Her insanın düşünme ve akıl yürütme gücü ve şekilleri başka başkadır.Saf ve cahil insanların kolayca inanıp kandırıldıklarını düşünmemiz sebepsiz değildir.İnancın ruhumuza kazınmış bir iz olduğunu öğrenmem kolay olmadı.Öyle ki inanç ne kadar zayıf ne kadar az dirençliyse,onu etkilemek o kadar kolaylaşır.Ruh ne kadar boşsa dengeyi bulması (tutturması) o kadar zordur ve maruz kaldığı ilk tesirin altında o kadar çabuk ezilir.
Ama diğer yandan,bize gerçek gibi gözükmeyen şeyleri hor görüp "yanlış" diye yargılamamız kendini beğenmişliğin kanıtıdır.Bu,kendini başkalarından daha kurnaz sananların her zamanki kusurudur.Bir zamanlar ben de anı şekilde davranıyordum.Hayaletlerden,gelecekle ilgili tahminlerden,büyüden ya da inanamayacağım herhangi bir şeyden bahsedildiğinde bu deliliklere inanan insanlara karşı bir acıma hissediyordum.
Oysa şimdi o zamanlar kendimin de acınacak durumda olduğunu anlıyorum.Bunun nedeni,tecrübe ederek inançlarımın tam tersinin gerçek olduğunu öğrenmem ya da meraksızlığım değil.Ama akıl bana bir şey hakkında kesin olarak karar vermenin hem yanlış hem de imkansız olduğunu,bunun doğanın sınırlarını bildiğini iddia etmek olduğunu öğretti.
Kendi kavrama gücümüz içinde olan şeyleri tanımamız için el yordamıyla sisler arasında dolaştığımızı farz edelim.Eşyanın tuhaflığını doğal karşılamamızın nedeninin onları tanımamız değil,alışkanlık olduğunu göreceğiz.
"Onu görmeye öyle alışmışız ki,kimse kafasını kaldırıp aydınlık gökyüzüne bakmaya tenezzül bile etmiyoruz." /Luerece
Ve eğer bütün bunlar bize ilk defa gösterilseydi,inanılmaz olduklarını düşünürdük.
Hayatında hiç göl görmemiş kişi gölle karşılaştığında onu okyanus zanneder.Bildiğimiz en büyük şeyleri görünce doğada daha büyüğünün olamayacağını düşünürüz.
"Gözün alışkanlığı aklımızı da alıştırır,hiç durmadan gördüklerine artık şaşırmaz."/Çiçero
Doğanın sonsuz gücüne karşı daha saygılı olmamız,cehaletimizi ve zayıflığımızı etmemiz gerekir.Güvenilir insanların şahit oldukları bir çok inanılmaz olay yok mudur?Onları " imkânsız " diye yargılamak,düşüncesiz bir kibirle var olmanın ne olduğunu iyi bildiğini iddia etmektir.İmkânsızla alışılmamış arasındaki fark anlaşılsaydı,düzene aykırı olanla,genel kanıya aykırı olan arasındaki fark da anlaşılırdı.
Verdiği saçma rahatlığa karşın,akıl erdiremediğimiz şeyleri küçümsemek ciddi ve tehlikeli bir cürettir.O güzel kafamız sayesinde doğrunun ve yanlışın sınırlarını çizdiğimiz zaman,kabul etmeyi reddettiklerimizden daha tuhaf şeylere inanmak zorunda kaldığımızı fark eder ve çok sıkıntı çekeriz,kendi kendimize belirlediğimiz sınırlardan vazgeçmemiz gerekir.
"Doğruyu ve yanlışı kendi yargımıza göre belirlemek bir nev'i deliliktir."