Kendimce bu şehirde olup, biten her şeyden haberdar olan bir adam olduğumu zannederdim, ama yanılmışım. Yirmi yıla yakın bir süre Milli Eğitim camiasının içerisinde kalmış olmama rağmen, yazın her gün yazlığa gidip gelirken gördüğüm, kışın ise Atakum tarafına her gittiğimde dikkatimi çekmesine rağmen ilgilenmediğim, Ezgi Koleji"nin neler yaptığını, hangi başarılara imza attığını, bizzat Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Bey"den duyunca kendimden utandım. Hadi diyelim ki ben görmedim veya ilgilenmedim, piyasada, "Samsun"da var Samsun İçin Al" kampanyası yapanlar nerede? Yoksa onlar için yatırımın rengi, yatırımcının doğduğu şehir veya siyasi görüşü mü önemli, yoksa yaptıkları işler, şehrin ekonomisine, kültürüne, eğitimine kazandırdıkları katma değer mi önemli? Şayet yaptıkları işler, aldıkları başarılar, eğitime ve kültüre yaptıkları katkı önemli ise, o zaman hiçbir tanesi bu kolejle ilgili en ufak bir beyanat verme ihtiyacı neden duymadı? Aslında buraya kadar yazdığım bölümü, yazının sonunda yazmam gerektiğini biliyorum, ancak bazı okuyucuların yazının başında magazinsel bir durum olmadığını gördüğünde okumaktan vazgeçtiğini bildiğimden, olayın ehemmiyeti gereği yazıya tersten başlama gereği duydum. Gelelim konunun aslına, geçtiğimiz Salı günü Ezgi Koleji"nin Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Bey ziyaretime geldi ve sohbete serzenişte bulunarak başladı. Onu dinledikten sonra gerçekten utandım, nedenine gelince bu kolej ilk kurulduğunda birkaç dershaneci bir araya gelerek dershanecilikte gösterdikleri başarıyı okulculukta da göstereceklerini düşünerek, yola çıkmışlar. Öğrenci bulmakta zorluk çekmemişler, ancak işletmeciliği beceremediklerinden, yüklü miktarda borçlanıp, işin içerisinden çıkamaz hale gelmişler. Olayı öğrenen öğrenci velilerinin eğitim kadrosundan memnun olduklarından, çocuklarının başka okula gitmesine gönülleri razı olmayınca, çıkış yolu aramaya başlamışlar. Bunun üzerine aldığı eğitim öğretmenlik olmasına rağmen, gıda toptancılığı yapmakta olan İsmail Karavin adlı arkadaşımız, hem eğitimci, hem de ticaretin içerisinden gelmenin avantajını kullanarak, öğrenci velilerini bir araya getirip, onlara herkesin imkânları doğrultusunda sermaye koyup, okulu öğrenci velileri olarak işletmeye talip olmaları gerektiğini anlatmış. Bunun üzerine öğrenci velilerinden, elli civarında kişi bir araya gelerek, yeni bir şirket kurarak okulu devralmışlar. Tabii bu devir işlemleri esnasında çektikleri sıkıntıları burada yazmaya kalksam, sayfa yetmeyeceğinden detaylara inmiyorum. Okulu devraldıktan sonra en önemli fedakârlığı öğretmenler yapmış. Onlar da sırf eğitime olan inançları nedeniyle paraya, pula bakmaksızın eğitime devam etmişler. Okulun 265 olan öğrenci kapasitesi devralındığında 190 iken, ikinci yıl 225 olmuş. Önümüzdeki yıl ise açtıkları anaokulu ile birlikteki kapasiteleri olan 300 öğrenciyi tamamlamışlar. Gelen müracaatları geriye çevirmek zorunda kalıyorlarmış. Bu müessesede ortak olan öğrenci velilerinin siyasi düşünceleri birbirinden farklı insanlar. Eğitim kurumunun işletme felsefesi tamamen eğitim-öğretimdeki başarıya odaklanmış ve öğrencilerin yüzde doksan beşi sınavlarda çok başarılı hatta yüksek dereceler almış çocuklarımız. Dikkat edecek olursanız, Ezgi Koleji"nin aldığı başarıları çok fazla reklam etmeme gibi bir politikası var. Bu onların mütevaziliğini gösterir, ancak bence yanlış zira bizim kültürümüzde vakar var, kibir yok, tevazu var, zillet yok. Bu arkadaşlarımızın tevazuyu biraz aşırıya kaçırdıkları kanaatindeyim. Her sınavdan sonra bazı eğitim kurumları öğrencilerinin aldıkları puanları farklı yorumlayarak sayfa sayfa ilan verirken bu arkadaşlarımızın çok mütevazi davranmalarını doğru bulmuyorum. Peki bu insanlar mütevazi de bizim insanlığımıza ne oldu? Konuşmaya sıra gelince mangalda kül bırakmayan, Samsun sevdalıları nerede? Ankara"dan, İstanbul"dan bu şehre gelip, eğitim kurumları kuranları yerlere, göklere sığdıramayanlar neden bu eğitim kahramanlarını bir kez olsun gidip ziyaret etme lütfunda bulunmazlar. Yoksa bu insanların arkalarında cemaat mensupları, oyları veya beraberlerinde başka etkin şahsiyetler olmadığını mı düşünüyorlar. Şayet böyle düşünüyorlarsa yanlış yapıyorlar, bu insanlar fevkalade zeki, uyanık, bilime, fenne değer veren, aklını kiraya vermeyen insanlardır. Ötede beride Samsunculuk yaptığından bahsedip, millete hava atanlar bütün foyalarının bir gün meydana çıkacağını unutmasınlar. Konuşurken farklı, icraatta farklı olmanın döneminin artık bittiğini unutmasınlar. Samsunluluk veya Samsunculuk nedir bilir misiniz? Tüyü başında bitmemiş yetimin hakkı olan, hazineye ait otoparkı çeteden alıp, polis teşkilatına verdirmektir, yoksa ötede, beride palavra sıkmayla bu işler olmuyor. Sözlerimi her zaman söylediğim sloganla bitirmek istiyorum 25 kuruşa şoför mahali dönemi bitmiştir. Kalın sağlıcakla
SAMSUN SEVDALILARI NEREDE?
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.