TEFEKKÜR Dursen Özalemdar
ŞEHRİN ÖRTÜLÜ TARİHİ
Şehrimiz için ciltlerle kitaplar yazılmıştır. İlk kaynak bilgiler Kemal Vehbi Gül tarafından hazırlanan SAMSUN kitabındaki belediye faaliyetlerinde, geçmişe yönelik tarihi bilgilerin esas alındığıdır. Kültür Bakanlığı ve Müdürlüğünün bu paralerde yaptığı yayın ve kitapçıklar ise aynı bilgileri paylaşan belgeler olabilmektedir.
Olayları değerlendirmede, kişi veya kişilerin fikirleri, düşünceleri, inanışları meselenin temelindeki görüş ve değerlendirmeleri teşkil ederken, bakış açısı ve değerlendirmesi de ortaya koyduğu eser ile eşleşmektedir.
Bu yüzden, 1000 yıla yakın bir zamandır, Türk ve İslâm olan Samsun’un tanıtım ve tarihi hala, Rum binaları, Ermeni hurdaları, AMAZON HEYKELLERİ, içindeki uydurma kemiklerle KRAL MEZARLARI AMİSOS VE PONTOS GÖSTERİMLERİ ile ön plana çıkmaktadır.
Tarihimiz ve Kültürümüzdeki YURT EDİNME hareketlerinde, Dinimiz bilgelerinin, Allah’ın emirlerini yayma hizmetindeki, AKINCILIK ve ALP ERENLERİN ÖNCÜLÜK hareketinde, Eski Mezarlıktaki SEYDİ KUTBİTTİN (Hz) KILIÇ DEDE (Hz) ve İSA BABA (Hz) üçgeni ile bugüne dek yaşatılan mekanlar olurken. Şehir merkezinde var olan, nice mubarek zatlara ait Türbe ve mezar yerlerinin de yok edilmiş olduğudur.
Konumuz, Samsun tarihine ait kitapların hiçbirinde görülmeyen, CHP döneminin yok ettiği tarihi eserlerden birinin de Samsun Şubaşı mevkiinde, bugünkü YER ALTI CAMİİ’nin olduğu yerdeki SAİTBEY CAMİİ’dir. Bu konuda 9 Mayıs 2012 tarihle CHP de Manevra başlığı içindeki makalemde , “Su başında BOMBALANARAK tahrip edilen Cami muezini SAGIR HAFIZ’ın nasıl SAĞIR olduğunu! bu gizli tarihin en belirgin mağduru iken, kayıtlarda olmaması, elbetteki bir tesadüf de değildir.
Caminin bulunuğu mahalde, Samsun’ Şubaşı mevkiindeki RAKI FABRİKASI sahibinin evinin bulunması, çevresinde patlayıcı madde satıcı sı kişilerle birleşince, EZAN SESİNDEN RAHATSIZLIK sebebiyle, Sabah namazından evvel patlayıcı yerleştirilerek tahribata yol açılması, Müezzinin SAĞIR olmasına sebebiyet verirken, O devirde Belediye Kalfası Ferhat ustanın ifadesi ile, “Bina taş yapı olduğu için fazla bir tahribat yoktu, ancak bu tahribat bahane edilerek Cami, Saathanedeki SAAT KULESİ ile aynı tarihte gözlerimizden yaşlar akarak yıktık” ifadesi,Rejimin ve onun ayakçılarının işleri ne boyutlara vardırdıklarının belgesi olmuştur.
Su başındaki ihtişamlı çeşmenin, Yalı camii önündeki Osmanlı armaları ile süslü çeşmenin, Fenerdeki çeşmenin, Osmanlıyı simgelediğinden, rahatsızlık duyan, nesebi belirsiz kişilerin iradesi ile nasıl yok edildikleri hep tarihi bir ayıptır.