SAVAŞMAYI HAKLI KILAN SEBEPLER

Sami Kesmen

Hac süresi 39 ve 40. ayetlerde yüce Allah savaşmanın haklı sebeplerini bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır. "Saldırıya uğrayanlara zulme mâruz kaldıkları için savaş izni verildi. Allah onları muzaffer kılmaya elbette kâdirdir. Onlar sırf "Rabbimiz Allah’tır" dediklerinden dolayı haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmıyla diğer kısmını engellemesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler -ki oralarda Allah’ın adı çokça anılır- yıkılır giderdi. Allah kendi dinine yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir." 

Peygamberimiz de, buhari ve müslimde rivayet edilen hadislerinde; “Kim Allah’ın adını, hükmünü yüceltmek, her şeyin üstüne çıkarmak için savaşırsa, o Allah yolundadır” buyurmaktadır.

Peygamberimiz her konuda insanlık için bir modeldir. Onun her yaptığı ve söylediği insan ve insanlık fıtratına uygun, vahyin mahsülü söz ve davranışlardır. İslâm Peygamberi, insanlık rehberi Hz. Muhammed s.a.v. dönemi savaşlar da yine insanlık ve müslümanlar için ölçüdür. O dönem savaşlarında çok az can ve mal kaybı olmuştur. İşgallere karşı Peygamberimiz fetih anlayışını inşâ etmiştir. Bu nedenle savaşa giden de, savaşın ortamı ve muhatabı da maksatlı bir zarar görmemiştir. Savaşlar haklı gerekçelerle yapılmış, savaşın adına da "cihad" denmiştir.

Savaş; tercih değil bir zorunluluktur. İslâma göre asl olan barıştır. Kutsallara  ve doğuştan koruma altında olanlara dokunulmadıkça  savaş tercih edilmez. Kutsalları korumak haklı savaş gerekçesi kabul edilir. Gerektiğinde savaşmak farz,gereksiz yere mala ve cana zarar vermek haramdır. Savaş; barışı sağlamak, adaleti gerçekleştirmek için yapılır. Savaş; zalime, zulmünden vazgeç uyarısı, mazlumu zalimden koruma teşebbüsüdür. Barış ve adalet; şerlerden korunmak ve huzurlu yaşamak için altında toplanılacak  şemsiyesidir. Bakara süresi 208. ayette yüce Allah; "Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe girin" buyurarak, inananlara yolu göstermiştir.

Zalimle savaşmadan barış elde edilemez. Mazlumların meşru hakları ancak savaşla elde edilir. İnsanlık tarihindeki savaşlara bakıldığında hep zalimlerin zulmü ve bu zulümden mazlumları kurtarma teşebsüsleri vardır. Bu durum hak-batıl mücadelesi olarak da tarif edilebilir. Ahiret için en yüksek makam olan Peygamberler seviyesi, o nedenle cihat edip,  şehit olanlara müjdelenir. Mal ve can ile dünyadaki imtihanın zirve kodu; adalet ve barışı sağlamak, zulmü ve haksızlığı engellemek için savaşmaktır. Eğer zulme karşı cihat/savaş farz kılınmasaydı; zalimler mazlumların kanını emer, dünyayı cehenneme dönüştürürlerdi. Savunma mekanizması insanın fıtratına Allah tarafından yerleştirilmiş ilahi bir mekanizmadır.

Savaş; zulmü ortadan kaldırmak ve nefsi müdafaa için yapılır. Aciz ve mazlum insanlara yardım için yapılır ki, Nisa suresi 75. ayette haklı gerekçeler oluştuğunda savaş yapmayanlar uyarılır. Din ve ibadet özgürlüğü için yapılır. Zulmü kaldırma amaçlı, insanları koruma amaçlı ve ibadetin rahat yapılma gayesiyle gerçekleştirilen her savaş; İslâma göre cihattır. Ölenleri şehit, kalanları gazidir. Cihat; sadece kafirlere karşı yapılan savaşa değil, zalimlere karşı verilen mücadeleye de denir.

Ordumuzun, yurdumuzu korumak için Suriye topraklarında yaptığı operasyon bir cihattır. Hem vatanı korumak, hem zulmü engellemek, hem de ibadet ve inanç özgürlüğünü sağlamak gibi, savaşmanın haklı gerekçesi olan tüm şartlar oluşmuştur. Kaldı ki, bu operasyon bir savaş da değildir. Karşıda düzenli bir ordu değil, hain terör örgütleri vardır. Bu operasyona işgal demek ihanettir. Adı; "Barış Pınarı" olan bu harekat, savaşmayı gerektiren unsurlar oluştuğu için yapılmaktadır. Toprakları terör örgütleri tarafından işgal edilmiş bir toplumu zulümden korumak için yapılmaktadır. İslâmın sınırlarını çizip, şartlarını belirttiği savaşma usulüne de riayet edilmektedir. Sadece teröristler öldürülmekte, sivil insanlar kurtarılmaktadır.

Barış Pınarı Harekâtı; bir cihattır. Yapılması farz haline gelmiş bir operasyondur. Yapılmaması halinde, ilgili ve yetkililer için bir günahtır. Bu cihada kendi çapında katkı sağlamak her müslümana farzdır. Zira, savaşın vahyi şartları oluşmuştur. Dua etmek de dahil her müslüman üzerine düşeni mutlaka yapmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.