Başkan Prof. Dr. Hasan Mandal, ziyaretinin ilk durağı olan MEDİKÜM İstişare Toplantısı'na katıldı. TÜBİTAK imkânlarıyla başlatılmış olan girişimi daha kıymetli hale getirmenin arayışı içinde olduklarını kaydeden Mandal, “Buradaki duyduklarımızı daha anlamlı, kıymetli hale getirebilmek için bilim, teknoloji ve yenilik eko-sistemimizde bir model yapı noktasında konuştuğumuz sektör biyomedikal. Katma değer noktasında oldukça önemli bir alan. Bizim TÜBİTAK olarak da öncelikli alanlarımız arasında yer alıyor.” dedi. Hasan Mandal, ziyaretlerinde buradaki kümelenmenin yapısı ile sürecin hangi modelle yönetildiğini görmek olduğunu belirterek, TÜBİTAK’ın deneyimleriyle daha kıymetli hale nasıl getirilebileceklerinin çabası içinde olduklarını ifade etti.
“Araştırma yoksa TÜBİTAK’ın fonksiyonu ortadan kalkıyor”
TÜBİTAK olarak klasik Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) desteklerinin olduğunu ifade eden Mandal, araştırma yapmak için başvuran firmalara tüm imkânların sağladıklarını dile getirdi. Prof. Dr. Hasan Mandal, “Devletimizin diğer kurumları KOSGEB olsun veya bakanlığımızın diğer birimleri olsun başka mekanizmalarla sürece katkıda bulunuyor ama bizim mekanizmamızda araştırma yoksa TÜBİTAK’ın fonksiyonu ortadan kalkıyor. O yüzden TEYDEB desteğinin ötesinde bizim bir takım yeni mekanizmalarımız var. Bizim sanayi-iş birliği mekanizmaları ağları diye bir programımız var 2018 yılı Haziran ayından bu yana. Ayrı ayrı bir şeyler yapmak yerine birlikte bir şey yapmak. Bütün dünyanın yapmaya çalıştığı, değişik isimler verdiği, açık inovasyon dediği ama içine girdiğiniz zaman her kurum, her ülke, her bölge kendi modelini geliştiriyor. Hem insan kaynağında hem de alt yapıda ortak bir girişim olabilir mi. Birlikte proje yapmak yerine birlikte iş yapmak” diye konuştu.
OMÜ Akademisyenleri ile buluştu
Başkan Mandal’ın programı, OMÜ AKM’de düzenlenen “Bilim, Teknoloji ve Yenilik Ekosisteminde Durum Değerlendirmesi ve TÜBİTAK Odaklı Yeni Süreçler” konulu konferans ile devam etti. Konferansa, Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Selahattin Altunsoy, Rektör yardımcıları, dekanlar, akademisyenler ve araştırma görevlileri katıldı. Konferans öncesinde söz alan Rektör Bilgiç, “Çok değerli dostum, arkadaşım, Ülkemizde başarıyla övündüğümüz TÜBİTAK Başkanımızın, aramızda olması bizler için gurur verici. Atatürk’ün kurtuluş meşalesini yaktığı Samsunda ve ilk adımı attığı günün adını taşıyan Ondokuz Mayıs Üniversitesinde, Türkiye’nin gelişmesinde önemli rol üstlenmiş TÜBİTAK’ın Başkanın bizlerle birlikte olması, toplantımızı anlamlandırdı. Çok kısa sürede davetimizi kabul edip bugün bir arada olmamızdan duyduğum mutluluğumu belirtmek isterim. Bildiğiniz gibi Samsun’da medikal kümelenme, Türkiye’de dikkat çekecek boyutta ve çok önemli. Çünkü en çok ithalat yaptığımız alanlardan birisi. Bu alanın olması gereken noktaya çekilmesi herkesin bir hassasiyeti ve gayreti var ama maalesef hala istenilen noktada değil. Başkanımız da bunun farkında olarak, o alanı yerinde görmek istediler. Bu anlamda Başkanımızla beraber öğlen saatlerine kadar sanayi bölgesindeydik ve üretim yapan sanayicilerle bir araya geldik. Başkanımız buraya gelirken tabi ki Üniversitemizin fotoğrafını çekerek geldi. Neredeyiz? Hangi noktadayız? Olmamız gereken seviyede miyiz? Sorularının cevaplarını hep birlikte göreceğiz.” Şeklinde konuştu.
“OMÜ’yü istenilen noktaya taşıyabilmemiz, gayretle çalışmamızla mümkün”
Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “OMÜ’yü istenilen noktaya taşıyabilmemiz, hep birlikte buna inanıp, gayretli bir şekilde çalışmamızla mümkündür. Sınırsız bütçe imkânlarımız yok, dünyanın hiç yerinde de yok. Bizden daha fazla Ar-Ge bütçesine sahip ülkeler dahi bu bütçeleri kullanırken çok hassas davranıyor. Kurumların gerçeklerini ve ihtiyaçlarını, hep birlikte düşünerek, bunları en verimli alanlarda kullanma planları yapmalıyız. Bizim sadece bir çalışma yapmak için veya akademik fikirlerimizi tamamlamak adına yaptığımız her şey, attığımız her adım israf ve Ülkemizin yararına uzak sonuçlar getirmekte olduğunu hepimiz farkındayız. Artık bunu farkında olan bilim camiasının hakkı teslim etmesini, ülke sevgisinin, vatan sevgisinin buradan geçtiğini bilmesi ve gereğini yerine getirmesi lazım. Belki rakamlara bakarak değil en iyi ve en yararlı sonucun öne çıktığı süreçlere geçmemiz gerekiyor. Fakat adaletli değerlendirme sistemi kurabilmek adına, rakamlarla belirlediğimiz bazı kriterlerin olduğunu ve bunun arasında kaldığımızı farkındayız. Bunları da değiştirecek adımları hep birlikte atacağız.”
