Yeni bir güne yine merhaba.
İngiliz Prof. Mackintosh Genç insanların işine karışmayınız. Onlara yardım etmek için bile olsa. der. İnsanlar hata yapmasalar doğruyu daha iyiyi daha güzeli nasıl bulacaklar? Hata yapan insanları yadırgamamalı, onlara yeni bir fırsat vermeliyiz. Hiç iş yapmayan insan hata yapmaz. Toplumları yükselten insanlar, hata yapan fakat hatalarından dönecek kadar şahsiyet sahibi olan ve onları bir daha yapmayacak kadar da sağ duyusu olan insanlardır. Yoksa her hata yapanın işine son verirsek doğru iş yapacak insan bulamayabiliriz.
Yaşadıkça elde edebileceğimiz üç meziyetimiz vardır: Nezaket,tolerans,dürüstlük. Bu meziyetler birbirinden ayrılmaz üçlüdür. Üçü bir arada olursa mükemmel olur. Bu üç kelime insanlarda anlayıcı bir ruh meydana getirirler. Ama ne yazık ki üçünü bir arada bulabilmek gerçekten zordur. Ama imkansız değildir. Hepimizin hedefi bu olmalıdır.
Nezaket;insanın kendisini başkalarının yerine koyabilmesi kabiliyetidir. Böylece kendimize karşı nasıl davranılması istiyorsak bizde karşımızdaki kişilere karşı öyle nazik davranmamız gerektiğini biliriz.
Tolerans;Yapılmış olan her şeyin kolayca kabul ve tasvip edilmesini anlama kabiliyeti olarak görüyorum. Hataları birbirimizi incitmeden düzeltebilme becerisi de diyebiliriz.
Dürüstlük ise; Küçük ve basit hiçbir şeye tenezzül etmeyen ruhun muhteşem kemalidir.
Bir insanı anlamak için önce o insanı sevmemiz gerekir. Sevmediğimiz bir insanı anlayamayız. Beni sevmeyen beni anlayamaz. Ben de sevmediğim bir insanı anlayamam. Sevgi her şey demektir. Ama maalesef en çok mahrum olduğumuz bir duygu değil mi sevgi. Sevginin yerini ne yazık ki kıskançlık almış. Böyle olunca başarı yerine atalet ve durgunluk hakim oluyor kişilere.
Hangi iş olursa olsun çok daha iyi yapılabilir. Biz yaptığımız işi ne kadar başarılı yapmışsak bizim kalitemiz o kadar demektir. Bizim hakkımız da yaptığımız iş kadardır. Bir işi daha iyi, daha kaliteli ve daha farklı yapmayı bizden istendiği için değil, kendimize olan saygımızdan dolayı yapmalıyız. Kötü iş yapmayı kendimize yakıştırmamalıyız. Yaptığımız işi öyle yapmalıyız ki o bizim rengimizi ve karakterimizi yansıtmalı, o işin altına imzamızı atabilmeli ve o işe damgamızı vurabilmeliyiz. O hale gelmeliyiz ki biz iş aramamalı, işveren bizi aramalı...Eğer başarmasını bilirsek zaten vazgeçilmez oluruz , her seviyede ve her yerde isim haline marka haline geliriz.
Son olarak şunu da çok iyi bilmeliyiz ki, çalışan insanları gerekli gereksiz yere tenkit ederek bezdirmemek lazımdır. Yorgun terli insanların sinirleri çok gergindir. Onlara söylenecek sözlerin yeri ve zamanı çok iyi seçilmelidir. Yoksa ters tepkiye sebep olur ve bundan sonra hiç çalışmazlar, yahut çalışır görünür iş çıkarmazlar. Bir başka deyişle ve tabir caizse, Koşan ata kırbaç vurulmaz.
En olumlu ve en verimli tenkit, kendi nefsimizi ve kendi kendimizi tenkittir. Tabii anlayana...
.............................................................................................
Sevgili dostum, sen yeter ki severek iste. İstediğini mutlaka başarırsın. Eğer bir şey istiyorsun ve isteğine nail olamıyorsan, onu yeterince istememişsin demektir.
Hadi bakalım tam kalbinden iste ve elinden geldiğince gayret et,bak bakalım isteğine kavuşamıyor musun? Göreceksin! Göreceğiz!
Nice güzel haftalar dileğimle. Hoşça kalın.