İstanbul ,Ataköy 9-10 etap inşaat çalışma sahası, dönemim üç büyük şirketinin bulunduğu büyük bir şantiye alanına iş aramak için gittiğimizde, 12 Eylül ihtilalinin üzerinden beş yıl geçmesine rağmen o yönetimin etkisi her yerde hissedilmekteydi. Şantiye kapısından polis aracı eksik olmaz, sık sık girişte kimlik kontrolünden ve garip sorulara maruz kalırdık. Akşam giriş saatimiz belliydi, fakat Van'lı düz işçilerle kaldığımız koğuşun kapasitesi 16 kişiyken sabahları kalktığımızda rahatlıkla 30 kişilik bir mevcudu bulurduk. O kadar sıkıyken şantiyeye girmek gece saçtan oluşturulan engel sisteminin bir açığından yolda kalmış, akraba ziyaretine gelmiş kişiler ile mevcudumuz artardı.
Şantiyeye kaydımızı yaptırdıktan sonra verilen adrese sendikaya kayıt olmak üzere gittik. Oldukça resmi bir ortamda mecburi kayıttan sonra artık sendikalı bir işçi olmuştum. Doğal olarak ne işe yaradığını araştırdım, İşçilerin, çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları örgütlere sendika denirmiş. O zaman anladım kayıt yapan kadının neden duyarsız ve bize karşı soğuk davrandığını. Kolay değil Anadolu'nun bağrından İstanbul'a gelen gençler resmi bir daire havasındaki sendika binasında çekingen tavırlarından dolayı bunu hak ediyordular. Ya kadın bu gün gidin yarın gelin derse, ya terslerse vs.
Şantiyede ustalık kademelerini hızla geçtiğim için iki kişilik koğuşlarda kalıyor , sarı olan baret rengim maviye dönmüş, yemekhanede ustabaşlarının olduğu bölümde yemek yiyorum. İşçiler arasında, işçi temsilcisi ile ilgili problemler mevcut, her örgütün adamı mutlak süretle şantiyelerde grup oluşturma peşinde, ister istemez bir gruba dahil oluyorsunuz. Bunun yanı sıra devletin adamlarıda işçi görüntüsünde şantiyede. Bizim gruba benden sonra dahil olan kişi idari binada temizlik işçisi fakat orayla pek alakası yoktu.
İşçiler arasındaki sorun yemek, dağıtımındaki adaletsizlikle ilgili başladı, aşçılar kendi memleketlilerine toleranslı davranıyordular. Sendikanın işçi temsilcisi olayla hiç ilgilenmedi, bunun üzerine temsilci değişsin diye baskı oluşturulmaya çalışılıyor fakat dışardaki polisin varlığı kontrollü davranmamıza neden oluyor. Temsilciyi değiştirme adı altında başlayan kıpırdanmada, eğer işten atılırsam alacak olduğum tazminat önümde duran askerliği rahatlıkla bana yaptıracak düşüncesiyle aktif görev almama neden oldu. İşverenden her binanın altına su soğutucu koymaları yönündeki isteğimize karşılık verilmemesi üzerine sendikanın yolunu tutuyoruz.
Üç kişiyiz, iki kişi tecrübeli ben öylesine oradayım diye düşünürken, sendikacıların konuşmaları önemsememesi ve başka yere gitmeleri gerektiğini belirtmeleri üzerine iş başa düşmüştü. Yaptığım konuşmadan ben bile etkilendim, konuşmanın sonunda hayatımın blöfünü yaptım, işçilerden imza topladık eğer şantiyeye gelmezseniz imzaları 1. Bölgeye vereceğiz sözümden sonra akan sular artık durmuştu. Şube müdürü ve yanındaki kişiler diğer odaya geçmemizi istediler ve ilk teklifleri bana idi. '' sen sendikamızda aktif görev almak istermisin?'' sonra asıl meseleye geldiler. O temsilci ve yardımcısının sendika seçimlerinde iki oyu olduğunu bu yıl yapılacak seçimlerde bir oyun çok önemli olduğunu söylediler. Toplanmış imzaları hatırlatınca ekip şantiyenin yolunu tutmuştu.
Şantiye binasında başlayan görüşmeler devam ederken sendikacılardan bir tanesi yanımıza geldi, yaşanılan hareketlilikten dolayı bir kaş arkadaşın işten atıldığını ve bunu önleyemediklerini belirtti. Birkaç saat sonra çıktıklarında ise, her binanın altında su soğutucusunun olacağını, atılan arkadaşlarımız için bir şey yapamadıklarını anlatıp gittiler. Ertesi gün kart basmaya gittiğimizde sendikaya giden üç kişinin de işten atıldığını gördük. Oysa sendikanın tanımında , işçilerin çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak vardı. Her aylığı aldığımızda sendika kesintisi mevcuttu bodromuzda, devletin kestiği vergi gibi her ay kesinti yapan sendika yanımızda değildi. İlk girişimizi yapan hanımın soğukluğundan sendikanın işçiyi önemsemediğini anlamış yanımızdakiler anlatmıştık. Herkes kayıt oluyor bizde olduk mantığını mecburen sendikalı oluyorsunuz. Onlarda sizi en güzel miting alanlarında temsil ediyor. Tomanın karşısında dim dik ayakta durmaya çalışmaları vay be dedirttiriyor insana. Fakat madende yaşam odası var mı ? yok mu ? diye kontrol edip bunu savunacak kadarda zahmetde bulunmamaları düşündürüyor insanı.