Tarihi gelişmelerin yaşandığı bir dönemin yakın şahitleriyiz. Tarih derslerinde kitaplar ve öğreticilerden öğrendiğimiz birçok tarihi olay gibi, bugünlerde yaşananlar kitaplarda yerini alacak. Geçmiş tarihi sınamanın güçlüğü hep yaşanır.
Peki tam da içinde bulunduğumuz dönemin olaylarını sınamak ve gerçekleri görmek kolay mıdır?
Bu sorunun cevabı "hayır" olacaktır. Son dönemde korku ve şüphe kültürü Türk milletine aşılandı. Artık hiçbir haber ve açıklamanın doğruluk kaynağı olmadığına inanıyoruz. Birçok tutarsız açıklamalar ve gelişmelere şahit olurken nasıl inanmayalım ki.. Türk Jetinin vurulması sonrasında Genelkurmayın birtakım açıklamaları oldu. Hepsi de birbirinden uzak ve netliği göstermeyen açıklamalardı. Şimdi bunun üzerine Akçakale'ye bomba düştü. Ve olağan üstü bir hal oluştu. Savaş ilanı düşüncesine yönelme oldu. Geç saatlerde Türkiye de karşılık vererek belirli noktaları vurduğu haberini aldık. Basın, Türkiye Suriye'ye karşılık vererek bombaladı şeklinde haber servisini yaptı. Ve bunun uluslararası hukuk kurallarında olması gerekliliği özellikle söylendi.Türkiye de durumlar böyle iken dünya basını da geç saatlerde son dakika haber olarak, iki ülke arasındaki krizde, Türkiye 'nin ilk kez Suriye 'ye ateşle karşılık vermesine vurgu yaptı. Burada ortaya çıkarılmak istenen görüntü "Türkiye- Suriye" arasında bir savaş bahanesi değil de nedir?
Natonunda yaptığı açıklama Türkiye'ye destek oluruz şeklinde olunca nihai amaç için zeminin hazırlandığı kuşkusuz. Dünya basınında çizilen bu imaj Türkiye için bir tuzak.
Peki Türkiye şimdi ne yapacak?
Kapalı kapılar ardında Suriye tezkeresi meclisten geçti. Bunun tehditlere karşı bir kalkan olduğu, savaş ilanı olmadığı söyleniyor. Ancak tezkereyi dikkatli ve bilinçli okursak birtakım soru işaretleri oluşuyor.
Tezkerede ki şu cümlenin kanıtı var mıdır?
Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince yürütülen askeri harekatlar kapsamında, 20 Eylül 2012 tarihinden itibaren ülkemiz topraklarına da saldırgan eylemler yönelmiş ve müteaddit uyarılarımıza ve diplomatik girişimlerimize rağmen bu eylemler devam etmiştir.
Burada açık ve net olarak saldırının Suriye Hükümeti tarafından yapıldığı öngörülüyor. Ancak bunun şuan için kanıtı yok. Burada ki şüphemin sebebi ise Özgür-der'in bugün yaptığı açıklama oldu.
Özgür-der: 'Hedef Akçakale saldırısına misillemede bulunmak değil, katil Beşşar rejiminin Suriye halkını katletmesini durdurmak olmalıdır.' Diyor. Yani baktığımız zaman Özgür Suriye ordusunu destekleyen iyi niyetli bir takım insanların büyük güçler tarafından maşa olarak kullanıldığı gerçeğini biliyorsak Akçakale olaylarının kimler tarafından yapıldığı netlik kazanamıyor. Burada sorulması gereken:
Bunu yapan Suriye Hükümeti midir? Bu, bu kadar net midir?
Tezkerede ki diğer ayrıntı ise şu cümlede var:
''Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir yıl süreyle izin verilmesini Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.'' Yazıyor. Burada da yabancı ülkeler kelimesi ilginç değil midir? Hangi yabancı ülkelerden bahsediliyor, bunun belirtilmesi gerekirdi. Bundan önceki Irak tezkeresinde Irak'ın kuzeyi şeklinde belirtilmiştir.Buradaki belirsizliğin açıklanması elzemdir.
Son olarak Suriye hükümetinin açıklamasına baktığımızda ise saldırı şeklinde bir kabullenme söz konusu değil, araştırıyoruz diyor ancak yinede özür diliyor. Tüm bunlara binaen Türkiye'nin Suriye'ye dahil olmasının zemini hazırlanıyor diyebilir miyiz?
Bireysel olarak savaşı destekleyelerin tek amacı Suriye halkıyla dayanışma ise bunun yolu savaşa karşı mücadele etmekten geçer. Günümüz şartlarına baktığımızda Suriye ile savaşa girmek demek haçlı ordunun safında olmak demektir. Bu savaş bizim savaşımız değil, bu oyunda ateşe itiliyoruz ancak umudumuzu yitirmemeliyiz. Bu ülkenin milleti SAVAŞA HAYIR demeye devam edecektir.