Her sual ve cevabın biz insanlara büyük bir öğüt olduğu bu Hadis-i Şerif Şeytan’ın üzerimizdeki etkilerini bildirmesi bakımından hayati önem arz etmektedir.
“Peki ya KUR’AN okunduğu zaman nasıl olursun? O zaman da eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
– Peki ya SADAKA verdikleri zaman halin nasıldır? –Ha işte o zaman, pek yaman olur. Sanki sadaka veren, bir testere ile beni ikiye böler. –Resurullah (sav) Efendimiz sebebini sordu. –Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebu Mürre. Bunun üzerine iblis,-Onu da anlatayım, diyerek,-Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle’ki, Allah’ü Teâlâ sadaka verenin malına ihsan eyler, O sadaka veren kimseyi halkına sevdirir. Allah’u Teâlâ, onun verdiği sadakayı cehennemle arasında bir perde yapar. Allah’u Teâlâ, belayı –sıkıntıyı ve ahları ondan def eder.
Bundan sonra Resurullah (sav) Efendimiz, ashabı hakkında ona bazı sorular sordu.-
Ebubekir için ne dersin ? –İblis buna şu cevabı verdi.-O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi. İslâm’a girdikten sonra nasıl bana itaat eder? –peki, Ömer b.Hattab için ne dersin? İblis – Allah’a yemin ederim ki, her gördüğüm yerde ondan kaçtım. –Peki, Osman b.Affan için ne dersin? –Ondan utanırım. Hem de çok. Nasıl ki Rahman’ın melekleri de ondan utanırlar. –Peki, Ali b.Ebu talip için ne dersin. İblis-Ah onun elinden bir kurtulsam. O kendi başına kalsa, ben de onu bıraksam, ben onu bırakırım ama o beni bırakmaz.
Resurullah (sav) Efendimiz, yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar da kısmen bittikten sonra buyurdu, -Ümmetime saadet ihsan eden, seni de belli vakte kadar şaki kılan Allah’a hamd olsun. – Resurullah (sav) Efendimizin o cümlesini duyan lâin İblis, şöyle dedi.-Heyhat heyhat, Ümmetin saadeti nerede? Ben o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın? Ben onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım, Ama onlar benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaratan ve baas gününe kadar mühlet veren Allah’ a yemin ederim ki, Onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve âlimlerini, ümmilerini ve okumuşlarını, Facirlerini, dine, imana ve Kur’ana hizmet edenleri, Allah’a çok ibadet edenleri. . . Hâsılı bunların hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat , Allah’ ın halis kullarını, evet bunları azdıramam.
Bunun üzerine Resurullah (sav) Efendimiz sordu,”Sana göre ihlâs sahibi olan muhlis kullar kimlerdir? Bu suale İblis şu cevabı verdi.-Bilmez misin ya Muhammed, bir kimse ki dirhemi ve dinarı (parayı) sever. O Allah için bir ihlâsa sahip değildir. Bir kimseyi görürsem ki, dirhemi ve dinarı sevmez, övülmekten. medh edilmekten hoşlanmaz. . . Bilirim ki o ihlâs sahibidir. Hemen onu bırakıp kaçarım. Bir kul malı ile övülmeyi sevdiği süre. Kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet, o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misinki mal sevgisi, büyük günahların en büyüğüdür.”
(Devamı 4 te )