Milletvekili adayları ve partiler, seçmene ulaşmak için açık hava, televizyon, gazete, internet gibi mecraların yanı sıra, bayrak, afiş, broşür kullanmaktan vazgeçmedi. Kullanılan malzemeler geri dönüşüme sokulmadığı için de seçim araçlarının çevreye maliyeti değişemedi. Yeşiller Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Ahmet Atıl Aşıcı, soruları yanıtlarken, seçim nedeniyle matbaa ve bayrakçıların son dönemde yoğunluktan ötürü yeni iş kabul edemez durumda kaldıklarını dile getirerek, ''Artan milletvekili sayısı, küreselleşme ile gelen maliyet düşüşü her seçimde bir öncekine göre bu tür malzemelerin kullanımını artırdığı kesin. 2011 yılında hala 1950-tipi bayrak, afiş türü klasik yöntemlerin baskın biçimde kullanılmasını ürkütücü'' diye konuştu. İnterneti halen yoğun biçimde kullanmayan kesim bulunduğuna işaret eden Aşıcı, internet kullanımı ve bu kanalla seçmen ulaşma düzeyi artsa da partilerin eski alışkanlıklarını bırakmaya hevesli olmadıklarını söyledi. Aşıcı, ''Bir parti afişleme yaptığında diğeri de geri kalmamak adına bu yola başvurabiliyor. Sonuçta oluşan kirlilik kimsenin mesajının doğru dürüst anlaşılmamasına yol açıyor. Seçim öncesi partiler bir centilmenlik anlaşması imzalayabilir hem bu tür kirlilikler önlenir hem de mesajlar daha etkin iletilebilir'' dedi.
"GERİ GELSE DEĞERLENDİRİLEBİLİR"
Albayrak Bayrak Sanayi Tic. Ltd. Şti. Sahibi Alaattin Adar da YSK'nın sokaklardaki bayrak ve afişlere sınırlama getirmesi nedeniyle siparişlerde yüzde 10-15 civarında düşüş meydana gelse de seçim sürecinde yaklaşık 3-3,5 milyon dolarlık pazar oluştuğunu kaydetti. AKP ve CHP'nin bu seçimde diğer partilere göre daha yoğun bayrak talebi olduğu söyleyen Adar, ''Bu işi yapan bir insan olarak bu kadar harcama yapılmasına karşıyım. 15-20 günlüğüne milyon dolarlarca tutan miktarda para dökülüyor, ondan sonra toplanıp çöpe atılıyor. Bize geri gelse değerlendirilebilir, daha düşük maliyetle bir sonraki seçimlerde kullanılabilir'' dedi.
"ÖNEMLİ OLAN ZARAR VERMEMEK, ÇEVRE DOSTU ÇÖZÜMLER BULMAK"
TEMA Vakfı Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Doğan, siyasi partilerin seçim öncesinde partilerini, parti programlarını, adaylarını tanıtmak için çok sayıda afiş, broşür, bayrak, flama, duvar panosu gibi malzemeler hazırlattıklarına ve kağıt, plastik ve bezden hazırlanan malzemelerin de çoğunlukla bir kez kullanıldıktan sonra çöpe atıldığını anlattı. Bu durumun, ağaçların kesilmesine, çevre ve görüntü kirliliği ile yüksek miktarda maddi kayıplara neden olduğuna dikkati çeken Doğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ''Partiler elbette çalışmalarını halkla paylaşacaklar ve kendilerini tanıtacaklar. Ancak bunu yaparken dikkatli olmak zorundalar. Örneğin hazırlatacakları malzemelerin geri dönüşümlü kağıt gibi malzeme veya bez üzerine yapılmasını sağlayabilirler ve mutlaka bu malzemeleri birden fazla kullanabilirler.
Düzenlenen etkinlikler sonrasında bu malzemeler belediye görevlilerince toplanarak geri dönüşüm sürecine dahil edilebilir. Ama maalesef mitingler sonrasında meydanlar boşalınca, promosyon malzemeleri geride kirlilik olarak kalıyor. Eğer 70 kilogram atık kağıt geri dönüşüme sokulursa 1 ağaç, 1000 kilogram atık kağıt geri dönüşüme sokulursa 17 ağaç kurtarılabiliyor.'' Doğan, çevresel maliyet ve kirliliği azaltmanın bir diğer yolunun da aynı anda çok sayıda kişiye daha az maliyetle ulaşabilmeyi sağlayan sosyal medyayı kullanmak olduğunu, bu seçimde sosyal medyanın önceki dönemlere göre daha fazla kullanıldığını gözlemlediklerini söyledi. Seçimler başlı başına bir ekonomik hareket olduğunu belirten Doğan, ''Yapılmasın diyemeyiz, önemli olan zarar vermemek, çevre dostu çözümler bulmak. Bu noktada siyasi partilerin promosyon çalışmalarına yön veren ajans, halkla ilişkiler şirketleri, üreticiler vb kişilere sesleniyor ve çevre dostu ürünler, hizmetler geliştirmeleri çağrısında bulunuyoruz'' dedi. Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü ve EUROSOLAR Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ise genel seçimlerin çevre açısından götürüsünün fazla ve getirisinin az olduğunu belirterek, ''Bu kadar çok gürültü, tur atan otomobillerin yaktığı benzin ve mazotun atmosfere verdiği kansere neden olan salımlar, kampanya yürütenlerin birbirine söylediği kötü sözler ve çözümden değil sorundan yana olan söylemler ise daha uzun vadeli toplumsal maliyetlere neden olmaktadır'' dedi.