Bir de benim gözümden,seçim sonrasına bakış.
Seçim sonuçları tabii ki seçmenide ilgilendiriyor ama sonuçta kazanmanın ve kaybetmenin hesabını,yetkinin başında olan genel başkanlar verecektir.Kaybetmenin bir bedeli varsa ki var,onunda hesabını seçmenler değil,her türlü desteği aldıkları seçmenine karşı,genel başkanlar vereceklerdir.
Siyasi partileri spor kulüplerine benzetirim.Tuttuğun takımı desteklerken,deplasman demez,kar kış yollara düşer,maddi ve manevi katkı sağlarsın.Önüne konan takıma her şeyinle destek olursun ve seversin.Ama asla ve asla bunun dışında takımın üzerinde yetkinde olmaz,sözünde.Şimdi,birde gönül verdiğin siyasi partiye bakalım.Bayrağını asarsın,afişini duvarlara yapıştırırsın.Pankartını,canın pahasına direklere tırmanır ve balkonlara çıkar asarsın ve astığınlada kalırsın.Asla size bir şey sormazlar,söylesende dikkate almazlar.
Ayrıca SEÇMEN;Belde,ilçe ve il yöneticisi olarak aidat öder,partisine hizmet verir ve bunun karşılığı bir ücret de almaz.Oysa kazandırdığı;Belediye meclis üyesi,belediye başkanı ve milletvekili maaş alır.TARAFTAR;Maça gider ücret öder.Takımına katkı vermek için kombine biletini ve kulübün formasını,beresini…vs satın alır,bunun karşılığında da bir kazancı yoktur.Oysa katkı verdiği takım,başarılı olsada olmasada,kulüp başkanı ve futbolcuları yüklücede bir para kazanır.İşte,siyasi partilerde spor kulübü gibidir.Taraftarı olur gönül verirsin ama asla yönetemezsin.O zaman,seçimi kaybetmenin bedelini genel başkan,şampiyon olamayan takımın hesabınıda kulüp başkanı vermelidir ve vermek zorundadır.Bu kadar basit..!
Tekrar sonuçlara ve tepkilere bakalım.Seçimin kazanılıp veya kaybedildiği değerlendirmesi genel başkanların işi.Benim daha çok irdelemeye,bakmaya ve dikkat çekmeye çalıştığım noktalar,seçim sandıklarında ve sayımlarda yaşanan olumsuzluklardır.Bu yerel seçimlerin sonrasında yaşananların sorumlusu;Yeterli önlemleri alamayarak zafiyet gösteren İktidar=AK Parti ve YSK=Yüksek Seçim Kurulu’dur.Çünkü seçim sandıklarının sorumlusu;Sevk ve idarede iktidar,yönetmekte YSK’dır.
Bu gün canım yanıyor diyorsan,aynı gerekçelerden dolayı,başka canlarında yandığı aşikardır.Ama kazanırken görmediğiniz,göremediğiniz ve görmek istemediğinizi, kaybedince yani başınıza gelince daha iyi anlıyorsunuz.Değil mi?
Yapılan hataları bir tarafa iterde,olaya sadece hırsızlık gözüyle bakarsanız, ilk yapılacak olan seçimlerde yine bu olayları yaşarsınız ve hatalarda devam ediyor olur.Seçimlerin öncesinde ve sonrasında yaşananlarda,kasıtlı olarak yapılan hatalarda var,bilgisizlikten kaynaklananda.Eğer siz,bilgisizlikten ve sandıkları yönetememekten doğan hataları görmezlikten gelipte,sadece hırsızlık üzerinden hareket ederseniz,hatayı göremiyor ve buna devam ediyorsunuz demektir.Sonuçta;Canınızda yanar,canda yakarsınız.Bunca olumsuzluğu,hırsızlık kisvesi altında değerlendirip göz ardı edemezsiniz.Hiç mi sandık başındakilerin-sandık başkanı ve siyasi partilerin sandık görevlileri-hatası yok.Varsa,o zaman seçim öncesi yapılan formalite ve göstermelik sandık eğitimlerinden vazgeçilsin.Artık görev yapacakları;İşini bilenlerden,yoksa iyi bir eğitimden geçirerek yetiştireceksiniz.Bunları yapmak için illede bir olumsuzluk mu yaşamak lazımdı.Haaa..!Kazanırken,her şey oh ne güzel,kaybedince de oh ne kötü.Öylemi?Ne güzel..!Kazanırken bile hatalarınızı görmeniz gerekir.Görürsenizde, işte o zaman bu hatalar zincirine son verirsiniz ve hataları ortadan kaldırırsınız.Görmek ve görmek istemek.Çözüm bu...!
Seçim;Demokratik hakları kullanma ve bu hakkı kullanırken yapılan bir yarışın platformudur ve mutlaka bir kazananı,birde kaybedeni vardır.Kazanan ve kaybeden genel başkanlar,mutlaka sonuçların tahlilini yapıyordur,yapmalıdır ve yapacaktır da.İktidardayken seçimin kaybedeni olarak,olayı sadece hırsızlığa bağlarsanız,şimdi size;Çalındıysa,kolluk-Polis ve Jandarma-kuvvetlerin neredeydi?Yok,sandık başında hatalar yapıldıysa,YSK’nın;Sandık başlarında görevlendirdiği-Köy,ilçe ve il-sandık başkanı memurların neredeydi? Diye sormazlar mı?Sorarlar.Sorarlarda,verecek de cevap bulamazsın.
Her şey gönlünüzce olsun.
SEVGİLERİMLE..!