Acıbadem Levent Tıp Merkezi'nden Dermatoloji Uzmanı Ahmet Günay, tedavi sürecinde özellikle cilt travmalarından kaçınılması gerektiğine dikkat çekerek, "Bunun için de hastaların banyoda ciltlerini kese, fırça veya lif ile keselemek ya da tırnaklama yoluyla kabuklardan kurtulmaya çalışmak gibi önemli bir hataya düşmemeleri gerekiyor. Çünkü bu durumda cildin yapısı bozuluyor ve tedavinin başarı şansı düşüyor." dedi.
Günay, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: "Sedef hastalığı birkaç gruba ayrılıyor. Hastalık en çok kırmızı bir zemin üzerinde birkaç milimetre büyüklüğünden birkaç santime kadar uzayabilen sedef rengi pullarla kendini gösteriyor. Kaşıntı ve kuruluk hissi hastalığa eşlik eden diğer belirtileri oluşturuyor. Daha nadiren el ve ayakları tutan ve birkaç milimetre çapında olan su kabarcıkları şeklinde de ortaya çıkabiliyor. Bir başka tip Sedef hastalığı da tüm vücutta kızarıklık ve kepeklenmeyle gelişiyor. Sadece tırnaklarda sararma ve tırnak yüzeyinde düzensizleşme ya da çizgilerle görülen tipi de oluyor. Sedef hastalığının şiddeti ise kişiden kişiye değişiyor. Bazı hastalarda sadece bir noktada ya da vücudun çeşitli alanlarında küçük plaklar halinde ortaya çıkarken, bazı hastalarda ise çok geniş alanları etkileyebiliyor, hatta ilerlediğinde tüm vücudu kaplayabiliyor."
EKLEMLERİ TUTTUĞUNDA ŞİDDETLİ AĞRILARA NEDEN OLABİLİYOR
"Sedef hastalığı iç organları genellikle tutmuyor." Diyen Günay, "Ancak tırnaklarda ve küçük eklemlerde sıkça görülüyor. Bu durumda tırnakların görünümünü bozabiliyor. Genellikle el ve ayaklardaki küçük eklemleri tutsa da diğer eklemleri de etkileyebiliyor. Bunun sonucunda şiddetli ağrılar ortaya çıkıyor. Genetik olarak yatkın olan kişilerde hastalık enfeksiyon, stres veya cilt travmaları gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Ancak sedef hastalığının kesin nedeni bilinmiyor. Yakın zamana kadar hastalığın oluşumunda sadece psikolojik faktörlerin rol oynadığı düşünülüyordu. Ancak stres hastalığın ortaya çıkmasını tetiklerken, hastalığın oluşumu da stresi artıyor. Yani bir nevi kısır döngü oluşuyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda sedefin bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğu yolunda önemli kanıtlar elde edildi. Genetik ve hormonal olduğu konusunda çalışmalar yapılsa da henüz anlamlı sonuçlar elde edilemedi." şeklinde konuştu.
Tedavinin şeklinin; hastanın yaşına, genel sağlık ve psiko-sosyal durumuna, sedefin tipine ve tutulum yerine göre belirlendiğini kaydeden Günay, şu bilgileri verdi: "Toplumdaki yaygın inanışın aksine Sedef hastalığının başarıyla tedavi edilebiliyor. Günümüzde uygulanan yöntemlerle ciltteki lezyonlar ortadan kaldırılabiliyor veya hafifletilebiliyor. Ancak sedef kronik bir hastalık olduğu için zaman zaman tekrarlayabiliyor. Bu nedenle atakların sıklığı ve süresine göre tedavinin çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlanması gerekiyor."
Dermatoloji Uzmanı Ahmet Günay, Sedef hastalığında başvurulan yöntemleri şöyle sıraladı:
"Kremler: Özellikle birkaç bölgeyle kısıtlı sedefi olan hastalarda uygulanıyor. Kabukların dökülmesi ve kızarıklığın geçmesi amacıyla uygulanan krem tedavisinden genellikle başarılı sonuçlar elde ediliyor. Ancak ilaç bırakıldığında belirtiler bir süre sonra tekrarlıyor ve yöntemin yinelenmesi gerekiyor.
Puva ultraviyole ışınlar: Ufak noktalar halinde dağınık yerlerde olan veya vücudunun geniş alanına yayılmış ya da lokal tedaviye dirençli olan hastalarda başvuruluyor. Seanslar halinde uygulanan bu yöntemde hasta tedavi edici etkiye sahip ultraviyole ışını veren bir cihaza maruz bırakılıyor. PUVA ultraviyole ışınlarından yüz güldürücü sonuçlar alınıyor. Ancak tedavi bırakıldığında hastalık bir süre sonra tekrarlıyor.
İlaçlar: Sedef bağışıklık sistemi hastalığı olduğu için ağır tırnak ve eklemleri tutan hastalara bu sistemi etkileyen ilaçlar uygulanabiliyor. İlaçlar dermatoloji hekimi kontrolünde gerekli dozda, gerekli testler yapıldığı takdirde güvenle ve yan etki olmadan kullanılabiliyor. Süresi 2 ay ile 1 yıl arasında değişen tedavinin zaman zaman tekrarlanması gerekebiliyor.
Dermatoloji Uzmanı Günay, hastalığı tetikleyen nedenlerini, "Güneş yanığı, stres, obezite, kesiler ve cerrahi girişimler gibi cilt travmaları, üst solunum yolu enfeksiyonları ve bağışıklık sistemini etkileyen enfeksiyonlar, kalsiyum eksikliği, olağandışı vitamin D seviyeleri, bazı tansiyon ilaçları veya ağrı kesiciler, sigara ve fazla alkol tüketimi." şeklinde sıraladı.