Diyanet İşleri Başkanlığı fetva hattına, "Kızına şehvet duyan kişinin, eşiyle nikahı ne olur ?" diye bir soru sorulduğu ve bu soruya da,mezhebi görüşleri ifade eden cevap verildiği basında yer aldı.
Hem soru, hem de cevap, ülke gündeminin birinci sırasında kendine yer buldu. Böyle bir soru soran, bu lanetli işi yapmışsa, onun için nikahın her hangi bir anlamı yoktur. Sorular, aslında cevabın yarısıdır. Bu soruya muhatap olanın vereceği cevap, "senin yüzüne tükürmek, sana değil tükrüğe saygısızlık olur" demek ve yine de tükürmektir. Bu soru, pişmanlığın sonucu olarak değil, namussuzluğun eseri olarak sorulmuştur. Zira; kızı ile cinselliği hesap eden birinin, eşiyle nikahlı yaşamayı düşünmesi beklenemez.
Çok samimiyetsiz, çok anlamsız, çok ruhsuz bir soru olduğu tartışmaya gerek duyulmayacak kadar açıktır. Soruyu soran da, mutlaka bir o kadar çapsızdır. Kimse o soruyu soran; şeref ve haysiyet fakiridir. Samimiyetsiz bir soruya samimiyetle cevap verilmesi de anlaşılır bir şey değildir.Böyle bir soruya doğru cevap vermenin getireceği sonuç, hiç cevap vermemekten daha büyük yanlış olur. Sorulara muhatap olanlar, öncelikle sorunun muhtevasına bakmalı ve verilecek cevabın ortaya çıkaracağı olumsuzlukları dikkate almalıdır.Geçmişte de bir haber spikerinin, canlı yayında, bir hoca efendiye, “cinsel ilişki ile oruç açılır mı” diye, çok münasebetsiz bir soru sorduğunu hatırlıyorum. Toplum içinde, sapkın insanların, sapık sorularına her zaman rastlamak mümkündür. İlgililerin, bu tür provokatif sorulara karşı tedbirli olmaları önem arz eder.
Her soruya mutlaka cevap vermek de gerekmez. Anlamsız bir soruya anlamlı bir cevap verme gayreti yersizdir. Gerçi, söz konusu soruya cevap verilip verilmediği netlik kazanmadı. Bunun bir provokasyon olduğu, ilgili ve yetkililer tarafından ifade edildi.Gündeme oturan bu soru ve cevap konusu üzerinden, Diyanet İşleri Başkanlığının yıpratılmak istendiği açıkça görülmektedir.Devletin önemli ve güvenilir kurumlarından biri ve söz konusu soru ile yıpratılmak istendiğini düşündüğümüz Diyanet İşleri Başkanlığı, konu hakkında bir açıklama da yayınladı.
Açıklamada; "Bugün bazı internet sitelerinde Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Dini Bilgilendirme Platformu’na dayandırılarak verilen ifadeler ve bu çerçevede metinde yer alan akıl ve ahlaktan yoksun görüşler Din İşleri Yüksek Kurulumuza ve Başkanlığımıza isnat edilemez. Elektronik ortamda türlü hile ve desiselerle, çeşitli kelime oyunlarıyla, kendisini vatandaş yerine koyarak platforma soru sorup aldığı cevapları da tahrif ederek, bunu Başkanlığımızı itibarsızlaştırmanın bir yöntemi olarak kullanmak hiçbir akıl ve vicdan tarafından kabul edilemez. Bazı medya kuruluşları tarafından bu tür sapkın, çarpık yorum ve değerlendirmelerin bütün bir topluma Başkanlığımızın görüşü olarak takdim edilmesi hiçbir ahlaki temelle ve duyarlılıkla ilişkilendirilemez” diye belirtildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumumuzun güven duyduğu önemli kurumlardan bir tanesidir. Dini konularda hem ülkemiz insanının, hem de dünya Müslümanlarının gözü ve kulağı bu kurum üzerindedir. Bu ve benzeri provokatif yöntemlerle kurumun yıpratılmak istendiği kanaatindeyiz. Kurum mensuplarının daha dikkatli olmaları gerektiği düşünmekteyiz.