Geçen sene de yazmıştım.Ama her halde vilayetin ve belediyelerin medya takip merkezi diye bir birimi yok;veya var da aldıran yok. On kere de yazsanız fayda vermiyor.Bir şey değişmiyor. Vatandaşın derdi, çilesi, görüşü, talebi çözüm önerisi kale alınmıyor. Vatandaşa değer verilmiyor ve vatandaş önemsenmiyor.Demokrasilerde vatandaş temel unsurdur.Halkın sesi, hakkın sesidir; doğrunun sesidir. Bizim insanımız genellikle söylenir,söylemez.Arada bir söyleyenler çıktığı zaman da dinlenilmiyorlar.Problemleri çözülmediği gibi,onlara cevap dahi verilmiyor.Yöneticiler galiba eleştirildikleri için kızıyorlar; taleplerle karşılaşınca keyifleri kaçıyor. Ama bilmeleri gerekir ki o makamlar hizmet etmek için kurulmuştur ve o makam sahipleri de vatandaşa hizmet etmek zorundadırlar. Yoksa vatandaş kendilerine hizmet etmek zorunda değildir. O zihniyet tek parti zihniyeti idi ki çoktan tarihe gömülmüştür ve başka ülkelerde de hala gömülüyor.
Efendim ,önce tekrar Vilayetten başlayalım.AKM'nin toplantı (gösteri) salonuna girmek,yerleşmek,yerleştiğin yerden çıkmak işkence halinde devam ediyor.Çözüm mü? Söylüyorum.Salonun ortasından artı şeklinde bir kaç koltuğu sökeceksiniz, salon rahat bir sirkülasyona kavuşacak.Kültür müdürlüğünün mü,il özel idaresinin mi ,bu iş her kiminse
Belediyelerin alanına gelince; yeni otogarın içine iki dar kapıdan, iki elinizde valiz varsa giremezsiniz.Yan yan yanaşık düzende seke seke girebilirsiniz.Seyahat engeli mi dersiniz?! Ne derseniz deyin..Çünkü gümrük kapıları daha geniş ve serbesttir.İçeriden peronlara çıkışa gelince ,o daha da felaket.Üç çıkış var .İki başlarda ve bir ortada.Eğer arada bir yerden bilet almışsanız ve biraz gecikmişseniz ,valizler ellerde o üç kapıdan birine ulaşmak zorundasınız. Neden aralara da birer tane daha konarak bu kapılar toplamda beşe çıkarılmıyor, anlayamıyorum. Bir başka durum;şehir içinde Bulvarda,Atatürk caddesinde, Atakum'da bölünmüş yolların orta röfüjlerindeki ağaçlandırmalar düzen ve estetikten tamamen yoksun. Şöyle ki;ağaçların türleri, mesafeleri, boyları birbirlerinden farklı. Ne yapılması gerektiğini söylemeye gerek yok.Buralar şehrin aynasıdır. Yine altyapı ile alakalı, sfalt caddeler,sokaklar fiber optikçiler tarafından kesildi,kazıldı. Betonla gelişigüzel bir şekilde kapatıldı. Asfaltın ortasında beton. O da bazı yerler tümsek,bazı yerler çukur,çirkin bir görünüş; bakan yok,soran yok. Rögar kapakları hala alçak veya yüksek.Yollarda çukurlar var.Yaya kaldırımları bozuk.
Büyük şehrin metro çilesi ise vatandaşı canından bezdirmiş durumdadır.Böyle bir hizmetin geleceği duyulduğunda samsunlu olarak hepimiz sevinmiştik. Ama sevincimiz kursağımızda kaldı. Neden ? Çünkü şehir doğudan batıya ,sahil tarafı ve kara tarafı olmak üzere ikiye bölünmüş durumda.Berlin duvarı doğu-batı istikametinde bölmüştü. Gar binasından eğer sahil tarafına sapmışsanız limana kadar şehir merkezine giremezsiniz. Liman kavşağından, yani şehrin öbür ucundan dönüp meydan veya bulvar taraflarına geçebilirsiniz. Eskiden Belediye evlerinden belediye otobüsüne binen bir vatandaş,tek vasıta ile Dereköy'e kadar gidiyordu. Şimdi üç araba değiştirmesi gerekiyor.Yine eskiden Gar'dan minibüse binen bir vatandaş İncesu,Polis okuluna kadar ,Bafra garajından da her ilçeye tek vasıta ile gidebiliyordu.Şimdi buralara gidebilmek için en az iki veya üç vasıta değiştirmeniz gerekiyor.Şehir bu yönden de üçe bölünmüş.Hem merkezde oturanlar,dem de ilçelerde oturanlar ulaşım masrafı,zaman kaybı ve çile yönünden cezalandırılıyor.Bütün bunlar raylı sistem(metro) den kaynaklanıyorsa, e bu nasıl hizmettir? Ben yaptım oldu ,olmaz. Halka rağmen icraat yapanların bunu nereye kadar sürdürecekleri ve abalının tahammülünün ne zaman biteceği ciddi olarak merak ediliyor. Saygılarımla.