İyi, güzel, faydalı ve Allah (c.c.)’ın rızasını kazanmaya sebep olacak bütün söz ve fiiller amel-i salihtir.
Amel-i Salih, kişiye ahiret saadetini sağlayan ve Allah katında değerli olan fiillerdir.
İnsanoğlu imtihan edilmek için yaratılmıştır.
Ölüm ve hayat imtihan içindir.
Bir fiilin faydalı olması onu salih amel yapmaz, fiili işleyenin de imanlı olması gerekir.
İman, mümin olmanın ve cennete girmenin ilk şartıdır.
İmanı kuvvetli kılan ve ayakta tutan değer de amellerdir.
Kur’an-ı Kerimde doksan yerde salih amel kavramı geçmektedir, bu sayının çokluğu konunun ehemmiyetini anlatmaya yönelik bir hikmettir.
Salih amelden söz eden ayetlerin neredeyse bir çoğu hatta hepsi iman vurgusuyla başlamaktadır.
Bu da imanla amelin birbirinden ayrılmaz unsurlar olduğunu göstermektedir.
İman olmadan güzel davranışların hiçbir anlamı olmadığı gibi amel olmadan da imanı muhafaza etmek zordur.
İman edip salih amel işleyenlerle ilgili olarak Kur’an-ı Kerimde müjdeler vardır.
Salih kimselerin cennette ve her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı, arzu ve isteklerinin yerine getirildiği bir hayat vardır.
Salih amelleri; namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek ve gereğini hayata yansıtmak olarak anlayabiliriz.
Belirtiğimiz bu ibadetler İslamın temel şartlarıdır ki, Peygamberimiz İslamın bu değerler ve ibadetler üzerine bina edildiğini bildirmiştir.
Namazsız, oruçsuz, zekatsız, haçsız ve şahadetsiz bir Müslüman olamaz, Müslüman olamayan da salih kişi olamaz.
Oruç tutmamak için bahane arayan, işlerini takip için namazını öteleyen, zekat vermemek için nisabı parçalayan, hacca gitmemek için mazeret sıralayan, şahadetin gereğini yerine getirmemek için kendisini gizleyen kimse kamil mümin, hakiki Müslüman olamaz.
Salih ameller kişiyi salih kimse yapar. Salih kimseler de Allah’ın sevdiği ve resulünün kucaklayacağı kimselerdir ki kim böyle bir kul ve insan olmayı istemez…?