Harika günler geçiyor Samsun'da.. Bu mevsimdir Samsun benim için.. Açıkta oturabilirsin.. Yaz sıcaktan, kış soğuktan içeri kaparken insanı, son baharın tadına doyulmaz Samsun'da.. Karadeniz'in en uzun sahilinin tadına doyulmaz..Hele dostlarla bir arada olunca.. Samsun'un tadını çıkarın bu günlerde. Gezin Atakum sahillerinde, İlkadım ilçesinin deniz kenarlarında. Canik ilçemizin tepelerinde sevdiklerinizle, sevgilinizle Samsun'u duyumsayarak gezin. Yaşadığınız kentin güzel yanlarının da farkına varın. Çok yakında havalar soğuyacak, yağmurlar başlayacak. Sobalar, kaloriferler yanacak ve siz evlerinizde, iş yerlerinizde kapalı kalacaksınız. İçinize kasvet çökecek. Haydi harika günleri yaşayın doyasıya..Şehrin olumsuz etkilerinden arının!
HEP ŞİDDET, HER YERDE ŞİDDET
Ateşli silah edinme nedenleri içerisinde gösterilen en öncelikli mazeret güvenliktir. İnsanlar, kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamak amacıyla silah almak istediklerini söylerler. Oysa, toplumda yurttaşların güvenliğini sağlama görevi kolluk güçlerine aittir. Kolluk güçlerine güvenmeyen yurttaş, kendi güvenliğini sağlama görevini devralıyor. Bugünlerde ise, medyada tek konu olan şiddet, toplumdaki güvenlik ihtiyacını ve kaygıyı gittikçe arttırıyor. Her türlü aşırılık bir şiddet gösterisine dönüşerek, zaten mevcut ya da edinilmiş olan silahların kullanılmasıyla inanılması güç şiddet sahneleri oluşturuyor.
Diğer yandan, medyadan edinilen enformasyon, yorumlar ve görüntüler, çocukların ve gençlerin şiddete ilişkin kavramları algılayışlarında çarpıklıklar meydana getiriyor. Şiddet kavramları kahramanlıklarla özdeş hale geliyor. Çocukluktan itibaren kurşun askerlerle, oyuncak tabancalarla oynayan küçükler, pekiştirici mesaj olarak, bir de bunların kahramanlık göstergesi olabileceğini medyadan aldığı enformasyon ve görüntüyle birleştiriyor...
(Umut Vakfı)
GÜNÜN ADAMI
Önceki akşam Türk Telekom Arena'da Galatasaray ile karşılaşan Samsunsporumuz hiç de haketmediği bir yenigi aldı. Oysa 1-1'i yakaladığımız o Mustafa Sarp'ın golünden sonra ne de güzel oynuyorduk değil mi? Ne olduysa oldu Samsunsporumuz bi haller oldu. Şimdi gazetelerimizdeki iddialı spor yazarı arkadaşımız ve ağabeyimizi okuyoruz da yenilginin suçlusu olarak hakem Kuddusi Müftüoğlu'nu gösterme çabalarına girmişler. Ne yapmış Kuuddusi? Penaltıda hata mı? Evet de penltı atışı tekrar edilseydi o penaltı penaltı mı olmayacaktı. Sahanın en iyilerinden biri olan Kaleci Ahmet kendisini hala Bank Asya Liginde mi sanıyor. Sen topu almışsın ne işin var Elmander ile geçip gidiversene yanından. Hem kendini hem de kaptanı olduğun takımını neden yakarsın be Ahmet?? Yarın Trabzospor maçı var. Kaptan takımının başında yok. İşte o nedenle ben seni günün adamı ilan ediyorum. 2 yıl önce de Buca maçında böyle bir hareketin daha olmuştu değil mi sevgili Ahmet? 90. dakika mıydı ne??!!
EMİR'DE HAMSİ SEZONU AÇILDI!
İstiklal Caddesi üzerindeki Emir Balık Market Restorant'ta hamsi sezonu açıldı haberiniz vardır umarım. Hamsi ya da başka herhangi bir balık canınız çektiğinde gidip afiyetle yiyebilirsiniz. Haa gidemediniz, işleriniz yoğun evinize de iş yerinize de siparişinizi verin sofranıza getirsinler. Bunu için 435 50 51 nolu telefonu aramanız yeterli oluyor. Ben sizler için bir hamsi tarifi öğrendim. Onlara çaktırmadan size de anlatayım..
Hamsi Buğulama tarifi
Malzemeler: 1 kg hamsi, 1 büyük soğan, 2 domates
Sosu için: 2-3 kaşık sıvıyağ, 2 domates, 1 adet yeşil soğan, 2 diş sarımsak
Bir tutam maydanoz
Yapılışı: Hamsilerin kılçıklarını temizleyin ve iyice bol su ile yıkayın. Sosu yapmak için doğranmış soğan ve sarımsağı yağda kavurun, ufak doğranmış domatesleri ekleyin, tuz ve karabiber serperek karıştırın. Sos hazır ise geniş bir tencerenin dibine biraz sostan yaydıktan sonra hamsileri dizin. Hamsileri kaç kat yapmak istiyorsanız aralarına sos koyarak dizin. En üste sırayla soğan dilimlerini, domates dilimlerini ve limonları koyun. Üzerine sıvı yağ gezdirin. 15-20 dakika süreyle pişirdiğinizde hamsi buğulama hazır olacaktır.
EMİR BALIK MARKET KATKILARIYLA
TANIDINIZ MI?
