Her yeni doğan güneşe merhaba demek yaşama taze bir başlangıç yapmaktır.Sabah mahmurluğunu atıp,dertsiz,sorunsuz ve sıkıcı olaylardan uzak bir gün geçirmek kimi(çoğu) zaman elinde olmayan nedenlerle öfke ve hiddete kapılabiliyor.
İşte böyle bir sabah; radyo eşliğinde müzik dinleyerek,çoluk çocuk kahvaltınızı yaparken haber saatinin azizliğine uğrayıp lokmalarınız boğazınızda düğümlendiğini,elindeki çatalı tam peynire,domatese,salatalığa veya bibere batırmaya çalışırken spikerin soğan,domates,patates,patlıcan ve biberden oluşan manav dükkanlarının seyyar arabaların üzerinde semt pazarına dönüştürüldüğünü duyurunca elinizdeki çatalı nereye batıracağınızı bilemediğinizde şaşırmayınız.
Hele bir de dağıtılan bez torbaları,paket paket çayları duyunca "hadi hanım/bey kalk gidelim biz de oralara"dememek için sıktığınız dişlerinizin birinin dilinize takıldığını anlayınca "yetti gari"deyip masaya yumruğunuzu vurup her şeyi alaşağı etmenize ramak kala eşinizin elinizi tutup "üzülme,bunlar gelip geçici şeyler" deyip sakinleştirmeye çalıştığına şaşırmayınız.
En iyisi uzun bir süre bu tür yiyecekleri satın almayın.Haber dinlemeyin,gazete okumayın.Deve kuşu kafanızı kuma gömün,inan ki rahatlarsanız şaşırmayınız.
Elinize pazar filesini veya torbasını alıp semt pazarına çıkarken her zamanki gibi aynı parayı cebinize koydunuz.Pazar yerini baştan sona dolaşıp kesenize göre alışveriş yaptığınızı düşünerek paranızın bittiği halde filenin yarısının bile dolmadığını gördüğünüzde şaşırmayınız.
Mahallenizin bir sokağında bir genç askere uğurlanıyor.Davul zurna eşliğinde oyunlar oynanıyor.Bir grup "en büyük asker bizim asker"derken kimilerinin ellerindeki silahlar rastgele patlıyor.Çıkan kurşunların nereye gittiğini bilmeden ansızın bir feryat kopuyor.Etkinlikle hiçbir ilişkisi olmayan oğlunuz fırından aldığı ekmeği eve getirirken bir serseri kurşunun hedefi oluyor.Tüm emniyet güçlerince yapılan inceleme ve araştırmadan bir sonuç çıkmıyor.Faili meçhul bir cinayete kurban olan genç çocuğunuz için yapılacak hiçbir yok.Yok yere bir canınızın elinizden gitmesine asla şaşırmayınız.
İş dönüşü özel arabanızla eve gidiyorsunuz.Trafik oldukça rahat,ama siz pek hız yapmıyorsunuz.Arkanızdan sekizler çizerek son sürat bir araba size arkadan çarpınca savruluyorsunuz.Size çarpan araba çoktan gözden kaybolmuşsa şaşırmayınız.
Bir cadde veya sokakta yürürken yukarıdan (balkon) bir saksı, size veya herhangi birinin kafasına düştüğünü hatta öldürdüğünü görürseniz şaşırmayınız.
Misafirlerinizin önüne koyduğunuz sofrayı aç hayvanlar gibi saldırıp her şeyi silip süpürdükten sonra bir tek söz etmeden ağızlarını silip üstüne de birer kahve istediklerinde,mutfaktan koşup gelen kedinizin aniden saldırıya geçip önüne gelenin ellerini,yüzlerini tırmaladığını görünce de şaşırmayınız.
Yaşamımızda ve dünya olup bitenlere şaşırmadan her şeye karşın insanlardan umudumuzu kesmemeliyiz.İnsanda umut ile umutsuzluk yanyana yürüyor.Bu modern dedikleri yaşamda insanla yüzleşme,insanla insan olma gücünü de bulabilir.
Her şeye karşın aydınlık günlere doğru yolculuğumuz,yolumuzu şaşırmadan devam etsin.