Yüce Allah; Bakara suresi 155. Ayet-i Celilede; “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele” buyurmuştur. İnsan iradesinin dışında karşılaştığı olumsuzluklar ilahi iradenin takdiridir ki, bunlar imtihan konusudur.
Tirmizi’de rivayet edilen bir Hadis-i Şerif’te Peygamberimiz (s.a.v.); “İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz” buyurarak, Peygamberler dahil herkese bela ve musibetlerin gelebileceğini, bunların günahlara kefaret olduğunu bildirmiştir. Bir başka Hadis-i Şerif’de Peygamberimiz; “Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir bela verir de bu belaya sabrı sebebiyle o makama eriştirilir” bilgisini ümmetiyle paylaşmıştır.
İnsan iradesini aşan sorunlara bela veya musibet denmektedir. Bunlar, ya yanlış tasarruflar nedeniyle, ya da kötü amellerin kefareti olarak gelir. Şura suresi 30.aşyette Yüce Allah; “Size gelen musibetler, işlediğiniz günahlar yüzündendir” buyurmaktadır. Günahların affına vesile olan musibetler hakkında Peygamberimiz; “Bir Müslümana herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken dahi batsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar” buyurmuştur. Karşılaşılan sorunların insan ve insanlık için ne gibi sonuçlar doğuracağı bilinmemektedir. Kötü zannedilenlerde güzellik, güzel zannedilenlerde de kötülük çıkması da muhtemeldir. Bu nedenle, kişi üzerine düşenleri yerine getirdikten sonra, Rabbına tevekkül etmelidir. Bakara suresi 216. Ayeti Celile’de Yüce Allah; “Hoşlanmadığınız bir şey, belki de sizin için hayırlıdır” buyurmak suretiyle bu hakikati bildirmektedir.
Bela ve Musibetin şiddetlisi, İlah tarafından sevginin yansımasıdır. Peygamberimiz bu konuda; “Mükafatın büyüklüğü, yıpratıcı imtihanın büyüklüğüne bağlıdır. Allah bir toplumu sevdiğinde onları değişik şekillerde imtihana tabi tutar. Kim razı olursa Allah’ın rızasını kazanır. Kim de kızar, kırgınlık gösterirse Allah da o kimseye kızar” buyurmuştur. Bela ve musibetlerin daha çok Müslümanlar üzerinde görülmesi de, ilahi bir hakikattir ki; kafirlerin hataları büyük olduğu için onların hesabı ahirette büyük mahkemede görülecek ve büyük ceza yeri olan cehennemde hatalarının cezasını çekeceklerdir. Müslümanların hataları küçük olduğu için bunlar cezalarını kısmen dünyada çekerler. O nedenle musibetler ekseriyetle Müslümanlara gelmektedir. Bu musibetlerde çektikleri sıkıntılar, onların günahlarına kefaret olmaktadır.
İnanıyoruz ki; Allah c.c. insana, hakkında hayırlı olanı verir. Bazı zamanlar insan, başına gelen musibete dayanamaz ve sabredemeyip, isyan edebilir. İlahi imtihanın hayırla sonuçlanması, bela ve musibetlere sabretmeye bağlıdır. Canın yandığı zaman sabretmek, ilahi imtihan sorusunu doğru cevaplamaktır. Bakara suresi 155.ayette belirtildiği gibi Yüce Allah; insanları mallarıyla, canlarıyla ve sahip olduklarıyla imtihan eder. Bu imtihanın en acıtan şekli; sahip olunan bu dünya nimetlerinin, beklenmedik zamanda, beklenmedik şekilde elden çıkmasıdır.
Karadeniz’de yaşanan sel felaketinin acıları ancak; bunun ilahi bir imtihan olduğu kabul edilerek tölera edilebilir. Sel felaketinde; ölen ve yaralanan vatandaşlarımız, şehit olan askerlerimiz, maddi zarar yaşayan bölge insanımız, mal ve can kabından meydana gelen gözyaşlarımız var. Ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar, mal ve can kaybı yaşayan ailelere sabırlar diliyoruz, Milletimize de geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.