlerin de istiklâl marşlarına göz atmışsınızdır. Bizimkiyle, diğer milletlerinkiler arasında müşâhede ettiğiniz bâriz benzerlikler ve farklılıklar var mıdır? Varsa nelerdir?
KUKUL- Bir defa, dilden ve buna bağlı olarak da mânevî kabûllerden ve kültürlerden gelen farklılar apaçıktır. Bu da, çok tabiîdir...Türk İstiklâl Marşı, arûz vezninin, Feilâtün/Feilâtün/Feilâtün/ Feilün kalıbıyla yazılmış; dokuz dörtlük ve bir beşlikten meydana getirilmiş üstün vasıflı bir edebî şaheserdir.
     Görüp sezebildiğim kadarıyla, diğerlerinde, böyle üstün bir edebî vasıf yoktur. Türk İstiklâl Marşı, şiir san'atı bakımından da fevkalâdedir. 
KAYIKÇI- Öyle anlaşılıyor ki, hem şekil bakımından ve hem de âhenk bakımından çok mükemmel bir marşa sâhibiz değil mi? 
KUKUL- Şüphesiz ki, öyle!..Âkif, kullandığı anlaşılır sâde Türkçe ile, bu âhengi yakalamıştır. Fikrî bakımdan da, dînî/İslâmî, millî ve târihî unsurları aynı mükemmelikle kaynaştırmıştır. İstiklâl Marşı, güfte olarak, hârika bir  üslûba sâhiptir. Akıcı, heyecan, gurur ve bilgi verici sahnelerle doludur.
KAYIKÇI- Fikir bakımından, yabancı marşlarla bir mukayese yapar mısınız?
KUKUL- Türk İstiklâl Marşı'nda, İslâmî ve millî temalar/unsurlar birinci p(i)ândadır. Şâir, kırkbir mısrâlık şiirde/marşta, Türk ve İslâm kelimelerini kullanmadığı hâlde, yaptığı târif, tasvir ve tahlillerle, onu okuyan, bunun, Müslüman-Türk Milleti'nin marşı olduğunu anlayabilir. İstiklâl Marşı'mızın son iki mısrasında öyle mükemmel bir fikir ve kelime örgüsü/terkibi var ki, insana aynı zamanda işte hakîkî şiir budur dedirtiyor:
                   "Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
                    Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl"
      Marş'ın hulâsası budur!..Bahsettiğim gibi, bütün mısraları çarpıcı, heyecan ve fikir vericidir. 
      Bir diğer hususa da dikkatinizi çekmek isterim:  Lütfen, şu iki mısrâyı okuyalım. Bunlardan biri, 3. kıt'ada: "Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım"dır. Diğeri ise, 10. kıt'ada bulunan; "Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl" mısrâlarıdır.
         İşte; yukarıda söylediğim, "ezel" ve "ebed" arası zamana yerleşik  'şuûrlaltı kayıtları' bunlardır. 
 KAYIKÇI- Bütün bunlar, inanç ve kültür farklılıklarımızdan mı ileri geliyor?
KUKUL- Elbette öyle!..Başta inanç farkı!..Zâten, inanç farkı, bütün kültür değerlerini de tesir altına alıyor.  Yabancı milletlerin istiklâl marşlarının bâzılarında da , kendilerine göre(Tanrı), vatan, millet, bayrak geçiyor ammâ, bütün mes'ele, bu kavramların içini dolduran mânâlardır...
KAYIKÇI- Birkaç örnek sunabilir misiniz?
KUKUL- Elbette!..Zâten, mevzûmuz da bu noktaya geldi: Onların ekserisinde, devleti idâre eden yâni makam-mevki sâhibi kişi'ye yâni "kral"a bağlılıkta öndedir.  Halbuki, bizde, bu değerler, milletin ve buna bağlı olarak da devletin umûmî olarak dînî/an'anevî/millî kültür yapısını ortaya koyar. Bizim İstiklâl Marşı'mızda millî  sembollerin ortaya konması yanında 'cihâşümûl' beyanlar da çok önemli yer tutar.  İşte, sorduğunuz marşlara birkaç örnek:    
       İngiliz Millî Marşı'ndan: "Tanrı korusun iyi yürekli kralımızı,/Uzun ömürler soylu kralımıza,/ Tanrı kralı korusun!"
