Sınav bazen şükrü gerektiren nimetlerle olur, bazen de sabrı gerektiren külfetlerle olur.
Varlıkta şükür, yoklukta sabır gerekir.
Ancak ilahi imtihanı yoklukla ve sabırla kazanmak, varlıkla ve şükürle kazanmaktan daha kolaydır.
Genellikle varlıkta, varlığın sahibi unutulur ama yoklukta ve sıkıntıda Yüce Yaratan hep hatırlanır.
Üstelik Peygamberler de varlıkla değil hep yokluk ve sıkıntılarla denenmişlerdir.
Bu anlamda, felaketlerle karşılaşanlar sabreder ve “tedbirimizi almıştık ama irademiz dışında böyle bir durumla karşılaştık, veren de alan da Yüce Allah’tır, O’ndan geldik O’na gideceğiz” diyebiliyorlarsa, kaybetmemiş aksine çok şey kazanmış olacaklardır.
Çünkü bu tavırda olanları Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde müjdelemiştir.
Doğumumuzdan ölümümüze kadar geçen zaman içerisinde imtihan ediliyoruz.
Ahiret hayatının belirleyicisi dünya hayatımızdaki yaşam şeklimizdir.
Dünya hayatı imtihanın yapıldığı mekan ve zaman, Ahiret hayatı ise, dünya hayatının şekline göre insanların ebediyen yaşayacakları ölüm sonrası hayattır.
Allah kullarını değişik şekillerde ve çeşitli vesilelerle sınamaktadır.
Bazılarımızı varlıkla, bazılarımızı yoklukla, bazılarımızı makam ve mevki ile, bazılarımızı zorlukla, bazılarımızı eşlerimizle, bazılarımızı çocuklarımızla, bazılarımızı ölümle, bazılarımızı sevinç ve üzüntüyle imtihan etmektedir.
Kur’an-ı Kerimde Yüce Allah ölümü ve yaşamı imtihan için yarattığını bildirmiş, insanların açlık, korku, mallardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edileceğini buyurarak, sabredenlerin müjdelenmesini istemiştir.
Hiçbir dünyevi sıkıntı Eyyup (a.s)’ın sıkıntısı kadar olamaz.
Eyyup (a.s.) bir Peygamberdir ve Yüce Allah Onu en ağır bir şekilde denemiştir.
Sabrettiği için de yine dünyada tekrar mükafatlandırmıştır.
İnsan iradesi dışında gelişen her olay İlahi bir programın sonucudur, böyle bir programın sonucunda mağdur olunsa bile, isyan etmeyip sabredilip şükredilirse, kaybedilmiş olunan dünya mallarından çok daha fazlası yine dünya mülkünün sahibi olan Yüce Allah tarafından en kısa zamanda lütfedilir.
Bu hem Kur’ani bir müjdedir, hem de Peygamberin hayatına bakıldığında pratiği de olan İlahi bir uygulamadır.
Yüce Allahın alemlere rahmet olarak gönderdiği, Yüce Peygamberin karşılaştığı dünyevi ve maddi sıkıntıların yanında her sıkıntı hafif kalacaktır.
İrademiz dışında karşılaştığımız bütün sıkıntılara karşı sabredelim, elimizde bulunan nimetlerin Allahın lütfü olduğunu unutmayalım.
Sahip olduğumuz tüm maddi varlıkların sadece tasarruf hakkının bize ait olduğunu bilelim. Varlıkta ve yoklukta Yüce Yaratanımıza sığınalım.
Kur’an ifadesiyle dünya hayatının bir imtihan yeri olduğunu, Peygamber ifadesiyle de dünya hayatının bir yolcunun gölgelendiği birkaç saatlik gölgelenme yeri gibi olduğunu her zaman hatırlayalım.
Böyle olursak eğer, bizimle ilgili yapılan İlahi sınavı kazanırız.
Karşılaştığımız sıkıntılara da mağlup olmayız.
Musibetleri, bizim için “Beraat”ımızı sağlayacak olaylar olarak görmeliyiz.
Nimetlere şükrümüz, sıkıntılara sabrımız bize Cenneti kazandıracaktır.
Ancak bu konuda esas olan, kendi irademizle hata yapmamamızdır.
Bunun dışında karşılaşacağımız her sonuç “İlahi bir Lütuf”tur.