Ülke sınırlarımızın muhafazası, kardeş ülke Suriye halkının huzuru ve kardeşlik hukukunun gereği olarak; ordumuz Suriye'de mücadele vermektedir. Bu mücadele esnasında asker vatan evlatlarımız can-siper Suriye rejim güçlerine karşı savaşmaktadır. Sadece rejim güçleri değil karşılarında büyününler. Rusya, İran, PKK, ABD, Avrupa Devletleri... Neredeyse dünyanın bütün egemenleri Suriye topraklarında kendilerine pay kapma yarışındalar. Adeta, yüz yıl önce Çanakkale nasıl bir süreç yaşamışsa, Suriye de aynı süreci yaşamaktadır. Aslında, bu güçlerin hesabı Suriye değil, Suriye üzerinden Türkiye'dir. Konu ülkemiz olunca çok tabiî ki, ordumuz da ülkemizi savunmak amacıyla her türlü güç tedbirini almak üzere, bütün pozisyonları değerlendirmektedir. Bugün, ordumuzun Suriyedeki mücadelesi, Urfa, Hatay, Antep Mardin ve dolayısıyla ülke sınırlarının korurması içindir. Bu mücadele için ülke insanımız olan her duyarlı vatandaş, canı ve malıyla söz konusu güç mücadelesinde fedakârlık yapmak için sırada beklemektedir. Ordu mensubu olan her vatan evladı da, şehit olma duygu ve hayaliyle Suriye topraklarında yedi düel manfaat çetelerine karşı savaşmaktadır.
Doğuştan korunması ilahi teminat altında olan; vatan, namus, akıl, din, mal ve can için ülke evlatlarımız şehadet şerbetini içmektedirler. Şahadet; dünya ve ahirette gıpta edilecek en üst makamdır. Allah c.c.'nin iltifatına muhatap olmak, Peygamberler gibi ahiret makamına sahip olmak, dünyadaki yakınlara ahirette şefaatçi/şahit olmak; şehit için ilk akla gelen nimetlerdendir. Suriye'deki bu mücadelede Samsun ilimizden de 4 evladımız şehadet şerbetini içmiştir. Allah c.c. onlara özel rızık ihsan edeceğini Kur'anda bildirmiştir. Ailelerine sabır lütfedeceğine de inanıyoruz. Alaçamlı şehidimizin eşi olan kızımızın basına konu olan duygu beyanı bizleri son derece gururlandırmıştır. Şehit olan eşi için, "Ne güzel bir insansın ki Rabbım seni Regaib gecesinde katına aldı, beni de şehit eşi olarak onurlandırdı. Emanetine sahip çıkacağım, hem ana hem baba olacağım" diyerek asaletin örneğini göstermiştir. Ülkenin farklı yerlerinde şehit cenazelerinde, şehit kardeş ve babalarının da benzer ifadelerle duygularını bildirdiklerine şahit olduk. Evladının şehadetiyle gurur duyduğunu ifade eden babayı, kardeşim hangi güzel ameli işledi de Allah ona şehadet nasip etti diyerek mutluluğunu belirten ağabeyi görsel basından izledik.
Ölümü yaşamaktan hayırlı gören ve savaşta ölmenin şahadet olduğunu bilen bir toplumun karşısında asla çelikten ve demirden yapılmış hiç bir teçhizat başarı sağlayamaz. Şahadete en çok itibar eden toplum da milletimizdir. Örnek aldıkları da Allah c.c.nın övgüsüne muhatap olan Bedir, Uhud, Hendek şehitleriyle, Çanakkale ve İstiklâl savaşı şehitleridir. Sayıları az olmasına rağmen, güçlü orduları tarumar eden şahadet aşkıyla yanmış askerlerden oluşan ordunun mensupları, savaşta galibiyet ve muzafferiyet tabloları sunmaktadır. Allah c.c. Yâr ve yardımcıları olsun. Suriyede olan mücadelenin, Kiur'anın bildirdiğini, "Hak ve Batıl" mücadelesi olduğuna inanıyoruz. Bu inanç geriği, anadolu ve ortadoğu topraklarında kafirin egemenliği asla oluşmayacaktır, buna tarih de şahittir. Şehadet, gıbda edilecek ahiret makamına eriştirmektedir. Buna ulaşma sevdası anadolu ve ortadoğuda her zaman hakkın hakimiyetini sağlayacaktır.