1991 yılında BİZE KATILIN diye bir kampanya başlattı devlet, altını üstünü süsledi ilanlar ile ONURLU BİR GELECEK dedi. Televizyon ekranlarında harici elbiseli ailesi ile birlikte kantinde alışveriş yapan uzman personelin görüntüleri eklendi. Kampanya sonuç verdi büyük oran da .
İlk alımlar için fazla zorlanmadı katılımcılar, bariz hataları,eksiklikleri olmayanlar orduya alındı. Kıtaya çıktıklarında ilk olarak herkeste bir tedirginlik vardı, hazırlıksız bir başlangıçta bulunacakları yer neresi olacaktı. Kanunların farklı yorumlanmaları değişik şekillerde çıkartıldı karşılarına. O broşürlerde, ekranlarda gösterilenlerden farklı bir dünyaya adım attıklarını gördüler de, onların umurlarında değildi orada ki sosyal yaşantı.
İyi bir örnekti Suruç, önce askeri gazinoda oturan uzman personel sonra gazinoda ayrı bir noktaya alındı, daha sonra gazino dışına. Terörün en yoğun olduğu 92 yılında askeri personelin dışarıda lokanta ve kahvehanelerde oturmasına bilinçsizce göz yumuldu. Düşünsenize terörle,kaçakçılıkla mücadele eden insanları bu işleri yapan insanların arasına atmıştı yanlış uygulamalar,kanunu yanlış yorumlamalar .
Ordu içerisinde ki diğer personel gibi onların içlerinde vatan sevdası vardı, doğal olarak bir okuldan gelmeyen insanların adaptasyon sorunları ortaya çıktı, ordu bunu kendi içerisinde eğitimle eriteceğine tehditlerle dolu bir yaklaşımla bu insanların üzerine gittiler. O tehditleri edenlerinde yaptıkları iş ile veya bazı yöneticilerin yönetmek ile ilgili adaptasyon sorunları vardı.
Çok komik olan bir kelimeydi, ‘’Benim eşim İngilizce öğretmeni ve sizin kadar maaş almıyor’’ maaş sistemini sözleşmeye biz zorla sokmuşuz gibi. Bir başka kelime ise ‘’Sözleşmenizi fesh ederim’’ bir idarecinin idarecilikle uzaktan yakına ilgisinin olmadığının belirtisi idi bu tehditler.
Bunu kimse umursamadı, hatta gülüp geçenlerde oldu, bu baskıya dayanamayıp bırakanlarda oldu.
Bir dönem memuriyetler arasında yatay geçişin kolaylıkları vardı, uzman personelin bir bölümü sizin ağız kokunuzu çekemem mantığı ile yatay geçiş yaptı, bir bölümü haksız yaklaşıma dayanamadı fakat büyük bir bölümü ise bu elbisenin onuru,içimde ki vatan sevgisi dedi ve yıllarca belki düzelir diye beklediği emeklilik hakkını almaya hak kazanana kadar o üniformayı üzerinden çıkarmadı.
Üniformayı Hakkari’de, Antep'te, Edirne’de çıkardığında o insanlar resmen sokağa atılmıştı, 45 yaş sınırını dolduran 1965 ve 1966 doğumlu personel emekli olamadan ordudan ayrılmıştı.
Ankara’da kısıtlı bir iletişimle bir araya gelen insanlar polis ile karşı karşıya geldiler, onlar sadece bunca yıl bizi kullandınız ve ortada bıraktınız sesimizi duyun diye sokağa çıkmıştılar.
Sonra devlet bu sese kulak verdi ve emekliliklerinin tamamlanabilmesi için onları devlet kuruluşlarına yerleştirmeye başladı. Göstergelerinde ki kat sayının ‘’0’’ olması nedeniyle aldıkları derecelerin hiçbir anlamı olmayan askeri personel,sivil memurluğa geçerek emekli olmaları için gerekli gün sayısını tamamlayarak emekli oldular. Bu süre bazılarında 1 haftayı bulurken ,durumuna göre 1 yıl süre ile tamamlayanlarda oldu.
Daha sonra kabul edilen kanun ile 45 olan emeklilik yaşı 52 ye çıkartılarak personelin mağduriyeti giderilmesine karşın ,45 yaş ile sivil memurluktan emekli olan personelin mağduriyeti giderilmemiştir. Hakkını yasal yollarla aramaya çalışan bu gruptaki insanlar ne yazık ki seslerini duyuramadılar.
Unutulmamalıdır ki ülkenin her yerinde, en zor arazi ve iklim koşullarında terörle mücadele eden bu insanların görev süreleri bittiğinde , sivil yaşantıya uyum sağlayabilmeleri oldukça zor bir süreçtir. Aldıkları emeklilik maaşları geçimlerini sağlamak konusunda yetersizdir bu nedenle ikinci bir iş yapmak zorunda kalmaktadırlar.Onların beklentileri sadece haklarını geri alabilmektir. Bunun için mücadele ederken seslerini duyuramamaları en büyük zorluklarıdır.
SİVİL EMEKLİ ASKERİ PERSONEL
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.