30 Mart 2014'de yerel seçimler yapılacak.Resmi olmamakla birlikte, bu seçimde Büyükşehir,İl ve ilçe,Belde olmak üzere 1396 (!) merkezde vatandaş sandığa gidecek.
2009 yılında 3225 merkezde seçim yapıldı.En son Kanun değişikliği ile bu sayı düşmüştür.Mahalli idarelerin büyük çoğunluğu İktidar partisinin elindedir.Bu Belediyelerde Abdurrahman Dilipak'ın da şikayet ettiği :hemşericilik,tarikatçılık,cemaatçılık,koltuk kapma olayları manşetten değil, gazetelerin iç sayfalarında okursunuz.Yolsuzluk,rantiyecilik,rüşvet ve irtikap özellikle PKK'nin, KCK'nın at oynattığı BDP'li belediyeler hakkında yazılı görsel Medyada fazla bilgi bulamazsınız.
Mesela ,soruşturma izni verilen AKP'li Belediye sayısı:599'dur.Verilmeyeni ne kadardır, bilinmez. Verilenlerden bir sonuç çıkar mı?Denizden fener ne zaman çıktıysa ,o kadar zamanda çıkar,diye beklersiniz.
Rahmetli Babam :Bu dünyada haram yiyenle ,zina edenin hesabı ahrette görülür derdi hep.Ben de Erzurum Lala Paşa camii'in kitabesinde yazılı sözü hatırlatayım:Gafleti derin olanın,Devleti yok olur.. Neyse...
Ard arda 3 seçim yaşayacağız.Cumhurbaşkanlığı,Genel seçimler.Sandık gelecek. Üçü bir arada olur mu?Niye olmasın.Nasılsa ,Ülke iki yılda bir Sandıkla yüzleşmeye alıştı. Seçim, bir sektör oluşturur.İletişim ve Medyanın rant kapısı sayılır.
Hükümet te işi biliyor.Arada bir çalışan kesimlere palyatif imkanlar sağlıyor.Öğretmen atamaları yapıyor.Emeklilere promosyon müjdesi veriyor,benzin mazot fiyatını güncelliyor,İçinde Samsun olmasa da Şehir hastanelerikuruyor. Evlilik parası,Büyük camii,İmam Hatip derken. Mabet/ İbadethane statülerini yeniden konumlandırılıyor..Doğal gaza zam yapılmayacağı müjdesi toplumsal algıyı yönlendiriyor.Devletin yeniden tanzim projesi Demokratikleşme paketi dizi fragmanı gibi ekranlarda ardarda yayınlanıyor...Laflar,sloganlar ve hamaset yüklü sözler dışında , Milletle aynı ,ortak dil konuşulmuyor.Oysa ,hayat, aynı dili konuşunca güzeldir..
Önümüzdeki seçimler sancılı geçecek.Çatışma ve cepheleşme derinleşecek,kanıtı son yaşananlar . Geçmişteki kaset /tabe skandalları gibi yenilerinin yaşanmayacağını kimse garanti edemez.Bu sefer ortalık böceklenece gibi.Partilerin kendi içinde hizipleşmeler,aday adayları arasında küslükler, ayrılmalar olursa hiç şaşırmam.Geleceğini seçime endeksleyen kişilerin ne yapacağını kestirmek zordur.
Bu önerme İktidar için de geçerlidir.Elindeki gücü,imkanı kaybetmemek için her yolu deneyecektir.
Bir iletişim uzmanı Dostum'un dedikleri, kanımı dondurdu.Mültecilere oy kullandırma şayiası falan değil.ABD'de SECSİS sistemini kuran bir Bilgisayar mühendisi ,Tüm seçim sonuçlarının değiştirilebildiği bir yazılımı ,sisteme koyduğunu yargılandığı Mahkemede itiraf etmiş!!..Bizde de olabilir mi?
Hükümetin son zamanlarda bazı olayları olduktan sonra failleri takip ettikleri,olaydan bilgi sahibi oldukları açıklamaları iyi analiz edilmeli.Bu seçimin DP'nin 1957 ,Darbecilerin 12 Eylül Anayasa referandumuna benzer sonuçlarla karşılaşabilir miyiz, dersiniz?Sandığa sahip çıkmakla iş bitmiyor Sözü edilen yazılımın uzak ihtimal olduğunu söylemek zor gözüküyor.Teknik,teknolojik bir konu.Oy vermede yeni usul getirilebilir. Zira ,bu Hükümetin 11 yıldır, tüm düzenlemelerinde yap bozcu, sınama- yanılma ,ben yaptım oldu tavrından inatla vaz geçmediğini biliniyor.Siyasette sonsensüs aramıyor.Ortak aklı, kendi aklından aşağı görüyor.İşine geleni kaaleye alıyor.Siyasi Partiler Kanunu, Anayasa,Seçim barajı,YÖK gibi ikronik sorunları çözme yerine ,Ben seçimi nasıl kazanırım, Muhalefeti nasıl alt ederim,Meclis dışına iterim onun derdinde.Acil eylem planları bu mihvalde. dar bölge seçimstrarejisi üzerinde yoğunlaşıyor.derdi, ülkeye Demokrasiyi yerleştirmek, temsilde adaleti sağlamak değil..Yüzde 55 kesmiyor. % 75'ler hedefleniyor.Seçim bu.