Sıçramak için dibe vurmak

1980'li yılların ortasında ligde fırtına gibi esen, iki kez ardarda 3. olup 86–87 sezonunda kıl payı şampiyonluğu kaçıran Samsunspor, şimdilerde eski tabir ile 2. ligde çok sıkıntılı günler yaşıyor. 
İkinci yarıda oynadığı 7 karşılaşmada sadece 1 puan alarak, ligin tehlikeli bölgesine yaklaşan  Samsunspor, yine kendisi gibi tehlikeli bölgeden çıkmak isteyen Elazığspor deplasmanından 3 puan alarak dönmeyi başardı. Çıktığı kader maçında Elazığspor'u kendi sahasında 2–1 mağlup etmeyi başaran Samsunspor, dün kendisine bağlanan ümitleri boş çıkarmadı.

Takımın iskeletini oluşturan as futbolculardan yoksun sahaya çıkan Samsunspor'un genç futbolcuları, kocaman bir boş vermişliğin bünyeyi sarmaladığı bu günlerde, içerilerde bir yerlerde kalmış hırs kalıntılarının sayesinde aslanlar gibi oynayarak kader maçını kazanmayı bildi.

Samsunspor "Sıçrayabilmek için dibe vurmalısın" diyenlerin sözünü doğrular nitelikte tüm ümitlerin tükenmeye başladığı bir anda ligin dibine vurup, sıçramak için ilk hamleyi gerçekleştirdi. Elazığspor'u evinde yenen bu gençler Türk futbol literatüründe kendine etik bir yer edinen Samsunspor'un para ile pul ile değil, gönül ile var olduğunu göstermiştir.

Yöneticilerin bir kısmının istifa ettiği, kalan diğer kısmının ise idmana dahi gelmediği, şehrin insanının bağını kopardığı Samsunspor'un başarısının tek sebebi Teknik Direktör Orhan Kapucu ve genç futbolcuların inancıdır.

Kafalardaki tüm soru işaretlerini silip, bütün kırgınlıkları bir tarafa bırakarak, Türk futbol tarihinde kolay kolay elde edilemeyecek bir mazisi olan Samsunspor'a sahip çıkmanın vakti geldi geçiyor. 1 milyon küsurluk bir şehrin insanı bir stadyumu ağzına kadar doldurabilecek güçtedir. Yeter ki, herkes "Yenilsek de önemli değil" diyerek stadyumda bu ekibi desteklesin. Samsunspor sadece çekirdek bir taraftar grubunun takımı değil, bu şehirde nefes alan herkesin kabul etsin veya etmesin takımıdır. Takımın bugünkü başarısız durumunda, sıradan bir Anadolu takımı hüviyetine girişinde en az yöneticiler kadar "Bu şehirliyim" deyip de takımını bir kez olsun stadyumda desteklemeyen insanlarımızın da payı vardır.

Samsunspor sevdasını sadece futbolcudan, teknik direktörden, yöneticiden beklemek yanlışsa, bu takıma küserek stadyumda desteklememek de o kadar yanlıştır. İstanbul takımlarına karşı mücadele bayrağını elinde taşıyan bir Samsunspor'dan geriye, Anadolu takımlarına karşı tutunamayan ve devamlı dibe doğru giden bir görüntü kaldıysa, bu vefasız bir aşkın hüzünlü bir hikâyesinden başka birşey değildir. Ve bu hüzünlü aşk hikâyesi hepimizindir. Samsunspor'un tekrar Anadolu kaplanı olarak İstanbul takımlarına karşı cengâverce savaşacağı günlere dönmesi çok zor değil. Yeter ki bu takımı stadyumda destekleyelim.

Dibe vurduk, artık el ele verip sıçramanın vaktidir.