Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi seçim nisan ayı sonunda veya mayıs’ın ortasında yapılacak, haziran ayında köylere gidiş başlar, okullar tatil olur, şehirler boşalmaya başlar, Kurban Bayramı gelir ve seçmen sandığa gitmeyebilir. Zaten seçmenin hatırı sayılır bir kesimi sandığa gitmeme yönünde eğilimi var, özellikle Ak partiye oy vermiş olup da yapılan bazı yanlışlar nedeniyle tepkili olan muhafazakar kesim sandığa gitmek istemiyor, Şayet bu kesim sandığa götürülemez ise Ak partinin işi zor. Peki bu insanlar haksız mı derseniz elbette haklı tarafları çok, ekonomik sıkıntılardan tutun da Sağlıkta yaşanan olumsuzluklara, eğitimde yaşanan sıkıntılara ve pek çok olumsuzlukların ortadan kaldırılmaması halinde Cumhur ittifakının işi zor. Dilerseniz bunu birkaç örnekle açıklayayım, geçtiğimiz haftalarda sağlıkla ilgili yaptığımız haberler ve yazdığım köşe yazısına gelen yorumları pek çoğunuz gördünüz, insanlar adeta ateş püskürmekteler bir tanesi şöyle demiş; Allah rızası için Doğum Hastanesinin aciline gidebilir misiniz? oğlum ateşlendiği için gitmek zorunda kaldım bana verdikleri sıra 168. sıra, yani 168 kişi muayene olacak da bu arkadaşımızın çocuğuna sıra gelecek yorumu burada sizlerle paylaşacağım. Doğum hastanesi ve göğüs hastanesi Eğitim Araştırma hastanesine bağlı, bunu neden yaptılar, bu hastanelerde çalışan Sağlık personeli döner sermaye alamıyordu, onlara da döner sermayeden pay verebilmek adına birleştirildiler ama çok yanlış oldu Eğitim ve Araştırma Hastanesini yönetemeyen Başhekim üç hastaneyi nasıl yönetecek. İşte o yorum; Adnan bey, Allah rızası için bir akşam kadın doğum hastanesi çocuk acile gidebilir misiniz? oğlum ateşlendiği için gitmek zorunda kaldım biraz önce bana verdikleri sıra ile muayene edilen hasta arasında 168 kişi vardı. Alla aşkına çocuk 40 derece ateşte kıvranıyorken nasıl beklenir 168 kişi? kaldı ki 4 doktor var sözde 1'i sürekli çalışıyor diğer 3'ü nerede belli değil. millet perişan şekilde boynunu bükmüş bekliyor çocukların durumu içler acısı.
ALLAH RIZASI İÇİN MÜDÜR VE BAŞHEKİM ZERRE SORUMLULUĞUNUZ VAR İSE SOSYAL MEDYADA FOTOĞRAF PAYLAŞACAĞINIZA ŞU SAATTE GİDİP BİR BAKIN ACİL SERVİSE. ORADA BEKLEYEN ÇOCUKLARIN VEBALİ SİZİN SIRTINIZDA. BU MEMLEKET BU KADAR SORUMSUZLUĞU HAK ETMİYOR. AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ VE İL BAŞKANI GİDİN ANNE BABALARIN BEDDUALARINI KENDİ KULAKLARINIZLA DUYUN AYRICA HÜKÜMETE EDİLEN HAKARETLERİ DE ! BU MEMLEKET SAHİPSİZ DEĞİL !!!!!!!!!
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde durum böyle de diğerlerinde farklı mı elbette değil, Gazi Devlette durum çok daha kötü, özel hastanelerde muayene olmak için Dünyanın parasını vermek lazım, oralarda dahi sıra var.
Sağlıkta durum bu da başka kurumlarda farklı mı Ondokuzmayıs Üniversitesinden o kadar şikayet alıyoruz ki anlatmakla bitmez Rektör önce Hastane idaresiyle uğraşmayla işe başladı, orada saçma sapan heyetler kurarak güya denetimler yaptırdı, personeli fena bir biçimde yordu sonuç kocaman bir hiç sadece huzursuzluk oldu başka bir şey yok. Hele ki atadığı yeni arkadaşlarla eskileri uyumlu çalışmaya başladı da sıkıntılar ayyuka çıkmadı. Hastaneden sonra OMÜ’nün en önemli akademik eğitim kurumlarından biri olan Enstitü yönetimi komple istifa etti, kendisine neden etti diye sorduğumuzda cevap dahi veremedi durum ortada. Diğer Fakültelerde durum nedir derseniz kendi fakültesi olan İlahiyat fakültesinden tüm fakültelerde ciddi anlamda rahatsızlık var, özlük hakları verilmeyen hocasından idari personeldeki sıkıntılara dek memnun olanına rastlamadım. Geçtiğimiz yıl ameliyathanede başörtüsüyle ilgili bir sorun yaşanmıştı, biz bunu haber yapınca anında bize cevap verdiler ama aynı durum Trabzon KTÜ’de yaşanınca öğretim üyesi açığa alındı. İnşallah Rektör Vekil adayı olurda Omü kurtulur. Şehrimizin en önemli eğitim kurumlarından biri olan OMÜ de de durum bu.
Gelelim bir başka kuruma Mustafa Demir’in bana göre yanlış yaptığı uygulamalardan biri olan ilçe minibüslerinin şehre girmesi konusundaki uygulaması da vatandaşı memnun etmedi, adeta telefonlarım kilitlendi, ilçelerden gelen minibüsler şehre giriyor eyvallah da adam istediği yerde inemiyorsa yeniden arabaya binip istediği yere dönecekse bunun ne anlamı var anlamış değilim. Örneğin Atakent’te veya oralara yakın bir yerde inmek isteyen bir yolcuyu Türk-iş sapağında indirtiyorsanız o vatandaş yeniden arabaya binip geriye dönmek zorunda kalıyor, araçların şehir merkezine gelmesinin ne anlamı kaldı anlamış değilim. 2006 yılında ilçe minibüslerinin şehre girmemesi yönünde alınan karar doğru bir karardı, sistem de oturmuştu, şimdi böyle bir uygulama yapmanın anlamı da yoktu, zaten şehir trafiği keşmekeş birde ilçe minibüsleri şehre girince çok kötü oldu.
Bunca olumsuzluğa rağmen şehrimizin en büyük şansı Vali bey gibi konusuna vakıf, mütevazi kişiliği ile vatandaşın gönlünde taht kurmuş bir bürokratın olmasıdır. Bunun yanında Cumhur ittifakının tek avantajı da altılı masanın aday çıkaramamasıdır, şayet güçlü bir aday çıkarabilselerdi durum çok farklı olurdu ama zor. Son olarak şunu da belirterek yazımı bitirmek istiyorum, Vekil listeleri çok önemli, parlamentoda Millet ittifakı an itibarı ile önde gözüküyor, benim tespitlerim bu yönde bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla…