Hayatımda ilgi alanımda olmayıp da en çok sıkıntı çektiğim konulardan birisi de Samsunspor konusudur. Bu konuda yaşadıklarımı kamuoyu bildiğinden, detaya girmek istemiyorum. Bu gün üzerinde duracağım konu Samsunspor kulübünü yıllardır vampir gibi emen eski yöneticiler olacaktır. Samsunspor kulübünü Osmanlı devletinin son dönemlerine benzetiyorum, Allah"ını seven bu kulübü bitirebilmek için mücadele etti, ama kulüp hala daha dimdik ayakta. İçeriden art niyetli yöneticiler, dışarıdan çekemeyenler vermişler el ele kulübü nasıl bitiririz diye mücadele ediyorlar, yetmemiş bir de toplumun huzuruna çıkıp, bu kulübü ayakta tutabilmek için mücadele ettiklerini söylemeleri insanı çileden çıkarıyor. Bugünkü yazımı futbol camiasının ve Samsunspor kulübünü birazcık sevenlerin çok iyi okuyup, değerlendirmelerini rica ediyorum, ayrıca kulüple uzaktan, yakından ilgisi olanların da bu yazıyı kesip, saklamalarını rica ediyorum. Zira bu yazının yakın geçmişteki tüm bilgileri, belgeleri ile ortaya koyacağından, çok önemli bir yazı olduğunu düşünmekteyim. İsmail Uyanık Bey"in Başkanlıktan ayrılmasının ardından olaya bizatihi müdahale eden Büyükşehir Belediyesi A Takımı Operasyonu"na kadar Kulübün tüm giderlerini karşılamıştır. Bizatihi bu olayların içerisinde olan birisi olarak yaşanan bazı gelişmelere şahit olduğumda emin olun depresyon geçiriyorum. Kulübe yardım etmek için her türlü mücadeleyi eden ben ve kayıkçıbaşı idi, gerek Adnan Ölmez döneminde, gerekse Mazhar Başoğlu döneminde yaşananların ekonomik boyutunu çok iyi bildiğimden sizlerle paylaşmanın bir vatan borcu olduğunu düşünmekteyim. Malumunuz kulüp İsmail Uyanık"dan Yusuf Ziya Yılmaz"a geçtiğinde bir futbolcunun satışının gerçek rakamının maliye tarafından tespiti veya birilerinin iddia ettiği gibi Yusuf Ziya Yılmaz"ın el altından olayı Maliyeye bildirmesi sonucu çok büyük vergi cezasına çarptırılmış, o gün, bu gün kulübün beli doğrulamamıştır. Kulübün tüm gelirlerine icra yolu ile haciz konduğundan Büyükşehir Belediyesi destekli yardımların tamamı o günkü kulüp yöneticilerinin şahsi hesaplarına aktarılma mecburiyeti hasıl olmuştu. Şayet paralar kulübün hesabına aktarılmış olsa idi tamamı borçlara gidiyordu, o günkü yönetimin icraat yapma şansı yoktu. Kulüp yöneticileri sürekli olarak yanımızda olduklarından yaptıkları icraatları da bire bir biliyorduk. Sizin anlayacağınız bu insanlar orada emanetçi idi işin asıl sahibi Büyükşehir Belediyesi idi. Yöneticiler yaptıkları her icraatta ya Büyükşehir Belediye Başkanı"ndan veya genel sekreterden icazet alıp, ondan sonra uygulamaya geçiyorlardı. Bu aziz ve latif yönetici kardeşlerimiz bir gün belediyeye gelip kulübe eski yöneticiler tarafından konan temlikler nedeni ile sıkıntıda olduğunu, bunun önüne geçebilmek için yönetim olarak temlik koyup, kulübü rahatlatmak istediklerini, bu temliklerin tamamen göstermelik olduğunu, buradaki hedefin icraat yapmak olduğunu söyleyip, yönetimi ikna ettiler. Koyulan temliklerle ilgili kimse kuruş para vermemiş, belediyenin aracılığı ile kulübe verilen paralar o şahıslar tarafından verilmiş gibi gösterilip, kulüp borçlandırılmıştır. Sizin anlayacağınız tamamen göstermelik bir temlik olduğu bizlere bizzat ifade edilmiştir. İsmail Uyanık"dan sonra kulübe konan temliklerin tamamı bu şekilde konmuştur. Ben o gün, bu gün bu arkadaşların koyduğu temlikin göstermelik bir temlik olduğunu bildiğimden, konuyla ilgili en ufak bir araştırma yapma ihtiyacı da duymadım. Zira bu şehirde yaşayan çok büyük para sahiplerinin o kulüp sayesinde hangi işlerini hallettiklerini de bildiğimden, kimsenin böyle bir yanlışı yapmaya cesaret edemeyeceğini düşünmüştüm.
Geçtiğimiz hafta elime bir liste geçince dondum, kaldım bizim Büyükşehir Belediyesi"nin emanetçi yöneticileri o gün göstermelik olarak koydurdukları temlikleri teker teker tahsil etmeye başlamışlar, hem de ne diyorlarmış biliyor musunuz biz bu paraları sapına kadar almadan temliği kaldırmayız. Vay uyanıklar sizi vay, bizim binbir güçlük çekerek milletten toplayıp, size verdiğimiz paraları kendi paranız imiş gibi tahsil etmeye başladınız, öyle mi? Biz o paraları toplayıp, size verdik, ondan sonra da A Takımı Operasyonu yapılıp, biz olduk hırsız, siz oldunuz beyefendi, yetmemiş, şimdi de o paraları kendi cukkanıza indirmeye kalktınız, hatta bir kısmınız indirdi bile öyle mi? Ben şimdi o listeyi de kimlerin hesabına ne kadar para yattığını da kamuoyuna bir açıklayayım da bakalım vermediğiniz paraları almak neymiş siz de görün. Merhum İnönü ne kadar haklıymış, gerçekten bu memlekette namussuzlar kadar namuslular da cesaretli olmadıkça ülkenin bir adım ilerlemesi söz konusu değil. Adamlara bakın kulüpte yöneticilik yaptıkları yıllarda, kulübe bir kuruş yardım etmeyip, orada kazandıkları itibarla özel işlerini hallettirmeleri yemiyormuş gibi, kalkıp, bir de üstüne para almalarına ne demeli? Bu arkadaşlar herhalde kendilerini belediyenin maaşlı personeli görüp, almadıkları maaşlarını on kat fazlası ile almaya kalkıyorlar. Bu insanların listesini ilerleyen günlerde yayınlayıp, kimin ne mal olduğunu kamuoyu ile paylaşacağım, bir de Cumhuriyet Meydanı"nda bir masa hazırlatıp, vatandaşların bu konudaki düşüncelerini yazdırıp, gazetede ve internette yayınlamayı düşünüyorum haberleri olsun. Kalın sağlıcakla