           F(ı)ransız Millî Marşı Marseyyez'den: "(...)Haydi vatandaşlar sıklaştırın safları silâhları kapın!/Yürüyün ki şu alçakların kanlarıyla toprağımız sulansın! (...) Gel gir kolumuza kutsal vatan sevgisi,/ Götür bizi intikam almaya!"
          Çin Halk Cumhuriyeti Millî Marşı'ndan: "Kalkın! Köle olmak istemeyen insanlar!/Etimizle, kanımızla yeni Çin Seddimizi inşa edelim!"
           Mısır Millî Marşı'ndan: "Memleketim, memleketim, memleketim/ Sevgim ve kalbim senin içindir/ Ey ülkelerin anası Mısır/ Sen hedefim ve gayemsin."
          1833 yılında, İngiliz milli marşı müziği ile  "Tanrı Çar'ı korusun" sözleriyle yazılmış olan ilk Rusya millî marşının yerini, 1917 komünist ihtilâliyle Enternasyonal marşı almış ve daha sonraki yılların Sovyetler Birliği Millî Marşı'ndaki, "Fırtınalar ardından hürriyet güneşi doğuyor/ Ve yüce Lenin bize yol gösteriyor. (...) Çok yaşa hür vatanımız/ Kardeşliğin gücünde, halkların siperi/Lenin'in partisi, halkın gücü/Bizim hedefimiz komünizmin zaferi" mısrâları, milletin/insanın hattâ devletin bir kişi'nin tahakkümüne terk edilmesini ifade etmesi bakımından ne kadar ilgi çekicidir.
       Suudu Arabistan Millî Marşı'ndan: "Şeref ve yüceliğe koş/ Şerefim göğü yaradandandır/Yeşil bayrağı kaldır/ Ki o yazılı nuru taşır/ Tekrarla, Allahu ekber/ Ey vatanım/ Müslümanların gururu olarak yaşa" 
      Denmesine rağmen, son mısra şöyledir: "Yaşasın kral, bayrak ve vatan için."
       Bu örneklerde de görüldüğü gibi,  kimi "iyi yürekli - soylu kral"a övgüler dizmiş; kimi, "intikam" üzre yürümüş; kimi,  kölelik sisteminde, insanları, "Köle olmak istemeyen insanlar" kandırmacasıyla avutmuş; kimi, "Çar'ı" için duâ etmiş ve dünyanın en büyük kaatillerinden "Lenin'e methiyeler döktürmüş ve şu anda çökmüş olan "komünizm" denilen kölelik idâresinin "zaferi"(!)ni telkîne çalışmış; ve kimi de, bir taraftan "Alllahu ekber" derken, "Yaşasın kral" demekten de kendini alamamıştır. 
   KAYIKÇI- Son söz olarak ne söylemek arzu edersiniz  Hocam?    
 KUKUL- Şunu da diyebilirim ki, bu milletlerin millî marşları, ferdî veya zümrevî'dir. Halbuki, Türk İstiklâl Marşı, dînî/İslâmî ve millî sembollerle tezyîn edilmiştir. Hakk, İlâhî, istiklâl, cennet vatan, yurt, îmân,  Hilâl, şüheda, millet, ırk, bayrak, sancak, ezan, hak, şehit oğlu, hak, hürriyet... bunların sâdece birkaçıdır. Türk İstiklâl Marşı; aynı zamanda, adâletsizliğe, acımasızlığa, kindarlığa, sahte medeniyetçiliğe ve topyekûm 'emperyalist /tahakkümcü/baskıcı/sömürgeci' tavırlara karşı dimdik durmayı hedefleyen bir kükreyiş destânıdır.
           
 
     

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.