Sessiz Devrim
Gündelik hayatta yaşanan sessiz değişimler vardır. Onlara karşı fazla direnemezsiniz, zamanla onun akış içerisinde bulursunuz kendinizi, nasıl kapıldığınızı anlamazsınız, o şekillendirir sizi. Bakarsınız ki karşı olduğunuz şeyin içinde gündelik yaşamaya devam ediyorsunuz. Ne direnmeniz, ne katılığınız , nede karşıtlığınız kalır o andan sonra.
Devrim kanlı olur der devrimciler,ama onların yapamadığı devrimi, moda adı altındaki gelişmeler çok iyi bir şekilde sessizce başarır. Sessiz oluşumlar, sesli dile getirilen etkinlikten daha fazla iş yapar.
Sessiz gelişen olaylardan bir tanesi ayak giyimiyle ilgilidir. Günün şartlarına göre çarık zaman akışına göre ise binlerce model ayakkabı.Çarık tarihi Selçuklulardan, Osmanlıya kadar uzanır. Postal, edik, kelik, yemeni,saray yemenisi,Karadağ çarığı diye adlandırılırken, yerini Trabzon kara lastiğine yavaş yavaş bıraktı. Şehirden ,kente, kentten, kasabaya,kasabadan köye kadar çekildi ve tamamen unutulmaya yüz tuttu. Çarığın boşalttığı alanı kara lastik, onunda yerini iskarpin aldı. Daha 1900’lü yıllarda sağ ayak sol ayak ayırımı yoktu. Şimdi ki çeşitliliğe kadar müthiş evrelerden geçti ayak giyimi.
Bir başka gelişme ise sigara içmeyle ilgili. Sigaralar sarmadan filtreli ye geçerek, kalite ,ambalaj, fiyat konusunda evrim leşe dursun. Bundan daha önemlisi her yerde içilen sigaranın kapalı alanlarda içilmemesi de bir kenarda dursun. Sigara içmek konusunda bayanların gelişimi tam bir devrimdir.
Bayanlar arasında, kapalı alanlar dahilinde dahi sigara gizli içilirken, sigara kapalı alanlarda açıktan, kapalı alanlara, yasak geldiğinde ise sokaklarda ağzında sigara ile dolaşan bayanlar görülmeye başlandı.
Bir sigara reklamında özgürlüğün simgesi olarak ağzında sigara ile poz veren kovboyun yerini, sokakta dolaşırken sigara içen kadınlar aldı. Filmlerde buzlandırılan sigara, sokaklarda serbest dolanıyordu. Ellerinde bir tespih, omuzlarında ceketleri eksik. Bayanların sokakta yürürken sigara içme gelişimleri, umarım bir köşe başına oturmuş,elinde tespih çekiyor modun da karşımıza çıkmazlar.
Bir çok alanda sessiz değişimler oldu. Taş plaklar ,kaset, cd,çevirmeli telefonlar,ceplere. Bakkallar, marketlere, domuz etleri raflara,
Bahçelerde kesilen kurban , özel kurban kesme alanlarına , sokak aralarında yapılan düğünler, düğün salonlarına
Kara önlükler, üniformalara, onlarda sivil giyime terk ettiler yerlerini.
At arabalarıyla yapılan taşımacılık, kamyonetlere dönüştü, ellere küçük yapılan dövmeler büyüdü elbiseler kısaldı. Eşarp yerini türbana bıraktı..
Türban, makyajla yüzü öne, türbanın altında ki pardösü gidince vücudun hatları ortaya çıktı. Baş bağlıyken daracık giyimler,dini inançtan ziyade kişilik arayışını ön plana çıkardı.
Üzerinde her şey yapılan kuzineler yerini peteklere, bahçeli evler yerini beton yığınlarına bıraktı.
Bilyeler ,topaçlar, yakan toplar,kör ebeler,çelik çomak oyunları, tek tencereden yenilen yemekler bu sessiz akışın içerisinde yok olup gittiler.
Zaman ilerledi bizler büyüdük, her değişimi aldık, her gelişmeden haberimiz oldu. Gerçeğini bulamazsak Çin malına yöneldik.
Ne demişti şair
Hani benim sevincim nerede, bilyelerim, topaçım. Kiraz ağacında yırtılan gömleğim, çaldılar çocukluğumu habersiz.
Her şey sessizce değişirken, değişmemesi gereken ruhumuz ve vatan sevgimiz olmalıdır. Kanlı veya kansız devrimler zamanında yapıldı, yeni devrimlerden çok kardeşçe yaşamaya ihtiyacı var bu milletin.