SIĞIR GELİP ÖKÜZ GİDENLER KİMLER?
Hocalarla ilgili yazdığım yazılara eleştiriler alıyorum, eleştirenlere hak vermiyor değilim ancak önemli olan eleştirenlerin eleştirdikleri konudaki söylemleridir. Eleştiren arkadaşlar müftüleri, imamları eleştirmenin çok doğru olmadığını söylüyorlar. Bu insanlar samimi Müslümanlar olduklarından eleştirilerine saygı duyuyorum ancak ben bu eleştirilerin tam aksini düşünüyorum. Nedenine gelince toplumun en şeffaf ve örnek insanlarının din görevlileri olması gerektiğini düşünmekteyim.
İmamlık makamı benim çok önem verdiğim Peygamberlerin varisleri hükmünde olan bir makam olup bu makamları işgal eden müftüler, vaizler, imamlar gerek günlük hayatlarında, gerekse yaptıkları görev esnasında çok hassas davranmak zorundadır. İnsanları manevi açıdan eğitme makamı olan bu makamlar çok hassas makamlardır. Buralarda görev yapan insanların yanlış yapma lüksü yoktur, şayet yaparlarsa onu birilerinin düzeltmesi gerektiği kanaatini taşıdığımdan bu insanların gözlerinin yaşına bakmaksızın yazıyorum.
Bu mesleği nacizane iki yıl yapmış birisi olarak gerek yaptığım vaazlarda, gerek okuduğum hutbelerde, gerekse okuttuğum öğrenciler üzerinde durduğum veya en hassas davrandığım konu yapmadığımı söylememek veya söylediklerimi uygulamaktır. Bunun için elimden geleni yapıyordum. İki yıl yaptığım görev esnasında çok güzel bir cemaatim, çok güzel arkadaşlarım oldu, hala daha o yıllarda arkadaşlık yaptığım insanlarla dostluğa devam etmekteyim. Bazıları geçmişte yaptığı imamlık görevini söylemekten utanır, ben tam aksine o görevde bulunmuş olmaktan gurur duymaktayım.
Gelelim asıl konumuza hatırlayanlarınız olacaktır bundan bir kaç ay önce Ulugazi Camii'nde kıldığım cuma namazında vaaz eden vaiz efendinin anlattığı bir menkıbeyi kaleme almıştım. Vaiz efendi yaptığı vaazda kadının birinin sahabei kiramdan birinin yanında yellendiği için sahabei kiramın kadının mahcup olmaması için sağır numarası yaptığını ve hayatı boyunca sağır numarası yapmak zorunda kaldığını anlatmıştı. Konuyla ilgili yazdığım yazıda vaiz efendinin saçmaladığını hiç bir bayanın erkeğin yanında böyle bir harekette bulunmasının mümkün olamayacağını yazmıştım. Vaiz efendinin İlkadım Vaizi olduğunu yazmıştım meğer İl Müftülüğü Vaizi imiş.
Dünkü cuma namazını yine Ulugazi Camii'nde kıldım. Sanırım yine aynı vaiz vaaz ediyordu, çünkü üslubu, tarzı önceki vaizinkine benziyordu ancak kim olduğu beni çok enterese etmiyor. Beni enterese eden konu yaptığı vaazu nasihatta yine saçmalamış olmasıydı. Hoca efendi vaazu nasihatinde edep, adap, nezaket kurallarını anlatmaya çalışırken o kadar çuvalladı ki, verdiği örneklere mota mot uyacak konuşmalar yaptı. Nezaketsiz insanları anlatırken bu insanlar dünyaya sığır gelip, öküz giderler ifadesini kullanması gerçekten hayret verici bir durum. Yanımda namaz kılan insanlar dahi şaşkınlıklarını gizleyemediler ve homurdanmaya başladılar.
Bizim vaiz efendinin nezaketi anlatırken dahi nezaketsiz ifadeler kullanması, hatta ağza alınmayacak küfürler sarf etmesi gerçekten üzücü bir durum. Gerek İmam Hatip Liselerinde, gerekse İlahiyat Fakültelerinde hitabet dersi okutan hocalar konuşulacak konularla ilgili eğitim verirken seçilen konunun mahiyetine göre ses tonunu ayarlaması gerektiğini, cennetle ilgili konulardan bahsederken yumuşak tonun kullanılacağını, cehennemle ilgili konulardan konuşulur iken biraz daha ses tonunun yükseltileceğini, vaazu nasihata başlarken ses tonunu hafif tutarak başlayıp, ortasında yükseltip, sonuna yanaşınca yine ses tonunu düşürerek konuşmasını bitirmesi gerektiğini anlatır.
Bizim vaiz efendi nezaketi anlatırken naif bir ses tonuyla konuşup, ifadesi ile konuşmasını ilişkilendirmesi gerekirken, tam aksine avazı çıktığı kadar bağırmayı maharet saydığından avazı çıktığı kadar bağırıyor, yaptığı vaazda başlama tonu ile bitiş tonu aynı tutmayı marifet sayıyor. Şehrin göbeğinde vaaz eden insanlar biraz seçilip, iyi tahlil edildikten sonra kürsüye çıkarılmaz ise olacağı budur. Adam nezaket kurallarını anlatırken nezaketsizlik yapıyorsa bu adamı merkezde değil, küçük ilçelerde merkezi sisteme bağlı olmayan camilerde konuşturmak gerektiği kanaatindeyim. Seçim münasebetiyle boş olan İl Müftülüğü'nün doldurulmadığı kanaatindeyim, umarım ilimize adam gibi bir müftü atanır da bu tür saçma sapan vaaz yapanlardan kurtuluruz. Kalın sağlıcakla