Ve bugün size bir başka fotoğraf sunuyoruz. Yine Samsun'dan bir fotoğraf. Uzaklarda aramayın diye hep öyle yapıyoryoruz. Biliyorsunuz ki, bu fotoğrafın neresi olduğunu bilen bir kişi Emir Balık Market Restoran'da Balık-Ekmek ziyafeti çekecek. Cevaplarınızı Saat 17.00'ye kadar bekliyoruz. sevkiyldrm@yahoo.com veya info@dengegazetesi.com.tr Tel: 420 04 28 dün yayınladığımız Tanıdınız mı fotoğrafı KOCADAĞ idi. Bize doğru cevabı veren Sayın Fatma Arslan oldu. Kendisine Emir Balık Market Restoran'ta balık-ekmek ziyafeti için şimdiden afiyet olsun diyoruz.Kartınız bizde Sayın Fatma Arslan
Tanıdınız mı?
GÜZEL SÖZ
'İnsanlığın iki tür ahlak anlayışı vardır; Biri sözünü edip uygulamadığımız; diğeri, uygulayıp sözünü etmediğimiz..'
(Bertrand Russel)
BİZİM TEMEL
Temel okulu bitirip karakolda işe başlamış. Bir gün alışveriş merkezinde soygun olmuş. Markete girerken şef tembihlemiş.. "Orada ben ne dersem aynen yapılacak tamam mı?.." Ve olay yerine geldiklerinde ilk emrini vermiş..
"Temel, hemen tüm çıkış kapılarını kapat da soyguncu kaçamasın." Temel koşmuş hemen kapıları kapatmış. İçeriyi aramışlar taramışlar hiçbir yerde soyguncuyu bulamamışlar. Sonra şef bir bakmış ki ana kapılar açık.
Temel'e sormuş; "Ben sana tüm çıkışları kapat demedim mi?" diye.
Temel de cevaplamış, "Tamam işte.. Siz bana çıkış kapılarını kapat dediniz, giriş kapılarını kapat demediniz ki."
YOĞURT!..
Kendimi bildim bileli bizim evin sofralarından eksilmeyen tek şey yoğurttu. By-pass ameliyatı geçirdim ve çok iyiyim. "Neden iyisin" derlerse üç şey sayarım.. Biri, sigarayı erken bırakmam.. Akciğerlerim sağlam kaldı. Öteki çok az içki içmem.. Karaciğerim dayandı..Diğerii de, doğanın insanlığa armağan etti ilaç.. Yoğurt.. Ömür boyu tonlarla yemişimdir..
Doğduğum köy Bektaşağa'daki evimde annem tarafından yapılan, sonra torbaya konulup, duvara asılarak süzülen yoğurdu ekmeğe sürüp yediğim hâlâ aklımda.. Tadı da hâlâ damağımda.. Sinop'ta kaymak gibi yoğurt satan mahallemizin ayrılmaz parçası haline gelen Yoğurt ustasının ustanın "Yoğurtçu" diye haykırışı şarkı gibi gelirdi. Onu da unutmam.. Yoğurt!.. Bir de, Samsun'da kaşıkladığımız Otat yoğurdu var.. Vadim yoğurt.
Yoğurt demişken Türkiye'de üretilen sütün üçte biri yoğurt olarak tüketilir olduğunu biliyor muydunuz? Yılda 2.2 milyon ton yoğurt tüketiyormuşuz. Bunun 400 bin tonu şimdilerde sanayi yoğurdu. Sanayi yoğurdunun parasal değeri 1 milyar lira dolayındaymış. Sanayi yoğurdunda piyasaya çokuluslu, yabancı firmalar hakimmiş.
Bunlar bazı büyük yerli firmaları das aldı. Kendi markaları ve satın aldıkları markalarla dünyanın her yanında üretilen ve satılan yoğurt tadını, türünü Türk tüketicisine alıştırmaya çalışıyorlar. Başarılı da oldular. Bizim geleneksel kaymaklı yoğurt tadını unuttuk. Her yerde satılan tatsız bir yoğurt yiyoruz. Eski geleneksel Türk yoğurdunu üretmek için yoğurtçularımız ve ev kadınlarımız, sütü 100 derecenin üzerinde kaynattıktan sonra ılıtır, ılıyan sütü daha önce yapılmış yoğurtla mayalandırır, ılık bir ortamda saklayarak yoğurt haline getirirdi.Süt 100 derecenin üzerinde kaynayınca içindeki su miktarı azalıyor, katı maddenin yoğunluğu artıyor. Katı maddenin içinde protein, mineraller, laktoz ve yağ var. Süt ne kadar su kaybederse katı maddesi o kadar artıyor. Yoğurt daha katı hale geliyor.Bunda da amaç maliyeti düşürmekmiş
LAFLA PEYNİR GEMİSİ NİYE YÜRÜMEZ?
Vaktiyle Edirne'de Aksi Yusuf adında bir peynir tüccarı varmış. İstanbul'da peynir fiyatları düşük ve İzmir'de yüksek olduğu için İzmir'e götürüp satmak üzere İstanbul'dan
gemiye peynir yükletmiş. Ama gemi bir türlü kalkmıyormuş. Kaptana sormuş. Kaptan hem kendinin, hem tayfalarının parasını peşin istemiş. Aksi Yusuf 'Nakliye işi tamam olmadan para vermem. İşini bitir, paranı İzmir'de al.' demiş. Kaptan da Bu iş kara nakliyatına benzemez ağa! Geminin hareketi için masraf lazım. Tayfaya para vereceğim. Lafla peynir gemisi yürümez' diye karşılık vermiil. Bu deyim, 'yalnız konuşmakla hiçbir iş yapılmaz' anlamında kullanılır.
Günün Fotoğrafı
Tansu Tekin'in Objektifi