'Demokrasi, mahkûmların gardiyanlarını seçme hürriyetidir' demiş şair-i azam. Kimi seçiyoruz Allah aşkına? Seçebileceğimiz adamlara bir bakın. Türkiye'de 1960 darbesinden itibaren seçimleri millet yapmıyor. Yapıyor gözüküyor sadece. Oysa öncesinde yine de Türk Milletinin seçtiği ya da seçmediği gibi bir tercih hakkı, seçim hakkı olabiliyordu. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'yi ya da Adnan Menderes'i neden seçti bu millet? Nerden tanıyordu tv mi var? Kitle iletişim araçları ve propaganda araçları bu kadar gelişmiş miydi? Neyini tanıyıp oy verdi dedelerimiz? Bu soruların cevabı şu kadar basittir; İnsanlar o seçimlerde kimi iktidara getireceğine değil kimi iktidardan görmek istemeyeceğine karar verdi. Bunun üzerine Adnan Menderes iktidar oldu. Sonuçta Menderes de dindar bir şahsiyet olduğu söylenemez. CHP içinden ayrılmış biriydi. Yalnızca daha hoşgörülü daha kaliteli ve millete daha saygılı bir kişiliği vardı. Yani Türk Milleti kimi seçeceğine değil kimi seçmeyeceğine karar verdi o zaman. 1960 darbesinden bugüne kadar hangi seçim olursa olsun Nato güdümünde ve onların istekleri doğrultusunda gittik. Kafamızı kaldırdığımız an darbeyi indirdiler. Örneğin Kıbrıs Barış Harekatını yaptıktan sonra ülkemizde 12 Eylül darbesine kadar olana bitene dikkat edilmesini tavsiye ederim. Türk ekonomisi faizli dünya sistemine entegre edildiği andan itibaren, bağımsız bir ülke olamadı hiçbir zaman.
Biz Türklerin elinden her şeyi aldıklarını düşünüyorum. Milli pazar az da olsa vardı, yok edildi. Mesele ABD meselesi değil o kadar basit klişelerde dolanmayacağım. ABD'nin de üzerinde dünya devletlerini yöneten küresel şirketler. Bunların askeri gücü para, altın.Küresel şirketler her ulus devleti her yerli duruşu karşısında düşman olarak görmekte. Neredeyse dinimizi bile onların istediği şekilde yaşamak zorunluluğumuz var. Onların istediği müsadee ettiği kadar Müslümanız. Cihadsız anlayışsız duyarsız parayı ilah edinmiş Müslümanlık. Sizce neden müsaade ediyorlar her yere camii, kuran kursları, ilahiyat fakülteleri yapılmasına? Neden Türban o zaman yasaktı da şimdi serbest? Çünkü yasak olduğu zaman Türkler, birleşim gücü ve mücadele gücü hissediyordu. Daha da sımsıkı sarılmaktaydı, kenetlenebiliyorlardı imanlarına. Oysa şimdi serbest de ne oluyor? Daha mı çok Müslümanız? Daha çok türbanlı var da ne oluyor? Ermeni malı, yahudi sermayeli şirketlerin türbanlarını pahalıca almaktalar. İçi boşaltılmış Müslümanlık, yeşile boyanmış küfür geldi. Kimse kusura bakmasın ama Milli denildikçe Milli hassasiyetimiz yok edildi. Sanki bilhassa serbest bırakılmış gibi bu gibi şeyler. Tamamen şahsi fikrim; CHP Devlet'ten, MHP Türklükten, AK Parti ise daha başka şeylerden soğuttu insanları. Ve hepsi de savundukları savlarıyla yaptı bunu. Ben sonucu söylemekteyim. Hele Milli Eğitim sistemine girersek çıkamayız bu işin içinden. Bunu inkar edecek kimse kalmadı memlekette. Bugün gelinen noktada anlaşılmıştır ki, Türkiye'de İslâmcılık doğrudan doğruya Amerika'nın başlattığı ve mükemmelen idare ettiği bir şeydir. Yani birilerinin 'şu kadarını Amerika, şu kadarını da biz yaptık' diyebileceği bir durum dahi bahis konusu değildir. Dolayısıyla seçim meçim boş iş, yazıma başladığım yerde bitirmek isterim: 'Demokrasi, mahkûmların gardiyanlarını seçme hürriyetidir' Vesselam.