Benim özel filozoflarımdan ( burada özelden kasıt bizzat büyük bir tesadüf eseri keşfettiğim anlaşılmalıdır) Ezeli Mağlup( kendisi ile yapılmış söyleşilerden oluşan muhteşem kitabın ismidir) Emil Cioran kendisini Nietzsche ile mukayese eden birisine son derece ilginç bir yanıt verir.( Tabii bunun neresinin bizim ortalama yaşantımızla alakası, ilginçliği var orasına karışamam.)
Cioran cevaben yaklaşık olarak şöle bir şeyler diyor Nietzsche çocukça veya düpedüz safça düşünüyor. O hep küçük yerlerde, dağlarda, köylerde yaşadı. O hiç büyük şehirlerde yaşamadı. Ben bir keresinde; Paris" de karşıdan karşıya geçmek için tam yarım saat trafiği bekledim. Nietzsche" yi ve Nietzsche üzerine çok okudum ama böyle bir değerlendirmeyi ilk defa duyuyorum. Kendi yüzyılını ve kendinden sonraki hayatı bu kadar derinden etkileyen bir filozof için gerçekten de ilginç bir yorum.
Peki, ben neden bu kafayı yemiş, feleğini şaşırmış, yaşadığına yaşayacağına pişman olmuş iki sıyırıktan bahsediyorum.
Arz edeyim efendim. Bizim birader efendi tutturmuş ben bir orman budum, dehşet bir yer, yayla gibi hem de Samsun merkezinden on dakika deyip duruyor. Hafta boyunca anlattı, anlatıyor. Ben de Yok vasfeylediğin dilber bu şehr içre abi/ Bir peri suret görünmüş bir hayal olmuş sana demekteyim mütemadiyen. Ben ki bu şehirde doğmuş büyümüşüm her sokağını, mahallesini adım adım, karış karış bilirim. Hem meraklıyım gezmeye ve tabi (her Türk gibi) pikniğe bayılırım, falan filan
Amma velâkin ben böle bir yer bilmiyor ve ya hatırlayamıyorum. Hani Çobanlı"dır Doğu park- Batı park, Ankara yolu hatta Kavak"a kadar
Ama bizim biraderin anlattığı gibi bir yer yok. Bizim Ordu yaylarına, ormanlarına benziyormuş bir de
Tamam dedim biradere hafta sonu gidelim bakalım.
Efendim vurduk yola; Belediye Evleri, Hasköy çık babam çıkıyoruz. Ben Hasköy"e ve biraz yukarısına çıktım ama biz habire çıkmaya devam ediyoruz. Neyse yaklaşık bir beş on dakika daha çıktık. Aşağıda biraz kapalı bir hava vardı ama yukarıda tamamen değişik bir iklim karşıladı bizi.
Ben böyle bir yerle ya Karadeniz"in bozulmamış küçük dağ şehirlerinde ya da Trabzon"un dağlarında karşılaştım. Abartısız muhteşem bir orman, Karadeniz dağlarının hiç eksik olmayan o gizemli sisi, dağ çiçekleri. İnsana nereden düştüğünü hatırlatan dinlendirici otlar, yeşillikler.( Cennet Arapça da yeşillik, bahçe demektir ve asıl düşüşümüz oradandır).
Değerli dostlar hakikaten anlatılacak gibi değil karşılaştığımız manzara. Şehrimize bu kadar yakın, böyle bir tabiat parçası tek kelime ile muhteşem. İnsan neyi kaybettiğini, yaşadığı hengâmenin içinde göremiyor. Eminim sizler de görseniz bu ormanları( insana bir orman kadar gizem ve huşu veren ne kadar ne kadar yer vardır ki?) neyi kaybettiğimizi hatırlayacağız
Lütfen ama lütfen bir hafta sonu kendinize birkaç saat ayırınız ve bu ormanı görünüz. Üstadım Cioran gibi büyük şehirlerde Ezeli Mağlup olacağınıza, dağlardaki deli Zerdüşt olalım bir parça.