Konu hakkında bilgiler veren İç Hastalıkları Uzmanı Uzm.Dr. M. Atakan Canbulat: " Çağımızın salgını olarak nitelendirilen HIV/AİDS hastalığı, tanımlandığı 1981 yılından beri yayılmaya devam etmektedir. Bebek-yaşlı demeden herkesi etkileyebilen, AIDS etkeni olan HIV virüsünü yok edebilecek tedavisinin ve aşısının hala bulunamadığı bir hastalık olmasına rağmen; son yıllarda tedavide yaşanan gelişmeler ile birlikte, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir kronik hastalık haline gelmiştir.
Ülkemizde de 2016 yılından itibaren uygulanmaya başlanan günde tek tablet rejimi, hastaların tedaviye uyumunu arttıran önemli bir gelişme olmuştur. Korunmasız her türlü cinsel temas, Kan ve kan ürünleri ve damar içi uyuşturucu madde kullananların paylaştığı enjektörler, Anneden bebeğe gebelikte, doğumda ve emzirmek gibi faktörler Hiv virüsü bulaşımına neden olmaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi korunma önlemleri almak, tedaviden daha ekonomik olduğu gibi aynı zamanda; toplum tarafından dışlanma, işini ve çevresini kaybetme korkusu ile gizlenme ihtiyacının olduğu bir yaşam tarzına mahkum olmayı da engelleyecektir.
Korunmayı öğreterek cinsel davranış değişikliğini sağlamak, hastalığın yayılmasını önlemede de etkili bir yol olarak kabul edilmektedir. HIV pozitif kişilerin dışlanmaması, bu hastalığa karşı mücadelede önemli bir katkı sağlayacaktır." dedi.