"Sığınma evleri" istemiyoruz!

Neval Sultan

    Bir anneler gününü daha geride bıraktık. Sevindik, sevindirdik... Belki de tüketici toplum isteyenlerin şekillendirdiği kıvama geldik tüm alışverişlerimizle...

   Ve birileri bir yerlerden bugün için asıl üzerinde durulması gereken konulardan bahsetti... Mesela birisi Denge Gazetesi Kültür Sanat sayfası editörü M. Uslu'nun bahsettiği "Sığınma Evleri"ydi.

     Tarihi, amaçları, nedenleri, ne olabilirliği... Türkiye'de dokuz taneydiler... Ve daha fazla açılması gerektiği yazıldı... Sebepleri üzerine duruldu... Ben de o zaman "duruuuuun!.." dedim. Siz de duyun feryadımı...

    "Durun!. Samsun'a ve daha başka illere kadın sığınma evleri açmayın!.." 

    Açılacak sığınma evleri, şiddet görmüş, fahişeliğe zorlanmış, evden kaçmış, çoluk çocuğu ile ortada kalmış annelerin mecburi kapısı olacak... Başı sıkışan kadın soluğu orada alacak. Kurumda görevli/gönüllüler ise her türlü sorunla ilgilenmeye çalışacak, kadınlara destek olacak, onları gizleyecek, bir daha şiddet ortamına girmesini engellemek için ellerinden geleni yapacak...

   Ama sorun bundan sonrasında başlayacak...

   Bir gün kapılarına öfkeli kocalar dayanacak...(Örnekleri yaşanmaktadır)

   "Ben karımı severim de döverim de! Ne karışıyorsunuz aile meselesine?" diyecekler. Kadınlar da biraz kızgın ama eli mahkum düşecekler kocalarının üç adım arkasına ve dönecekler "sıcak yuvalarına, yavrularının başına"!

   Kadınları satarak para kazanan erkekler, sığınma evlerinin sokaklarını mesken tutacak... Polis mecburen o sokaklarda asayişi artıracak. Kavgalar, dövüşler, ayyaşlar, hırsızlar derken, sadece evinde dayak yiyen kadın, ezilmişliğini tüm dünyaya yayacak... Ama ezilmişliği ve rezilliğinde değişen bir şey olmayacak...

    Açmayın bu sığınma evlerini...

    Onun yerine başka bir çözüm düşünelim. Mesela...

    Güzel bir bina yapsak... Kutu kutu odaları olan... Temiz derli toplu... Çalışan personeli, gönüllüleri ve alanında uzman psikiyatristleri, psikologları, eğitimcileri orada görevlendirsek... Belediyeler ve tüm resmi kurumlardan buraya maddi destek gelse...

    E, n'olacak burası demeyin az sabırlı olun...

    Sonra eşinden şiddet gören kadınlar, polise gitse, yaşadıkları yüzünden şikayetçi olsa... Polis, kadını Sığınma evine yönlendirmek yerine, şikayetçi olunan kocayı alıp bu bahsettiğimiz binaya getirse...

   Bu binanın adı da "ERKEK EĞİTİM EVLERİ" olsa...

   Sığınma evlerinden daha uzun vadeli ama daha köklü bir çözüm olmaz mıydı?

   Şiddetten kaçmak yerine, şiddetin önünü kesmek -daha uzun vadeli olsa da- daha az masraflı, daha az sorunlu ve daha hedefe yönelik olmaz mıydı?..

   Aslında psikolojik olarak yardıma ihtiyacı olanın, şiddete uğrayan değil, şiddeti uygulayan olduğunun altı çizilmiş olmaz mıydı?

   Sanırım olurdu...

   Öyleyse...

   Biz kadınlar sığınma evleri değil, "Erkek eğitim merkezleri" istiyoruz.

   Durun...

   Feryadımızı duyun...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.