Ses var görüntü yok!

Herkes geldi mi?

Burada mısınız?

Güzel!..

Benim tenekem nerde?

Başlayalım o halde…

***

Geçende İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş söylemişti…

Sayın Vali Hasan Basri Güzeloğlu"na hitaben…

“Mikrofonda süpersiniz” demişti…

Dilime dolanınca kolay çıkmaz ya benden…

Aklıma geldikçe de gülüyorum…

 “Kardeş, vallahi bizimki mikrofonda süper…

Ama mutfakta ve ev işlerinde iyi değil!..”

***

Eskiden televizyonlarda böyle net, canlı, renkli, kaliteli yayın olmazdı…

Hatırlayanlar bilir…

TRT"in ilk günlerinde haftada bir, o da Çarşamba günleri yayın yapılırdı…

Siyah-beyazdı tabi…

Arıza nedeniyle yayın kesilince de…

Elinde kompresör bulunan bir adam belirirdi ekranda…

Karikatürdü tabi…

Karayollarında çalışan işçiler gibi taş kırardı…

Biz anlardık ne olduğunu…

Ama onlar yine de ekranın üzerine yazardı:

ARIZA VAR!

***

Bazen ses gider, görüntü kalırdı sadece…

Bazen de radyo gibi televizyonun sadece sesini duyardık…

***

Nereden takıldıysa aklıma…

Demirtaş"ın söylemi bana bunu çağrıştırdı…

“Mikrofonda süper” ya Sayın Valimiz…

Evet! 

Öyle…

Ses var…

Ama…

Görüntü hak getire!..

***

Samsun"da son dört yılda neler olduğuna bir bakın…

 Dün olduğu gibi, sadece güzel bayramlar kutladık…

***

Sayın Güzeloğlu"nun tek şansı, Mustafa Demir"den sonra Samsun"a gelmiş olmasıydı…

Sayın Demir döneminde öylesine rehavete kapılmıştık ki…

Su sığırları gibi yayıldık!..

***

Kimse parmağını kıpırdatmadı Mustafa Demir zamanında…

Zaten Sayın Demir de yaş sınırı nedeniyle emekli olmayı bekliyordu…

Bütün işlerini Vali yardımcılarına yaptırdı…

Samsun"u o dönem vali yardımcıları yönetti…

Yine de bu kadar kötü değildi…

Hatta çok güzel işler de olmadı değil…

***

Sayın Güzeloğlu, bu rahvan dönemin üstüne gelince…

Umutlandık…

Gençti, dinamikti, atikti…

Ama maalesef dakik değildi!...

***

Samsun"a atandığının ilk günlerinde 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti"ni ziyarete geldi…

Ben de yönetimdeydim…

Uzun da başkan…

Şimdiki yıkılan cemiyet binasında Valiyi bekliyoruz…

Alt kapıda korumalar filan tetikte…

Biz yukarıdayız…

Necdet Uzun alt kapıda…

Bekle ki, vali gelecek…

***

Yaklaşık bir saatlik bekleyişten sonra Uzun yukarıya çıktı…

“Ne bu ya” dedi…

“Daha gelir gelmez bizi kapılarda bekletecekse işimiz var bununla…”

“..!!??”

“Kalkın gidelim…”

Biz sakinleştirdik…

“Olur, validir, cahildir…

Biz ona uymayalım” filan diye işi geyiğe vurup oyaladık Uzun"u…

(Sonra aralarında ne geçti bilemiyoruz tabi! Davulla tokmağı nasıl paylaştıkları hakkında net bir bilgi ve bulguya rastlanmadı. Önümüzdeki dönem kazıları içinde bu konuyu eşeleyeceğiz)

***

Ve nihayet Vali geldi!..

Takıldığı yeri, niye geç kaldığını da sonradan öğrendik tabi…

***

Gelirken bir haber ajansının bürosuna uğramıştı!..

Bir tek gazeteci için Samsun"da bütün gazetecileri temsil eden bir derneği ayakta, derneğin başkanını da kapıda bekletmişti…

Gerçekten de bırakıp gitmek gerekiyormuş!..

***

Uğradığı yerin özel bir yer olduğunu düşünmüştük…

Samsun"daki tüm gazetecileri temsil eden bir kuruluşu ayakta bekletmek için iyi bir gerekçeniz olmalıydı…

Daha sonra öğrendik tabi gerekçeyi…

***

Gittiği yer…

Yıllardır Amerika"da bulunan hoca efendinin ve yine ona bağlı bir gazetenin bürosuydu…

Biz, bir saat bu yüzden beklemişiz!..

Daha geldiği gün hayatındaki öncelikleri böylece belli etti aslında…

***

Ama gidiyor şimdi…

Bilemezsiniz…

Tarifsiz kederler içindeyiz!..

***

Neyse…

Bu arada yazılarımızla ilgili her telden yorumlar geliyor…

Beğenen de beğenmeyen de sağ olsun…

Hemen elimin altında iki tane var…

Onları paylaşayım sizlerle…

“Karadeniz kararmasın” rumuzuyla yazmış biri…

Giden vali "halkın enerji hakkını" yerli ve uluslararası tekellere teslim etmiştir. Gelecekte yoksul olan, parası olmayan halk kullandığı elektrik parasını ödeyemeyecek ve mum ışığına talim edecektir. Samsun'da halkın aleyhine yapılan işlerde suçlu ayağa kalk denildiğinde ilk ayağa kalkacak olan giden vali ve büyükşehir belediye başkanı ve büyükşehir meclisinde ellerini kaldıranlardır.. "Yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyin.."

***

Bir başka yorumcu da şunları yazmış…

“Allah kalemine zeval vermesin. Ama yazıda yazman gerekip de nezaket icabı yazmadığın çok şey var. Ne de olsa Samsun bir felaketten kurtuluyor artık. Çok şükür. Yavvv bir insan başında olduğu bir ili anca bu kadar batırabilir. Aslan Karanfili de harcadı. Ama Allah büyük, gitsin de Mersin"de çalışsın, burada bastığı havanın ne kadarı sökecek bakalım, bekleyip göreceğiz. Bu arada yalaka gazeteci de yapmış son yağlamasını giderayak. Onun da işi bu, böylece varlığını koruyacak. Bu arada Yazıcı, sen de dikkat et, bu piyasa puşttur. Yarın birileri iyi olur, sen ortada kalırsın. Olmamış iş değil. Menfaat dünyası. Bazılarının menfaati için öpmeyeceği g.. yoktur.”

***