“Bilim, teknoloji ve yenilikler Üniversiteyle değer kazanıyor”
Bilim, teknoloji ve yeniliklerin Üniversiteyle anlam kazandığını vurgulayan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “Sabah ilk olarak MEDİKÜM Derneği ve sanayicilerle bir araya geldik. Bizim açımızdan bilim, teknoloji ve yenilik noktasında önemli ve kritik bir kitlenin oluştuğu bir nokta olarak görüyoruz. Bunun da Üniversiteyle anlam kazandığını ve sonraki aşamalarda da yine Üniversiteyle değerleneceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda ziyaretimizi planlamışken, değerli Hocamız Prof. Dr. Sait Bilgiç’e Üniversiteyi ziyaret etmek istediğimi ilettim. Sağ olsun çok dar bir zamanda bu organizasyonu gerçekleştirdi. Ben bu yaz gününde katılımın bu denli yoğunluğun olacağını hiç düşünmemiştim, o nedenle katılımcıların her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Umarım amaca uygun bir katkı sağlamış olurum. Konuşmamın başlığı “Bilim, Teknoloji ve Yenilik Ekosisteminde Durum Değerlendirmesi ve TÜBİTAK Odaklı Yeni Süreçler”. Kendimce ya da kurumumca bir durum değerlendirmesi olacak. Bu yaparken öncelikle Türkiye’nin dünyadaki akımlar boyutuyla giriş gelişme noktasında değerlendirmesini yapacağım. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemimizde oluşturulmuş 9 politik kuruldan birisi olan Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu. O kurul ile ilişkilendirilmiş bir şekilde biraz daha makro boyutta Türkiye’deki durumun değerlendirilmesini yaparak sonrasında konuşma başlığında belirtildiği gibi TÜBİTAK’ta yeni süreçlerimiz nelerdir bunları ele alacağız.” sözlerine yer verdi.
“Önceliklendirilmemiş bir süreç yönetilememiş bir süreçtir”
Üniversitelerde hedef odaklı yaklaşımlar kapmasında etki, çıktı ve süreç konusuna değinen Başkan Mandal, konuşmasına şöyle devam etti: “Anahtar kelimelerimizden bir tanesi etki odaklı bir süreç, etki odaklı bir süreci sosyoekonomik bir faydaya dönüştürebilme. Bunu nasıl yapacağımızın yaklaşımı süreci girdi ve çıktı temelinde değil tamamen etki odaklı, etkiye göre çıktı tasarımı. Bunu üniversiteye indirgediğimiz zaman şunu görüyoruz. Türkiye’de üniversitelerimiz araştırma yapıyor fakat çok sınırlı sayıda üniversitelerimiz araştırmayı yönetiyor. Etkiden çıktıya bir süreci yönetebilmek için araştırmayı yapmaktan daha çok, araştırmayı yönetmek gerekiyor. Araştırmayı yönetmekten kastımız bazı şeyleri önceliklendirmek demek. Önceliklendirilmemiş bir süreç yönetilememiş bir süreç demektir. O yüzden mutlaka beklenen çıktıyı etkiye dönüştürebilmek için, üniversitelerimizin araştırma yönetim sürecini geliştirmeleri gerekiyor.”
“27 farklı teknoloji alanını değerlendirmeye aldık”
TÜBİTAK’ın çalışma aşamalarının detaylarının altını çizen Prof. Dr. Hasan Mandal, “Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu olarak dünyadaki bütün gelişmelere bakarak, Dünya Ekonomik Forumu gibi birçok göstergeye bakan 27 farklı teknoloji alanını değerlendirmeye aldık. Bu çalışma bizim için kendi ekosistemimizin ihtiyaçları noktasında çalışma yapıldı. Çalışma yaparken iki ana eksende yapıldı. Bir tanesi az önce de açıkladığım etki boyutundaydı. Etkiyi ekonomik etki, toplumsal fayda etkisi ve ulusal güvenlik etkisi olarak gruplandırıyoruz. Güvenlik çok önemli, ulusal güvenlik sadece savunma değil, dijitalleşmesinin beraberinde getirdiği risklerden oluşan güvenliği örnek verebiliriz. Evet, bu teknolojileri buluyoruz, 27 farklı teknolojiyi etki anlamında önceliklendirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda bunu yaparken etkisi yüksek olanın yapılabilirliğini de değerlendiriyoruz. Yapılabilirlikte, akademik bilgi birikimi birinci sırada, sonrasında özel sektörlerin yetkinliği, araştırma altyapıları, patent yönetimi, insan kaynağı ve finansmana erişimi gibi pek çok neden var ama en önemlisi belirli bir aşamaya gelinip gelinmediğini doğru bir şekilde tespit edebilmektir.” ifadelerini kullandı.