Yerel seçim arifesinde İlkadım ilçesindeki seçmen profiline biraz bakalım. Kimler ne kadar oya sahip, ya da iddialar ne şekilde? Yorumsuz olarak iddia edilen şekliyle aktaralım.
Bu bölgede ençok oy bizim var diyen Kavaklılar 60 binli rakam söylüyorlar. Daha yukarısını iddia edenler de var. Gümüşhane ve Bayburt yöresi yüzde elli indirimle 40 binli rakamları söylüyorlar. Bu iddialara Alucralılar 30 binli rakamlarla karşılık veriyorlar. Değişik ilçelerden gelip İlkadıma yerleşenlerin toplamına da 40 bin gibi bir rakam veriliyor. Ordu, Gresun, Artvin, Erzurum ve diğer illerden gelenlerin toplam sayısı da 40 bin gibi tahmin ediliyor. Samsun yerlisi denenler de 30 bin civarın da kabul edilirse, toplam rakam 240 bini buluyor.
Bu iddialar da Trabzon ve Rize yoktur. Çünkü rakam zaten fazla çıkıyor. Bu nedenle Trabzon ve Rize "nin değerlendirmelerini yapamıyoruz.Zaten onlara oyda kalmıyor. Yukarıda verdiğimiz rakamlar İlkadım ilçesindeki oy oranını bir miktar geçiyor bile. Bir de Trabzon ve Rize "yi ilave etmeye zaten gerek kalmadı. Evet, son günlerde Samsun "da hemşehri oylarıyla ilgili verilen iyimser tablo bu şekilde. Dolayısıyla bu iddialarda bulunmayanları da burada kaleme almaya gerek görmüyorum.
Yaşadığımız çağda hala bu basit ve kısır mikro milliyetçilikle uğraşacaksak vay geldi bu ilin ve ülkenin haline. Ancak verilmek istenen görüntü bu yönde. Bu tür metotlarla yola çıkanların akıbetini 29 Martta hep birlikte göreceğiz. Kimse doktor ararken yöresine bakmıyor. Hatta ülkesine bile bakmıyor mesleki durumuna bakıyor. Her iş böyledir. Liyakat birinci tercih olmalıdır. Aksi takdirde kısır hemşehri çekişmeleriyle sürünür gideriz. Bu tür yöreciliğin doğuracağı başka sıkıntılar da vardır. Bu sıkıntılar siyasi partileri de olumsuz yönde etkiler. Örneğin Büyükşehir adayı ile alt kademe adayının farklı yörelerden olması durumları söz konusu.
Şimdi burada seçmene ne gibi bir telkinde bulunulacak.Büyükşehir de bu hemşerimize,alt ilçe belediye de diğer hemşerimize diyemi,? Nasıl bir telkin yapılacak. Bunlar hep düşünülmesi gereken konulardır. Böyle bir yanlış sonucunda daha büyük yanlışlara yol açar ve parti içinde de huzursuzluklar başlar. İşin aslı ve özü adayların kişiliklerini ve becerilerini ön plana çıkartmaktır. Doğrusu bu gibi görünse de sonuçta önemli olan vatandaşın değerlendirmesi. Belki de seçmen muhtemel başkan ile ileride rahat görüşebilmeyi, iş yaptırabilmeyi ön plana çıkarmaktadır. Yoksa bu işi yapabilir mi, vatana ve millete faydalı olabilir mi diye düşünen bilinçli seçmen maalesef az.